Bu yazı çarşı ve mahalle bekçilerinin 7245 sayılı kanunla öngörülen görev ve yetkilerini incelemekte, “yardımcı kolluk” deyimi de bu kapsamda ele alınmaktadır.
Yazının kısaltılmış kapsamı aşağıda “Sonuç” bölümünde yer almaktadır.
1. Çarşı ve mahalle bekçileri kanununun konuya ilişkin genel değerlendirmesi
1.1. 7245 sayılı Kanunun genel sistematiği
Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin statüsünü, görev ve yetkilerini düzenleyen 772 sayılı kanun, 7245 sayılı “Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu”nun 16. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu kanun, teklif sürecinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM) İçtüzüğünün 91. maddesine göre,”temel kanun” olarak görüşülmüştür.[1] Bu sebeple, teklif üzerindeki görüşmeler madde madde değil, bölüm bölüm yapılmıştır. Bu durum ayrı ayrı her bir madenin değil; birkaç maddeyi kapsayan bölümler halinde görüşüldüğü anlamına gelmektedir.
Çarşı ve Mahalle bekçilerinin görev ve yetkileri ile statülerini düzenleyen 7245 sayılı kanun, 772 sayılı kanuna yapılan atıfların bu kanuna yapılacağını öngörmüştür (m. 16/2)
7245 sayılı kanun, 2. maddesinde, çarşı ve mahalle bekçilerinin “Genel kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak üzere, emniyet ve jandarma teşkilatları bünyesinde silahlı bir kolluk olarak çarşı ve mahalle bekçileri istihdam edil(eceklerini)” hüküm altına almıştır.
772 sayılı Kanunun içerik ve amacının bekçileri daha çok önleyici ve sosyal yardım görevleri ile donatmak olduğu müşahede edilmektedir.[2] 7245 sayılı kanunda, 772 sayılı kanundan farklı olarak çarşı ve mahalle bekçilerinin görevlerini; “halka yardım görevi”, “önleyici ve koruyucu görev ve yetkiler”, “adli görev ve yetkiler” ve “Genel kolluk kuvvetlerine yardım görevi” olarak belirlemiştir. Bu kanun, “durdurma ve kimlik sorma”(m.7) ve “zor ve silâh kullanma” (m.9) yetkilerini, ayrı maddelerde düzenlemiştir.
772 sayılı kanundan farklı olarak bu tarzdaki düzenlemelerin, güvenlik hizmetlerinin kişi ve eşyaların tüm yönleri ile korunması şeklindeki yeni güvenlik konseptine[3] de uygun olduğu söylenebilir.
1.2. Çarşı ve mahalle bekçilerinin genel olarak yetkileri
1.2.1. Halka yardım görevleri(m.5).
Yolda kalanlara, hastalara, bir yeri soranlara, yardıma muhtaç olanlara, şiddet mağduru olmuş ya da olabileceği riski taşıyan çocuk ve kadınlara yardım etmek; doğum, ölüm veya acil hallerde yardım görevlerini yerine getirmek; doğal afet veya tehlikelerin varlığı halinde halkı uyarmak, toplum güvenliğine zarar verebilecek hayvanları uzaklaştırmaktır.
1.2.2. Önleyici ve koruyucu görev ve yetkiler(m.6)
Geceleri[4] devriye gezmek; taşınır taşınmaz eşyaları zararlardan korumak için tedbir almak/aldırmak; şüpheli durum ya da şahıslarla, uyuşturucu, kumar ya da fuhuş eylem ve suçlarının işlendiğinden şüphe ettiği yerler hakkında bağlı olduğu genel kolluğu bilgilendirmek; kamu düzenini bozucu toplantı, gösteri ya da karışıklıklarda ya da; can, mal ve ırza yönelik tehditlere karşı genel kolluk gelene kadar tedbir almak; mahalli(≈mekânı) etkileyecek elektrik, su, havagazı arızalarını bağlı bulunduğu genel kolluğa bildirmek ve görevli ekipler gelene kadar gerekli önlemleri almak; halkın huzurunu/rahatını bozanları engellemek; trafiğin işlemesinin engellen mâniaların(=engellerin) kaldırılmasını sağmak ve bağlı olduğu kolluğa bildirmek; yangın, deprem, su baskını gibi afetlerde genel kolluğu bilgilendirmek ve görevli ekipler gelinceye kadar gerekli tedbirleri almak.
1.2.3. Durdurma ve kimlik sorma yetkileri (m.7)
Bu madde ile, çarşı ve mahalle bekçilerinin “görev bölgelerinde ve çalışma saatleri içerisinde” kişileri ve araçları durdurma ve kimlik sorma yetkisi düzenlenmektedir.[5]
Çarşı ve mahalle bekçileri, kişileri, suç veya kabahatlerin işlenmesini önlemek; bunları işledikten sonra kaçan faillerin yakalanmalarını sağlamak; işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini belirlemek; hakkında yakalama ya da zorla getirme kararı verilen kişileri tespit etmek; kişilerin hayatı, malları ve vücut bütünlüğüne ya da topluma yönelen mevcut ya da muhtemel tehlikeleri önlemek; amaçlarıyla durdurabilir.
“Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için makul bir sebebin bulunması gerekir. Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfîlik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz.” Çarşı ve mahalle bekçisi durdurduğu kişinin kimliğini veya bulundurması gereken belgeleri ibraz etmesini; ona(=durdurulana), kendisinin (Çarşı ve Mahalle Bekçisi olduğunu belirleyen) kimliğini gösterdikten sonra, isteyebilir.
“Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan makul süreden fazla olamaz.
“Durdurma sebebinin ortadan kalkması hâlinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir.” Çarşı ve mahalle bekçileri durdurdukları kişide silah ya da tehlike oluşturan bir eşyanın varlığı halinde “kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik el ile dıştan kontrol dâhil gerekli tedbirleri alabilir. Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez.”
1.2.4. Adli görev ve yetkiler(m.8)
Çarşı ve mahalle bekçileri, “suç işlenirken veya işlendikten sonra, henüz izleri meydanda iken”;
Şüphelileri yakalamak; bunların zarar vermelerini engelleyici tedbirleri almak; suç delillerini muhafaza tedbirlerini almak; tanıklarının kimlik ve adres bilgilerini tespit ve genel kolluğa bildirmek; tutuklama ya da yakalama müzekkeresi(≈kararı) çıkarılan şahısları “tespitleri”[6] halinde yakalayıp genel kolluğa teslim;
İle görevli ve yetkilidir.
Adli görev ve yetkilerin, “önleyici ve koruyucu görevler”i yerine getirmek amacıyla kullanılabilecek yetkiler olduğu dile getirilmiştir.[7]
1.2.5. Silâh ve zor kullanma yetkisi
7245 sayılı kanun da, 772 sayılı kanun gibi; çarşı ve mahalle bekçilerini “silâhlı bir kolluk” olarak istihdam edilmelerini öngörmüştür.(m.2).
7245 sayılı kanun, 772 sayılı kanunda da kabul edilen, çarşı ve mahalle bekçilerinin “silahlı bir güç” oldukları hususunu, aynen kabul etmiştir. Kanun, silah ve zor kullanma hallerini belirlerken de, 772 sayılı kanundaki; 2559 sayılı Polis Vazife ve Selâhiyetleri Kanununun (PVSK’nın) 16. maddesindeki hal ve şartlara bağlı ve sınırlı tutan hükmü muhafaza etmiştir.
“Aslen kolluk vazifesi ifa eden çarşı ve mahalle bekçilerinin her türlü suç ve suçlu olay mahallinde ani karşılaşmaları muhtemeldir. Acil müdahale gerektiren bir olay anında silah ve zor kullanması pek tabidir. Buradaki silah ve zor kullanma yetkisi keyfî bir uygulama olmayıp çarşı ve mahalle bekçileri zaruret hâlinde kullanabileceklerdir.”[8]
2. “Kolluk yetki ve tedbirleri”nin özellikleri ve şartları bakımından 7245 sayılı kanun
2.1. “Kolluk yetki ve tedbirleri”nin özellikleri ve şartları
Çarşı ve mahalle bekçilerinin kullanacağı yetkiler ve uygulayacağı tedbirler; kanunî, gecikemez, gerekli, (en azından) görünüşte haklı, geçici ve ölçülü nitelikte olmalıdırlar.[9]
Açık kanun hükümleri ile belirlenmeyen yetkilerin kullanılması, Anayasanın 13. maddesine aykırı olacaktır. Temel haklar hukuka uygun müdahale etmiş olabilmek için, müdahaleye elverişli tedbirin kanunla düzenleşmiş olması şarttır. Temel hakların kişiler için güvence oluşturdukları gibi, tüm eylem ve işlemlerin tesisinde usul güvencelerini de içerirler. [10]
Kanuni dayanak hangi tür kolluk olursa olsun kişi hak ve hürriyetlerine müdahale edecek olan kolluğun açık bir kanun hükmüne dayanması gerektiği açıktır.[11] Üstelik bu yetkileri veren yasal hükümlerin; -hiçbir tereddüde yer bırakmayacak şekilde- açık, anlaşılır uygulanabilir, öngörülebilir ve objektif olmaları gereklidir. Dahası, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarını önleyici sınırlar getirmeleri gerekir.[12]
Bu bakış, hukuk güvenliğinin de bir gereğidir: “Hukuk güvenliği, kuralların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini; devletin de kanuni düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar”[13]
Yetki ve tedbirlerin kanunlarda açıkça belirlenmiş olması yetmez. Bu yetki ve tedbirlere, her bir somut olayda emniyet ve asayişin sağlanması amacıyla; gecikmede tehlike hallerinde ama bu hallerin müdahaleyi haklı kıldığının görülmesi;[14] ve müdahalenin gerektirdiği tedbirden daha ağırının veya fazlasının kullanılmaması; kayıt ve şartlarıyla başvurulabilir.[15]
Ölçülülük; elverişlilik, gereklilik ve orantılılık ilkelerini kapsar. Her bir somut olayda kendine has(=özgü) olmak üzere: elverişlilik, tedbirin uygun olmasını; gereklilik, bu tedbirin gerekli olmasını; orantılılık da uygulanan tedbirle ulaşılmak istenen amaç arasında makul (dengede) bir uygunluk olmasını ifade eder.[16]
Tüm bu hususlar düşünüldüğünde:
Kanunda “açıkça” yazılı olmayan bir tedbir ya da yetki, kullanılamayacaktır. Ayrıca, yetkinin sınırları kanunda belirlenmeli,[17] bu yetki; en azından görünüşte haklı sebebe dayanmalı, gecikmede sakınca bulunan hale münhasır ve ölçülü kullanılmalıdır.
Bir hürriyetin sınırının tespiti, görecelilik arzeder. Dolayısıyla, bir yetkiyi ölçülü kullanmanın takdirinde; somut olay ve olgulara bağlı olarak objektif bir bakış esas alınır. Yetkinin temel haklara keyfi müdahale teşkil etmeyecek şekilde takdir edilmesi esas şarttır. Aksi hal keyfi muamele ya da görevi kötüye kullanma gibi suçlamalara sebep olabilecektir.
2.2. “Kanunîlik ilkesi” açısından 7245 sayılı kanun
2.2.1. 772 sayılı kanundaki belirsizlikleri giderilmiş olması
772 sayılı kanunda yer alan yetkilerin günün ihtiyaçlarına uydurulması ve düzenlemelerinin, açık, belirli ve öngörülebilir hale getirilmesi için; yeni yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Yeni kanundaki durdurma ve kimlik sorma ya da “durdurma”dan sonra kullanılabilecek, “el ile dıştan kontrol” gibi yetkiler, 772 sayılı kanunda düzenlenmemiştir.
772 sayılı kanun, çarşı ve mahalle bekçilerinin “genel kolluğa görevlerinde yardımcı olacağı”nı öngörmesine rağmen bu görevi yapacak yetkileri açık ve yeterli şekilde vermemiştir. Nihayetinde, anılan belirsizlikleri gidermek bakımından, (772 sayılı kanunu yürürlükten kaldırarak yerine yürürlüğe giren;) 7245 sayılı kanun çıkarılmıştır.[18]
2.2.2. Çarşı ve Mahalle Bekçilerinin yetkilerinin 7245 sayılı Kanunda düzenlenmiş olmas
(1) Genel Olarak
“Görev” verilene, görevin yüklediği sorumluluğu yerine getirecek ölçüde “yetki” verilmesi gerekir. Kamu hukukunun en bilinen ilkelerinden birisi; “yetkisiz görevin; görevsiz de yetkinin olmayacağı”dır.
7245 sayılı kanunun çıkarılışının önemli sebeplerinden birisi, -yukarıda da değinildiği gibi,- çarşı ve mahalle bekçilerinin; örneğin, 772 sayılı kanunda yer almayan durdurma ve kimlik sorma yetkisi gibi yetkilerin düzenlenmesidir.[19] Dolayısıyla, 7245 sayılı kanun bekçilere, günün değişen ihtiyaçlarını karşılamak üzere; durdurma ve kimlik sorma gibi, genel kolluğa verilen bir kısım yetkiler vermiştir.[20]
7245 sayılı Kanun çarşı ve mahalle bekçilerini; öngördüğü bir kısım görev ve yetkiler bakımından genel kolluğa büyük ölçüde benzer hale getirmiştir. Böylece, çarşı ve mahalle bekçilerinin “kamu düzeni emniyet ve asayiş sağlamak” bakımından genel kolluğa benzerlikleri;[21] bu yeni kanunla, görev ve yetkilerin türleri, mahiyetleri ve düzenleniş biçimlerine de yansımıştır.[22]
(2) “Durdurma ve kimlik sorma yetkisi” örneği
772 sayılı kanunda çarşı ve mahalle bekçilerinin durdurma ve kimlik sorma yetkileri düzenlenmemiştir. 772 sayılı kanunun yürürlükte olduğu dönemde verilen emsal kararlardan da, çarşı ve mahalle bekçilerinin kimlik sorma ya da durdurma yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Örneğin:
Bir emsal karara göre[23] yalnızca, “örneğin; 2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyetleri Kanunu’nun 4/A ve Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Yönetmeliği’nin 46. maddeleri uyarınca polis ve jandarmanın … kişilere kimliğini sorabileceği belirtilmiştir”; “kimlik sorma yetkisi bulunmayan bir kamu görevlisine kimlik bildirmemenin (ise) sorumluluk oluşturmayacağı” söylenebilir. Bir başka karar, örneğin posta memurlarının tebliğ sırasında, kişilerin kimliklerini araştırmak gibi görevlerinin bulunmadığını vurgulamıştır.[24]
Hukuksuz durdurma, Anayasanın vücut bütünlüğü ve geliştirilmesine ilişkin 17.; kişi güveliğine ilişkin 19. ve yerleşme ve seyahat hürriyetini düzenleyen 23/3. Maddelerine aykırıdır. Hukuksuz kimlik sorma da Anayasanın 17.; 23/3 ve özel hayatın gizliliğini düzenleyen 20. maddelerine aykırı olacaktır. Anayasal hükümlerde(m.20) şahsî verilen korunduğunu da ayrıca hatırlamak gerekir.
2 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle(KHK’yla) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu(DMK) kapsamına alınan çarşı ve mahalle bekçileri”;[25] bekçiler Devlete verilen asli ve sürekli görevlerden emniyete ilişkin görevleri yürütürler;[26] yaptıkları iş kamu hizmetidir.[27] Dolayısıyla çarşı ve mahalle bekçileri, görev yetki ve statüleri kanuna dayanması gereken[28] kamu görevlisi olup; statüleri yönünden kamu hukukuna tabidirler.[29]
Durdurma ve kimlik sorma yetkisi gibi, 772 sayılı kanunda olmayan bir yetkinin kullanılması; -bu kanunun yürürlükte bulunduğu dönemle sınırlı olarak,- “keyfi muamele”[30] ya da yerine göre görevi kötüye kullanmaktan cezaî işlemi ve disiplin soruşturmasını gerektirebilecektir.
2.3. “Yönetmelikle yetki ihdas edilemezliği”nin konuyla ilgili yönü
Yetki belirsizliklerinin kanunların uygulanmasını gösteren yönetmeliklerle giderilmesi hukuka; özellikle Anayasanın 124. ve -hukuk güveliğini de içeren- hukuk devleti ilkesine ilişkin 2. maddesine aykırı olacaktır. Çünkü bu hal, kanunda olmayan bir hükmün yürütme/idare tarafından ihdası anlamına gelecektir. “Temel ilkelerin kanunda belirlenmeksizin yönetmelikle düzenlenmesine imkân tanınması kamu görevlilerinin statülerinin kanunla düzenlenmesine ve yasama yetkisinin devredilmezliğine ilişkin anayasal ilkelerle bağdaşma(z).”[31] 7245 sayılı kanunun teklif sürecinde; “Kanun teklifinin birçok maddesinde yönetmeliklere atıf yapılmasının kanun yapım tekniği açısından sakıncalı olduğu,… dile getirilmiştir.”[32]
Bu doğrultuda örneğin; “Çarşı Ve Mahalle Bekçilerinin Vazifeleri İle İlgili Olarak Riayet Etmeleri Gereken Hususları Gösterir Yönetmelik”te yer alan kimlik araştırma yetkisi(m.16); 772 sayılı kanunda yoktur. Bu hüküm, açık bir kanunî dayanak olmadığından, “kimlik sorma”ya da dayanak teşkil edemez. Çünkü Anayasanın 124. maddesi gereğince yönetmelik, kanunda olması gereken bir hususun, sadece “uygulanmasını” düzenler. Halbuki, temel hakları doğrudan ya da dolaylı olarak kısıtlayan her yetki, mutlaka açık kanun konusu edilmeli ve kanunun açık hükmüne dayanmalıdır.[33]
3. 7245 sayılı kanuna göre çarşı ve mahalle bekçilerinin “yardımcı kolluk” statüleri
Konuyu açıklayıcı olması ve yeni kanunda değişikliğin olup olmadığının karşılaştırılması bakımından; burada öncelikle mülga 772 sayılı kanundaki “yardımcı kolluk” teriminin nasıl yorumlandığı üzerinde durmak gerekmektedir.
3.1. Mülga(=kaldırılmış) 772 sayılı kanun bakımından durum
Mülga 772 sayılı kanuna göre(m.2/1), “çarşı ve mahalle bekçi teşkilatı, en büyük mülkiye amirinin emrinde, genel zabıtaya yardımcı, silahlı bir kuruluştur.” Bu kanun, “bekçilerin diğer kanunlarda genel kolluğa tanınan yetkilerin kullanılmasında kolluğa yardımcı olacakları”nı(m. 3/2) belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesinin(AYM’nin) 772 sayılı kanun döneminde verdiği bir karar gereğince; “çarsı ve mahalle bekçilerinin görevi, zabıtanın denetimi altında ve onun yardımcıları olarak genel güvenliği sağlamak ve adli zabıtaya yardımcı olmaktır.”[34] Farklı statülerdeki kamu görevlilerine farklı yasal hükümlerin uygulanmasının eşitlik ilkesini bozmayacağına değinen AYM;[35] -karar tarihi itibarıyla- çarşı ve mahalle bekçilerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa(DMK’ya) göre “emniyet hizmetleri sınıfı”nda değil, “yardımcı hizmetler sınıfı”nda olduğuna dikkat çekmiştir.
Kamu kuruluşlarında görevli özel güvenlik görevlilerini(ÖGG’leri) DMK’nın öngördüğü yardımcı hizmetliler sınıfında değerlendiren bir Danıştay kararında; ÖGG’lerin genel kolluğa yardımcı görevler üstlendiklerine dikkat çekilmiştir.[36] Özel güvenliğin diğer yardımcı kolluktan farkları da yardımcı kolluğun görevlerini; yetkililer adına ve onların talimatlar doğrultusunda yerine getirmesinde merkezileşmektedir.[37]
772 sayılı kanun döneminde; “kolluğa görevlerinde ‘yardımcı olmak’”ı; görevde genel kolluğun yetkilerini de kullanmayı öngören temayül(=eğilim) dikkat çekmiştir.[38] Bu temayül, muhtemelen: kanunun “yardımcıya” verdiği, görevi yerine getirmek için gerekli yetkiyi kullanmaya da zımnen cevaz vermiş olacağı gibi; -bizce hukuk güvenliğine aykırı – yoruma dayandırılmıştır.
Halbuki, 772 sayılı kanun, çarşı ve mahalle bekçilerine ilişkin “özel” nitelikli; bu nedenle de öncelikle uygulanması gereken kanundur.[39] Genel kolluğa yardım görevlerinde de, (mülga) 772 sayılı kanundaki yetkiler kullanılarak yardımcı olunabilir. Zira, bu kanun, genel kolluğa “görevlerinde” yardımcı olunacağını belirtmiştir; buna mukabil “yardımcı olurken” genel kolluğa kanunlarla verilen yetkileri kullanabileceğini yazmamıştır.
“Görev” kanunun yapılmasını ve yapılmamasını istediği konulardır. Yetki ise, görevin yerine getirilmesi için bir işi ya da işlemi; kanuna dayalı ve kanunla sınırlı olmak kaydıyla, Devlet adına yapabilme gücü, imkânı ve iktidarıdır.[40]
Kanunla açıkça verilmemiş yetkinin kullanılmasının mümkün olamayacağı yukarıda değinilen örnek içtihatlarla da sarahat bulmuştur.[41]
Alman hukukunda da belirli güvenlik görevlerini yerine getirmek üzere, yardımcı polis memurları atanabileceği öngörülmektedir. (HSOG, art. §99/1).[42] Bu “yardımcı kolluğun” bir kısım denetim ve gözetim yetkileri olduğu; bunların yetkilerinin, kanunda yer aldığı belirtilmiştir.[43] Kanunda, “yardımcı polis memurlarının”, görevlerini yerine getirirken, “kolluğa tanınan yetkileri de kullanabilecekleri” hususu açıkça belirtilmiştir. Örneğin, bu yasal hükme göre; bu görevliler, açıkça bir düzenleme ile verilmedikçe, kişilere yardım bakımından zor ya da silah kullanamazlar. (HSOG, §99/2).
Hal böyle de olsa:
Mülga 772 sayılı kanun, çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkilerini, 7245 sayılı kanunun öngördüğü kadar yeterli ve tafsilatlı olarak düzenlememiştir. Bu durum, kanaatimizce genel kolluğa görevlerinde yardımcı olurken ister istemez; genel kolluğa tanınan yetkileri kullanmayı da mecbur kıldığı cihetle yukarıdaki şekilde -ama yasal dayanağı olmayan- uygulamanın gelişmesine elverişli olmuştur. Nitekim, Türkçe’de “yardımcı” “yardım eden”; “yardım eden” de “iş yapmakta olan bir kimse ile o işi beraber yapmak”[44] anlamlarına gelmektedir.
Bu izahata göre; -mülga 772 sayılı kanun dönemine has olmak üzere,- çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardım ederken gerekecek genel kolluk yetkilerini; kolluğun yardımcısı sıfatıyla ama genel kolluğun “bilgisi dâhilinde” kullanabilecekleri[45] değerlendirilmiştir. Çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkilerini kullanmayla ilgili olarak yukarıda geçen “bilgi dâhilinde” olmak”tan maksad; yetkilerin, “genel kolluğun ‘somut olaylarla ilgili olarak denetim ve gözetimi’ altında” kullanılmasıdır.
3.2. 7245 sayılı kanundaki durum
3.2.1. Yasal hükümler ve bunların teklif süreci
7245 sayılı kanun, “kapsam” kenar başlıklı 2. maddesinde; “genel kolluk kuvvetlerine yardımcı olmak üzere, emniyet ve jandarma teşkilatları bünyesinde silahlı bir kolluk olarak çarşı ve mahalle bekçileri istihdam edilir.” demiştir. Kanunun, teklif ve İçişleri komisyonu aşamalarında[46] da, TBMM Genel kurulundaki görüşmelerinde de; çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardımcı kolluk olduğu vurgulanmıştır.
TBMM görüşmelerinde konuyla ilgili olarak örneğin:
Çarşı ve mahalle “bekçilerin(in,) kolluk kuvvetine yardımcı sıfatı(nın) belir(tildiği)”[47]; ve “emniyet hizmetleri sınıfına yardım birim olarak net bir tanım yapıl(dığı)”[48] dile getirilmiştir. TBMM Genel Kurulunda bu husus, “…kanun …1966 yılından bugüne yürürlükte olan bir bekçilik kanununun günümüz şartlarına revize edilmesinden başka bir şey değil…yeni bir şey yok.”[49] şeklinde ifade edilmiştir. “Kamuoyunda kanuna muhalefet eden bazı çevrelerce, çarşı ve mahalle bekçileri teşkilatı sanki ayrı bir kollukmuş gibi yanlış bir algıya sebep olacak açıklamalar yapılmıştır. Çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluk kuvvetlerine yardımcı bir kolluk gücü olacağı hususu açıkça, yeterince belirtilmiştir.”[50]
Bu gerekçelere göre, 7245 sayılı kanunda bekçiler, görev ve yetkileri itibarıyla, genel kolluğa yaklaşmış olsalar da; kolluğun yardımcısı, denetim ve gözetimi ve bilgisi ya da emir ve talimatları dâhilinde görev ve yetkilidir. Yukarıda aynen zikredilen 2. maddede geçen “üzere” kelimesinin de, “kaydıyla” şeklinde anlaşılması gerektiği kabul edilebilir.
3.2.2. Yasal hükme göre “yardımcılık” statüsünün anlamı ve kapsamı
(1) Ön tespit ve değerlendirmeler
Yukarıdaki izahat, 7245 sayılı kanunun, çarşı ve mahalle bekçilerini, statü ve tüm görev ve yetkileri bakımından kolluğun yardımcısı addettiği; durumun bu yönden tamamıyla 772 sayılı kanuna benzediği; yorumlarına sevkedici rol oynamaktadır. Ancak yine yukarıda değinildiği gibi “yardımcılığı”, genel kolluğa yardımcı olurken onun yasal yetkilerini kullanmaya elverişli değerlendirmek zor olsa gerektir.
7245 sayılı kanun, “Genel kolluk kuvvetlerine yardım görevi” kenar başlıklı ayrı bir madde ihdas etmiştir. Bu maddede; “Çarşı ve mahalle bekçilerinin mevzuatla genel kolluk kuvvetlerine tevdi edilen görevlerde genel kolluk kuvvetlerine yardımcı ol(caklarını)” belirtmiştir. Bu 10. madde hükmünün; mülga 772 sayılı kanunun 3/2. maddesine benzer ya da muadil olduğu dikkat çekmektedir.
TBMM Genel Kurulunda, 7245 sayılı kanunun yürürlüğe giren 10. maddesinin teklif metninden çıkarılması ve; “Çarşı ve mahalle bekçileri mevzuatla genel kolluk kuvvetlerine tevdi edilen görevlerde genel kolluk kuvvetlerine yardım ederler.” şeklinde değiştirilmesi önergeleri reddedilmiştir.[51] TBMM Genel Kurul görüşmelerindeki beyanlarda; bu kanunun 10. maddesini, 2. maddesiyle değerlendirmek gerektiği; bunun çok açık olduğu belirtilmiştir.[52]
Hal böyle olsa da; anılan 2. maddenin lâfzı, çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardımcı olmak üzere istihdam edileceklerini belirtmektedir. Bu maddenin lâfzından, çarşı ve mahalle bekçilerine verilen tüm görevlerinin kolluğa yardımcılık niteliğinde olduğuna ilişkin anlam çıkarmak zordur.
Dolayısıyla:
1-) 7245 sayılı kanun, anılan 10. maddesini, “genel kolluğa yardım görevi” başlığı altında düzenlemiştir. Bu kanun, 10. maddedeki görevi, kanunda verilen diğer görev türlerinde birisi olarak ele almıştır.
2-) 7245 sayılı kanun, yukarıda belirtilen görev ve yetkilerin düzenlendiği maddelerin bir kısmında [örneğin: m. 5/1-e; 6/1-(c, ç, d, e, f, ğ, h); 8/1-ç], konuyla ilgili olarak; “genel kolluk birimlerine bilgi/haber vermek”ten; ve/veya “genel kolluk gelinceye kadar gerekli tedbirleri almak”tan bahsetmiş; diğer bir kısım maddelerinde ise böyle bir bahsi de konu edinmemiştir.
3-) Çarşı ve mahalle bekçileri, statü olarak, daha evvel DMK’da, yardımcı hizmetliler sınıfındayken, emniyet hizmetleri sınıfına aktarılmışlardır. Bu husus TBMM Genel Kurul görüşmelerinde de vurgulanmıştır.[53]
(2) “Ön tespit ve değerlendirme”nin sonucu
Tüm bunlara ve 7245 sayılı kanunun kanunlaşma sürecine bakılınca:
1-) 7245 sayılı Kanunda yer alan, ve yukarıda anılan; “kolluğa bilgi/haber vermek ya da kolluk gelene kadar gerekli tedbirleri almak” gibi hükümler; çarşı ve mahalle bekçilerine sadece bu kapsamda “yardımcılık” vasfıyla ilgilendirilebilirler.
2-) 7245 sayılı kanunla çarşı ve mahalle bekçilerine verilen yetkilerin diğer bir kısmı, tabiî durumları gereğince, bunların kendilerinin müdahalelerini gerektirecek niteliktedirler. Çarşı ve mahalle bekçilerinin bu gibi görev ve yetkileri kullanırken fiilen “genel kolluğun yardımcısı” olma durumlarının olmadığı müşahede edilebilir.
Bu durum, çarşı ve mahalle bekçilerine, genel kolluğa yardım görevleri dışındaki görev ve yetkiler bakımından genel kolluğun emir ve talimat vermeyeceği; ya da genel kolluğun bunların yakın denetim ve gözetim altında bulunduramayacağı anlamına gelmez.
Çarşı ve mahalle bekçilerinin doğrudan kullandıkları yetkilerine ilişkin olarak hiçbir denetim ve gözetim altında olmayacakları gibi bir kabul; “genel kolluk eşiti yeni bir kolluk” oluşturmak olur. Bu halde ise kanunun amacına aykırılık doğacağı gibi; Anayasanın idarenin bütünlüğünü öngören 123. maddesine aykırı olacaktır.[54]
Çarşı ve mahalle bekçilerinin üzerindeki denetim ve gözetim; genel kolluk tarafından onlara emir ve talimat vermek, müdahale usul ve tarzlarını değiştirmek gibi -tüm hiyerarşik- yetkileri içerir. Çarşı ve mahalle bekçilerinin kolluğa yardım şeklinde ifa ettikleri görevlerde ise; anılan denetim ve gözetim, daha yakın ve etkindir.[55]
Şu da malumdur ki:
Anılan denetim ve gözetim yetkisinden doğan emir ve talimatlar; çarşı ve mahalle bekçilerinin kanundan doğan görevlerini yerine getirmelerini engelleyici şekilde kanunsuz nitelik taşıyamazlar. Kanunsuz verilen emirler 2. kez yazılı olarak tekrarlanmadıkça; bunlardan konusu suç teşkil edenler de hiçbir suretle yerine getirilemezler. Anayasa,m. 137).
Yalnız, 7245 sayılı kanunun özel bir kanun olduğu ve yetkileri sistemli ve tafsilatlı düzenlediği; “kanun koyucunun yer vermediği yetkiler”in, doldurulması gereken yasal boşluk niteliğinde olamayacağı; dolayısıyla kanunda olmayan yetkinin kullanılmasının temel haklara hukuksuz müdahale olacağı söylenebilecektir. Bu bakışa göre: çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardım görevleri sırasında; -772 sayılı kanun dönemindeki yukarıda anılan eğilimden farklı olarak;- ancak 7245 sayılı kanun ve diğer kanunlarda kendilerine açıkça verilmiş yetkileri kullanabileceklerini düşünmek gerekecektir.
4. Çarşı ve mahalle bekçilerinin yetkilerine “kanunun belirliliği ve öngörülebilirliği” açısından bakış
4.1. 7245 sayılı kanunun 10. maddesinin çizdiği çerçeve ve adli görev ve yetkiler
4.1.1. Yetki yönünden kapsamın belirlenmesi ve adli arama örneği
7245 sayılı kanunun 10. maddesi “Çarşı ve mahalle bekçilerinin mevzuatla genel kolluk kuvvetlerine tevdi edilen görevlerde genel kolluk kuvvetlerine yardımcı ol(caklarını)” belirtmiştir. Bu ve diğer kanunlarda, görevlerin yerine getirilişinde, genel kolluğa kanunlarla tanınmış yetkilerin de kullanılacağına ilişkin bir hükme değinilmemiştir.
Çarşı ve Mahalle Bekçilerine, -5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda[CMK’da (m.164/1) ve Adli Kolluk Yönetmeliğinde(m.4ve6) sayılan- “adli kolluk” içinde de yer verilmemiştir.(m.164). “Gizli soruşturmacı”lık gibi yasal şartlara istinad edilemedikçe; çarşı ve mahalle bekçilerin adli görev ve yetkilerinin olduğunu söylemek zordur.
İçişleri Komisyonu görüşmelerinde adli ve önleme aramaları yönetmeliğine atıf yapılması;[56] çarşı ve mahalle bekçilerinin örneğin arama yetkilerinin olduğu anlamın gelmemelidir:
Çarşı ve mahalle bekçileri, hukuk güvenliği ilkesi gereğince, genel kolluğa anılan(10.) maddeye göre yardımcı olurlarken, kanunla tanınmayan bir yetki kullanamayacaklardır. Örneğin (-doğabilecek durdurma yetkisi kapsamında ve sonrasında yasal olarak kullanabileceği “el ile dıştan kaba ‘kontrol’” dışında kalacak her türlü kontrol ve-) “arama”ları; genel kolluk (=polis ya da jandarma) yapacaktır. Çarşı ve mahalle bekçileri ise genel kolluğa; bu arama yapılırken, sadece kendi kanununda verilen yetkileri kullanarak “yardımcı” olacaktır. Genel kolluğun yaptığı aramada bekçilerin, başında genel kolluk görevlisi bulunması kaydıyla ve çarşı ve mahalle bekçilerinin, aramayı bizzat yapacak genel kolluktan alacakları emirle; genel kolluğa örneğin aranacak bir yeri açmak şeklinde yardım gibi görevleri yerine getirmeleri gerekecektir. Bu durumda, -gizli olanı bulmak için gerekli olan- aramayı yapan bizzat genel kolluk olacaktır.
4.1.2. Yetki belirsizliklerini giderici çözüm
Nihayetinde: Kamu hukukunda “yetkisizlik asıl yetkililik ise kanunla belirlenmek kaydı ile istisna” olunca, kanunla açıkça verilmeyen yetkiyi kullanmak yukarıda12, 13 yer alan AYM kararlarında değinildiği üzere, hukuka aykırı olacaktır. Bu hususlar gözetilerek, ileride bu tür yetkisizlik iddialarından doğacak muhtemel sorunların önüne geçmek için:
“7245 sayılı kanunun 10. maddesine, çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardımcı oldukları görevlerde; genel kolluğa tanınan yetkileri yasal usuller dairesinde kullanabileceği” yönünde bir hüküm eklenmelidir.
4.2. Örnekler bazında yasal belirsizlikler ve bunların giderilmesi
4.2.1. “Makûl sebep”
(1) Kavramın kapsam ve sınırı
(1) Kavramın kapsam ve sınırı
Kanun(m.7/2) çarşı ve mahalle bekçilerinin durdurma yetkilerini kullanmaları için makul bir sebebin bulunması şartını aramakla yetindiği görülmektedir. 7245 sayılı kanundaki “makul sebep” kavramı, PVSK’nın 4A/2 maddesindeki sınırlamayı içermediği için eleştirilmiştir.[57] Buradaki husus, PVSK m.4A/2’deki “makul sebebin nasıl belirleneceğini belirten somut ve sınırlayıcı” ifadelere; 7245 sayılı kanunda -çarşı ve mahalle bekçilerinin kullanacakları aynı yetki için;- yer verilmemiş olmasıdır.
Asta, yardımcıya; üstten, emir ve talimat verecek olandan daha geniş yetki verilemez. Aynı konuda, astın yetkilerinin üstün yetkilerinden daha geniş tutulması, hiyerarşik denetimi etkinsizleştirir. Kamu hukukunun bu prensipleri gereğince, durdurma için öngörülen “makul sebep”; -PVSK’nın 4/A maddesinde yer alan;- “polisin tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebep” olarak anlaşılmalıdır.
(2) Durdurma sebebinin tebliği
7245 sayılı kanunda yer almamasına rağmen, PVSK’nın 4A/3. maddesindeki, “polisin durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirmesi” gerektiğine ilişkin hüküm; çarşı ve mahalle bekçilerinin de durdurma yetkilerinde uymaları gereken yükümlülüktür: “Durdurma durdurulan kişiye sebep de bildirilerek yapılırsa, kanuna ve hukuka uygun olur.”[58]
Aksi hal, Anayasanın 36. maddesindeki hak arama hürriyetini ve 40/2 maddesinin verdiği bilgi edinme hakkını ihlal edecektir.
4.2.2. “El ile dıştan kontrol” yetkisinin hal ve şartları
Diğer taraftan çarşı ve mahalle bekçileri, durdurdukları şahısların üzerlerinde ya da araçlarında “el ile dıştan kontrol” dâhil gerekli tedbirleri alabileceklerdir (m.7/6) Yasal hüküm kontrol için, silah veya bir başka tehlikenin varlığını gösteren “yeterli şüphe”yi şart koşmuştur. Bu durumda çarşı ve mahalle bekçileri aynen buraya alınan yasal hükme göre; “kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik el ile dıştan kontrol dâhil gerekli tedbirleri alabilir”.
(1) Yeterli şüphe
Kanunlarda “yeterli şüphe” tarif edilmemiştir. CMK’nın 170. maddesi, iddianame düzenlemek için yeterli şüpheye ulaşılmış olmasını aramaktadır. Bu şüphe, basit ve makul şüpheden daha yüksek bir şüphedir ve; somut olgulara göre, suçluluk ihtimalinin suçsuzluktan daha yüksek olması halini ifade etmektedir.[59] “Yeterli şüphe” makul şüpheden daha yoğundur. Bundan hareketle, madde üzerinde söylemek gerekirse; “zararın doğacağı şüphesi”nin, doğmayacağı şüphesinden daha fazla olması halinde “yeterli şüphe” şartı oluşacaktır. Ancak, yeterli şüphenin somut olgularda olağan ve objektif bir bakışla takdir edilmesi gerekecektir.
(2) Kişi, yer ve konu yönünden yetki
1-) Yasal hükümde; “el ile dıştan kontrol”lerin yapılması için “kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istene(meyeceği)” belirtilmiştir.
Gizli yerlerin açtırılmasını ve kontrolünü İçişleri Bakanlığının çıkaracağı yönetmeliğe bırakan PVSK’nın 4A/6. maddesinin; Anayasanın 20/2 maddesine aykırı bulunarak iptal edilmesi, burada dikkate alınmış görünmektedir.[60]
Arama gizli olanın bulunması girişim ve faaliyetidir;[61] arananı bulmak amacıyla, “kontrol”den daha detaylı olarak yapılan işlemdir. “Kontrol”ün arama şekline dönüşmemesi, gizli kalan yer ya da bölümlerin kontrol edilmemesi gerekir.[62] Nitekim TBMM Genel Kurulunda, çarşı ve mahalle bekçilerine arama yetkisinin verilmediği açıkça belirtilmiştir.[63]
2-) “Kişilerin kimliğini ispat etmesi halinde, kişilerden, başka belge göstermesi veya getirmesi istenemeyecektir.”[64]
4.2.2. Amaç
Yasal hükümde geçen, “zarar verilmesini önlemek amacı”, “gecikmede tehlikenin olmadığı halleri” de kapsar şekilde anlaşılabilmektedir. Hâlbuki tüm kolluk tedbirleri için kabul edilen ilkelerden birisi gecikemezlik, diğer görünüşte haklılıktır.
Bu sebeple hükmü, ancak “gecikmesinde sakınca bulunan hallerle sınırlı” olarak anlamak gerekir.
Çarşı ve mahalle bekçilerinin meşru müdafaa haklarını kullanmaları da Anayasa ve kanunlara aykırı olmayacaktır.
Kendisine ya da başkalarına zarar vermesini engellemek amacıyla yapılacak kontroller “amacın”; “gecikmede tehlike” ve “meşru müdafaa” gibi cezayı kaldıran sebeplerden daha geniş yorumlanması ve anlamlandırılması da Anayasaya aykırı olacaktır.
4.2.3. “El ile dıştan kontrol”den başka tedbirlere başvuru
Kanundaki belirsizlikler temel hakları sınırlayıcı genişlikte yorumlanamazlar. 7245 sayılı kanundaki(m.7/6) “kontrol dahil gerekli tedbirleri alabilir” ifadesinde; başka hangi tedbirlerin alınabileceği konusunda bir somutluk/belirleme yoktur. Hüküm bu haliyle, Anayasanın; hukuk devleti ve hukuk güveliği ile ilgili 2. ve temel hakların sınırlanmasıyla ilgili 13. maddeleriyle çelişkili olabilecek vaziyettedir.
Bu hüküm, kendilerine ya da başkalarına zarar verilmesini önlemek amacı gözetilerek; o anda gerekli olduğu görülecek mecburi ve ölçülü tedbirler almayı içerebilir. Bu hususların, makul ve objektif bakışla takdir edilmesi zorunludur. Böyle bir durumda, muhtemelen, meşru müdafaa halinin varlığından da söz edilebilecektir. Bu kapsam dışında ise hüküm; içerik ve sonucu itibarıyla “el ile dıştan kontrol” yetkisinden de daha ağır tedbirler almaya elverişli şekilde anlaşılmamalıdır.
4.3. Şiddet mağdurlarına yardım
7245 sayılı kanunda(m.5/1-b) yer alan “şiddet mağduru veya şiddete ya da istismara uğrama riski taşıyan kişiler” arasında sadece kadın ve çocukların sayılması; erkekleri madde kapsamı dışında tutulması eşitlik ilkesine aykırıdır. Kadın ve çocuklar gibi, erkekler de şiddet mağduru olabilirler.
Maddede geçen “yardıma muhtaç kişiler” bu yönden geniş yorumlanıp; şiddete uğramış erkekler de madde kapsamında görülmelidirler.
4.4. Kamu düzenini bozacak mahiyetteki faaliyetler
7245 sayılı kanunda(m.6/1-ç), verilen yetkinin “kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi için” kullanılması için; toplantı, gösteri ve yürüyüşlerin “kanuna/hukuka aykırı olmaları” gerekmektedir. Hangi faaliyetlerin kamu düzeninin bozacak mahiyette olduğuna ilişkin daha somut bir ölçüt olmazsa, muğlâklığın(≈belirsizliğin) keyfilik oluşmasına vesile olması ihtimal dairesindedir.
4.5. “Şüphe(≈kuşku)” ve “muhtemel(≈olası) tehlike”
4.5.1. Şüphe
Suç işlendiğinden uyuşturucu ve fuhuş gibi suçların işlendiğinden bahisle şüphe edilen yerlerin genel kolluğa bildirilmesinde (m.6/1-d) şüphe; esasen somut olgulara dayanan objektif bakışla görülen şüphe olmalıdır.
4.5.2. Somut (muhtemel) tehlike
“Somut tehlike, araya bir engel girmediği takdirde istenmeyen ve hakkı (hukuka aykırı şekilde) ortadan kaldırabilecek … neticenin geçekleşeceğinin, makul ve orta zekalı insanlar tarafından kabul edileceği”;[65] bir tehlikedir.
Durdurma ve kimlik sorma yetkisinin kullanılması sebeplerinden birisi olarak kanunun 7/1-ç’de önlenmesi öngörülen “muhtemel tehlike” de, “somut olay ve olgulardan doğan makul sebepler”e dayanmalıdır.
Çarşı ve mahalle bekçilerinin bu tür görevleri itibarıyla yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olacaklarından; hangi hallerde durdurmanın temel hakları ihlal etmeyeceğini, işin uzmanı olarak diğer insanlardan daha iyi ve daha hassas bir şekilde takdir etmeleri de beklenir.
Kanunun 8/1-b maddesinde alınacak tedbirlere dayanak olarak engellenmesi “öngörülen zarar” için, bunun varlığının ya da yakın, bariz ve açık bir tehlike olduğunun belirlenmesi gereklidir. Doğal olarak bu da somut olay ve olgulara göre makul ve objektif bakışla takdir edilecektir.
4.5.3. Soyut tehlike
Son zamanlarda, uzak ve ileride doğabilecek tehlikelerin önlenmesinin de kolluk görevleri içinde addedilme eğilimi yükselmiştir.[66] Bu bakımdan, örneğin genel kolluğa, yukarıda anılan 6/1-d maddedeki bildirim gibi bildirimler mümkündür. Yalnız, bunun için de; ihtimal, “böyle bir şey söz konusu değil” denmeyecek şekilde ve derecede de olsa basit şüphe tevlit edecek derecede olmalıdır. Ancak, her ne olursa olsun, kişilerin temel haklarını sınırlandırıcı önlemler almak için, tehlikenin yakın, belirgin, açık ve vukuuna yüksek ihtimal olarak bakılmalıdır.
Sonuç
Çarşı ve Mahalle bekçilerinin statüleriyle görev ve yetkilerini düzenleyen 772 sayılı kanunun, günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi ihtiyacından dolayı, 7245 sayılı kanun çıkarılmıştır. 772 sayılı kanunu kaldıran 7245 sayılı kanunda çarşı ve mahalle bekçilerine tür ve içerik olarak daha kapsamlı görev ve yetkiler verilmiştir. Bu kanun, 772 sayılı kanun gibi, çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardımcı olarak istihdam edileceğini (m.2) hüküm altına almıştır. Ayrıca, bu kanunda çarşı ve mahalle bekçilerine “genel kolluğa yardım görevleri” kenar başlıklı ayrı bir maddede(m.10); genel kolluğa, (genel kolluğun) “görevlerinde” yardımcı olacakları öngörülmüştür.
Tüm bu minvalde kanunun teklif süreci de dikkate alınarak yüzeysel bir bakışla: çarşı ve mahalle bekçilerinin, anılan 2. madde gereğince; tüm görevlerinde genel kolluğa “yardımcı statüsü”yle davranacakları gibi bir sonuca varılabilir. Ancak 7245 sayılı kanun çarşı ve mahalle bekçilerine, “genel kolluğa yardım görevi”nden başka; ayrı maddelerde “halka yardım görevi”, “önleyici ve koruyucu görev ve yetkiler”, “adli görev ve yetkiler” ve “zor ve silah kullanma yetkisi” de vermiştir. Bu görev ve yetkilerin bir kısmı doğaları gereği doğrudan doğruya kullanılabilecek yetkilerdir. Diğer bir kısmı da genel kolluk gelene kadar tedbir almak gibi, yine doğrudan inisiyatif kullanmayı gerektirmektedirler. Bu sebeple, bu görev ve yetkilerde çarşı ve mahalle bekçilerinin kolluğa yardımcı statünün daha uzakta kalacağı değerlendirilebilir. Çünkü genel kolluğa yardım görevlerinde çarşı ve mahalle bekçileri üzerindeki yakın ve yoğun denetim ve gözetim, esasen bu yetkilerin kullanılmasında öne çıkmaz.
Yalnız; böyle bir ifade çarşı ve mahalle bekçilerinin anılan görev ve yetkilerinde genel kolluğun emir ve komutası altında olmayacakları manasına gelmez. Bu bağlamda çarşı ve mahalle bekçilerine, kanunla verilen görev ve yetkileri konusunda kanunlara aykırı olmayan emir ve talimat verilmesi mümkündür. Bu üstün astı idarenin bütünlüğü gereğince hiyerarşik denetim kapsamında denetleyebilmesi gerekliliğinin bir sonucudur.
Bu denetimden vazgeçilemeyeceği gibi; böyle bir denetimsizlikten de bahsedilemez. Aksi hal(=denetimsizlik), birbirini denetleyemeyen ama aynı görev ve yetkilerle donatılan iki ayrı kurum oluşturmak anlamına gelir ki; bu durum Anayasanın 123. maddesindeki idarenin bütünlüğü ilkesine aykırı olur.
Çünkü yer, zaman, konu ve kişi bakımından aynı görev ve yetkilerle donatılan ve birinin diğerini denetleyemeyeceği birden fazla kuruluş teşkili; bunların birinin diğerini denetleyemediği sürece, aralarındaki koordinasyonu sağlamak da mümkün olmaz. Bu tür bir denetimsizlik ve koordinasyonsuzluk, “kumanda birliği ilkesi”ne aykırı olur.
Bu noktadan bakıldığında: çarşı ve mahalle bekçilerinin, genel kolluğun sevk ve idaresinde bulunan yardımcı kolluk olduğu görülür. Çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardım görevlerinde bu “sevk ve idare”; çarşı ve mahalle bekçilerini, genel kolluğun daha yakın ve yoğun bir denetim ve gözetimine tabi olan bir yardımcı kolluğa dönüştürür.
Temel haklara her türlü müdahale, kanunun açık hükmüne dayanır. Kanundaki belirsizlikle temel hak ve hürriyetler lehine olacak şekilde dar yorumlanır. Sınırlama istisna; sınırlamama yani hürriyet ise esastır. Bu noktalardan bakıldığında 7245 sayılı kanundaki bazı hükümleri/deyimleri, anılan ilkelere uygun geniş ya da dar yorumlamak gerekir. Bu konuda, makale içinde daha detaylı izahatlar mevcut olup; burada bir kısım örnekler vermek yeterli olacaktır:
Durdurma yetkisinin kullanılmasında kanun, makul sebebin sınırını belirtmemiştir. Halbuki PVSK’nın 4A maddesinde böyle bir sınır belirtilmiştir. Aynı konuda astın yetkisi üstün yetkisinden fazla olamaz. Aksi hal hiyerarşi denetimi etkinsizleştirir. Bu noktada makul sebebin dayanağını düzenleyen PVSK’daki yasal hüküm, sınırlama olarak burada da esas alınmalıdır. Kanunda zararların meydana gelmemesi amacıyla “dıştan el ile kontrol”ü düzenleyen yetkinin; vukuu somut, açık, belirgin ve yakın derecede muhtemel olduğu ve gecikmede sakınca doğabilecek tehlike haline sınırlı uygulanması daha uygundur. Kanunda geçen “yeterli şüphe”de öngörülen yasal tedbirlerin, zarar doğuracağı daha fazla ihtimal olan hallerde alınabilmesi uygundur. Kanunda, “gerekli diğer tedbirleri alabilmek” gibi belirsiz deyimler somut olmadıkları için Anayasaya aykırı görülebilirler. Bu deyimlere dayanarak kullanılacak tedbirlerin; meşru müdafaa hallerinde olduğu gibi, vukuu pek muhtemel olup da gecikemez müdahaleyi gerektiren tehlikenin giderilmesi için ve bu halin gerekleriyle ölçülü olmaları gerekir.
Yazan: Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman – e posta: rcderdiman@hukukiyaklasim.com
iletisim@hukukiyaklasim.com
Dikkat :
1-) Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.
2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:
R. Cengiz Derdiman, “‘Çarşı ve Mahallle Bekçilerinin Yetkileri”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.
3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:
Kaynak: R. Cengiz Derdiman, “‘Çarşı ve Mahallle Bekçilerinin Yetkileri”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
Şeklinde kaynak gösterilmelidir.
Dipnotlar
[1] Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı (TBMM Tutanağı) 27. Dönem 3. Yasama Yılı 93. Bileşim, https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem27/yil3/ham/b09301h.htm (19.06.2020); TBMM Tutanağı 27. Dönem 3. Yasama Yılı 97. Birleşim Çarşamba, https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/tutanak_g_sd.birlesim_baslangic?P4=23458&P5=H&PAGE1=1&PAGE2= 102 (19.06.2020), s. 36.
[2] Alp Öztekin, Mahalle Bekçilerinin Görev Ve Yetkileri, Hukuki Haber 29.08.2019, https://www.hukukihaber.net/mahalle-bekcilerinin-gorev-ve-yetkileri-makale,6954.html (17.06.2020).
[3] Reiner Pitschas, Polizei und Sicherheitsgewerbe, Bundeskriminalamt, Wiesbaden 2000, s. 42, 43.
[4] “Çarşı ve mahalle bekçisi münhasıran geceleri çalışacak ve emniyet asayiş hizmetlerinde, kolluk hizmetlerine yardımcı olacaktır.” (İçişleri Komisyon başkanı) Celalettin Güvenç’in, TBMM Genel Kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı 97. Bileşim, s. 50.
[5] Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, TBMM yasama dönemi: 27, Yasama Yılı: 3, sıra sayısı 174, https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem27/yil01/ss174.pdf, (17.06.2020), s. 7.
[6] 7245 sayılı kanunun 8/2. maddesindeki “gördüklerinde” ifadesini, “tespit ettiklerinde” şeklinde değiştirilmesini içeren önerge reddedilmiş; madde bu hali ile kabul edilmiştir: [TBMM Tutanağı, 27. Dönem 3. Yasama Yılı 96. Bileşim, https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem27/yil3/ham/b09601h.htm#_ftnref1 , (19.06.2020)]. Ancak kanunda geçen deyimi yine tespit ettiklerinde diye anlamak gerekir. ”Kimlik ‘tespit’ edilmediği sürece”; “görmek” durdurma ve kimlik sormaya sebebi olabilir; ama, yakalama yetkisini kullanmaya yetmez. Görülen kişinin, hakkında müzekkere çıkarılan şahıs olduğu tespit edilmeden de yakalama ve gözaltı işlemi yapılamaz. Aksi uygulama kişi hürriyeti ve güvenliğine(Anayasa, m. 19) aykırı olur.
[7] “Çarşı ve mahalle bekçilerinin kamu düzeni ve kamu güvenliğini sağlama kapsamında önleyici, koruyucu ve bu amaçla yerine getireceği adli görev yetkileri sayılmaktadır.” TBMM Genel Kurulunda Ahmet Özyürek’in konuşması, TBMM Tutanağı 97. Bileşim, s. 38.
[8] TBMM Genel Kurulunda Ahmet Özyürek’in konuşması, TBMM Tutanağı, 97. Bileşim, s. 38.
[9] R. Cengiz Derdiman, İdare Hukuku, 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s. 121 ve devamı; R. Cengiz Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku, 3. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara, 2007, s. 13 ve devamı; Feridun Yenisey, Kolluk Hukuku, Beta yayınları, İstanbul, 2009, s. 5, 6, 66-72.
[10] Hans Jürgen Lange (Hrsg), Wörterbuch zur Inneren Sicherheit, VS Verlag für Sozialwissenschaften | GWV Fachverlage GmbH, Wiesbaden 2006, S. 117, 118.
[11] Derdiman, İdare Hukuku, s. 121; Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku, 17, 18; Yenisey, s. 5, 6; Öztekin 2019.
[12] Anayasa Mahkemesi(AYM), 19.02.2020, E. 2018/163 K. 2020/13 (www.anayasa.gov.tr). Kanun, “hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını(; herkesin) belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde kanun, muhtemel etki ve sonuçlarına dair yeterli derecede öngörülebilir olmalıdır.
Bununla birlikte, kanun metninin tüm sonuç ve etkileri göstermesi her zaman beklenemeyeceğinden, aranan açıklığın ölçüsü, söz konusu metnin içeriği, düzenlemeyi hedeflediği alan ile hitap ettiği kitlenin statü ve büyüklüğü gibi faktörler dikkate alınarak belirlenebilir. Bu özelliklere sahip kanunun, aynı zamanda kolaylıkla erişilebilir nitelikte olması gerekir.” AYM Birinci bölüm,15.04.2014, kişisel başvuru: 2013/849
[13] AYM Birinci bölüm,15.04.2014, kişisel başvuru: 2013/849. [www.anayasa.gov.tr)
[14] Bu “tedbirler aynı zamanda bir koruma tedbiri olduklarından … ‘beklenebilen ya da görünen yakın bir tehlikenin’ en kısa zamanda ve acilen giderilmesi için haklılık olup olmadığını aramaya imkân bulunmaz(; ya da bulunamayabilir). Bu bakımdan görünüşte haklılığın varlığı yeterli(kabul edilmeli)dir.” R. Cengiz Derdiman, Tüm Yönleriyle Özel Güvenlik Hukuku ve Kişi Hakları, Alfa Aktüel Yayınları, Bursa, 2010, s. 33.
[15] “Kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini (de) anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini gözönünde tutarak kullanması gerekir.” AYM, 24/7/2019, E. 2018/73, K. 2019/65.(Sinerji mevzuat ve içtihat programı)
[16] AYM, E. 2017/172 K.2018/32, 28.03.2018 (www.anayasa.gov.tr)
[17] “Çarşı ve mahalle bekçilerine ucu açık ve sınırlandırılmamış bir şekilde verilmesi (de) uzun vadede Anayasa Mahkemesine (AYM’ye) gidecek kadar hak ihlallerini ve yeni tartışmaları getirebil(ecekt)ir.”TBMM Genel Kurulunda Aylin Cesur’un konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim, https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem27/yil3/ham/b09401h.htm (19.06.2020)
[18] “Görüş(ülen)… kanun kökü Osmanlı’ya dayanan ve 1966 yılından bugüne yürürlükte olan bir bekçilik kanununun günümüz şartlarına revize edilmesinden başka bir şey değil.” İçişleri Komisyonu üyesi Mustafa Hilmi Dülger’in TBMM Genel Kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[19] “…Bu kanun teklifinin gelme sebeplerinden biri İzmir ve Mardin Artuklu’da açılan bir davada mahkemenin “Bekçinin böyle bir görevi yok kardeşim, sen kimlik soramazsın.” demesi ve vatandaş lehine karar vermesi.” İçişleri Komisyonu Üyelerinden Erkan Aydın’ın TBMM Genel Kurulundaki konuşması. TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[20] Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 5, 10.
[21] AYM (E. 1999/45 K. 2000/9, 13.04.2000, (www.anayasa.gov.tr) kararında çarşı ve mahalle bekçilerinin görev ve yetkilerinin 2559 sayılı kanunda kolluğa verilen yetkilerle büyük ölçüde benzeştiğine değinilmektedir. Ancak bizce benzerlik yukarıda belirttiğimiz amaç yönündendir. Nitekim mahkeme eşitlik yönünden konuya baktığı bu kararında görevlerin yapılışında farklılıklara değinmiştir.
[22] Çarşı ve mahalle bekçilerinin başka görevlerde çalıştırılamayacaklarına ilişkin yasal hükümler bakımından da genel kollukla benzer hale geldiği görülmektedir. Yasal hükümle ilgili görüşmelerde İçişleri Komisyonunca; “Bekçilere şoför, koruma vb. görevlerin tevdi edilmesinin mümkün olmadığı”; belirtilmiştir. (Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 11.)
[23] YCGK, E. 2019/ 249, K. 2019/499. 25.06.2019 (Sinerji mevzuat ve içtihat programı).
[24] Danıştay 9. Dairesinin (E:2006/5358, K:2007/2331, 19.6.2007) bozma kararına karşı yerel mahkemenin ısrar kararı gerekçesi, nakleden: Danıştay Dava Daireleri Kurulu, E. 2008/786 K. 2009/216 15.05.2009.(www.danistay.gov.tr).
[25] Danıştay 12. Dairesi E. 1990/160, K.1992/1429, 16/04/992 (www.danistay.gov.tr).
[26] AYM, E. 1976/50 K. 1977/13, 15.02.1977. (Sinerji mevzuat ve içtihat programı).
[27] AYM, E. 1965/25, K. 1965/27, 26.10.1965. (Sinerji mevzuat ve içtihat programı).
[28] AYM, E. 1976/50 K. 1977/13, 15.02.1977. (Sinerji mevzuat ve içtihat programı).
[29] YBGK {Yargıtay Büyük Genel Kurulu [E: 1972 / 4 K. 1972 / 6, 08.04.1972 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı)]} kararında; çarşı ve mahalle bekçilerinin iş hukukuna tabi bir işçi personel olarak kabul edilemeyeceklerini, kanunlarının bir kamu kanunun olduğunu ve kendilerinin kamu gücünü kullanma ayrıcalıkları bulunduğuna dikkat çekmiştir.
[30] Ersan Şen, “Bekçinin Durdurma ve Kimlik Sorma Yetkisi Var mı?” Hukuki Haber, 23.11.2019, https://www.hukukihaber.net/bekcinin-durdurma-ve-kimlik-sorma-yetkisi-var-mi-makale,7210.html (16.06.2020)
[31] AYM, 24/7/2019, E. 2018/73, K. 2019/65.
[32] Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 11.
[33] R. Cengiz Derdiman, “1982 Anayasasına Göre Kanun Kavramı”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, 28.12.2019, https://www.hukukiyaklasim.com/makaleler/1982-anayasasina-gore-kanun-kavrami/ (19.06.2020)
[34] AYM, E. 1965/25, K. 1965/27, 26.10.1965. (Sinerji mevzuat ve içtihat programı).
[35] AYM E. 1999/45 K. 2000/9, 13.04.2000.(www.anayasa.gov.tr)
[36] Danıştay 5. Dairesinin [E. 1990/326, K. 1990/439, 12.03.990 (www.danistay.gov.tr)] bu kararı: “kurum ve kuruluşların korunması görevlerini yerine getirirken; “olası tehlikelere karşı, genel kolluk kuvvetlerinin olaya el koymalarına kadar, gerekli önlemleri almakla yükümlü görevliler olup; genel kolluk kuvvetlerine yardımcı nitelikte hizmetler verdikleri”ne işaret etmiştir.
[37] Privatisierung von staatlichen Sicherheitsaufgaben (öffentliche Sicherheit) Ausarbeitung, 07.05.2007, WD 3 – 118/07, https://www.bundestag.de/resource/blob/417886/fc247654d8e32322d48e42a3e8d1dd03/wd-3-118-07-pdf-data.pdf (22.06.2020), s. 5
[38] “Örneğin, İzmir 35’inci Asliye Ceza Mahkemesi ve Mardin 2’nci Sulh Ceza Hakimliğinin,…çarşı ve mahalle bekçilerinin …kimlik sormaması gerektiğine dair kararları var. Bekçiler, polisler gibi yetkilerini kullanırken, hâkim ve mülki amirin onayını almalılar….” Aylin Cesur’ın TBMM Genel Kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim. Bu yöntemlerle yetki verilmesinin hukuka uygunluğunda da tereddüt hâsıl olabilir. Çünkü 772 sayılı kanunun anılan 3/2. maddesi, çarşı ve mahalle bekçilerinin genel kolluğa yardımcı olması ölçüsünü, genel kolluğun yerine getirdiği görevlerle sınırlı tutmakta; çarşı ve mahalle bekçilerinin bu görevleri yerine getirirken genel kolluğa kanunlarla tanınmış yetkileri kullanabileceğini öngörmemektedir.
[39] “Özel yasanın genel yasadan önce geleceği hususunun ise idare hukuku ilkelerinden olduğu,…” Danıştay 12. Dairesi E. 1995/1790, K. 1996/794, 13.3.1996
[40] Bakınız: Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku, s. 46; Duran, Lütfi, İdare Hukuku Ders Notları, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, İstanbul, 1982, s. 347.
[41] Bakınız yukarıda “2.2. Örnek bir yasal hüküm ölçeğinde değerlendirme” başlığındaki izahat.
[42] Hessisches Gesetz über die öffentliche Sicherheit und Ordnung, https://beck-online.beck.de/Print/CurrentDoc?vpath=bibdata/ komm_pdk/pdk-he-d7he_13/ges/hessog/cont/pdk-he-d7he.hessog.htm&printdialogmode=CurrentDoc&hlword= (23.06.2020)
[43] Lange(Hrsg), s. 361.
[44] İlhan Ayverdi, Misalli Büyük Türkçe Sözlük, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul 2010, s. 1338
[45] R. Cengiz Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku, 3. Baskı, Nobel Yayınları, Ankara, 2007, s. 35; G. Devrim İyim, Çarşı ve Mahalle Bekçileri, Sorunları, Çözümleri, Ankara, 1996, s. 10.
[46] Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 6, 10.
[47] İçişleri Komisyonu üyesi Ümit Yılmaz’ın TBMM Genel Kurulunda konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[48] İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç’in TBMM Genel Kurulu’daki konuşması: TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[49] İçişleri Komisyon Başkanının TBMM genel kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[50] İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç’in TBMM Genel Kurulu’daki konuşması. TBMM Tutanağı, 97. Bileşim, s. 38.
[51] TBMM Tutanağı, 97. Bileşim, s. 55.
[52] “10’uncu maddeyi, 2’nci maddeyle birlikte değerlendireceksiniz, bu çok açık.” İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç’in TBMM Genel Kurulu’daki konuşması. TBMM Tutanağı, 97. Bileşim, s. 50.
[53] “Bu yasayla çok yerinde olarak emniyet hizmetleri sınıfına yardımcı birim olarak net bir tanım yapılmaktadır.” İçişleri Komisyon Başkanı Celalettin Güvenç’in TBMM Genel Kurulu’daki konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[54] Çünkü, konu, yer, kişi veya zaman yönünden aynı görev ve yetkileri üstlenen ve birinin diğerini vesayeten ya da hiyerarşik olarak denetleyemediği -şekilde bir birine eşit statüdeki- iki ayrı kuruluş ihdası; bir görevi bir kuruluşun yapmasını öngören “kumanda birliği ilkesi”ne ve dolayısıyla “idarenin bütünlüğü“ne aykırı olacaktır. Denetimsizlik bunların aralarındaki koordinasyonu kaldırabilecek ya da azaltabilecektir. Bu noktalardan bakılınca da birinin diğerini denetleyemediği iki ayrı kuruluş teşkili Anayasanın 123. Maddesindeki idarenin bütünlüğü ilkesiyle çelişebilecektir.
[55] Nitekim İçişleri Komisyonu raporundan; “Bekçilere mevzuatta belirtilen şekilde genel kolluk kuvvetlerine verilen görevlerde genel kolluk kuvvetlerine yardımcı olma zorunluluğu getirilmesi”nin; (Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s.10) söz konusu olduğu anlaşılmaktadır.
[56] İçişleri komisyonu görüşmelerinde üyeler, “Adli ve önleme aramaları yönetmeliğinde bulunan; ‘Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır.’ ibaresinin bekçilerin sadece hemcinslerini kontrol edebileceğini hüküm altına aldığını, bu sebeple tartışmaya mahal olmadığını…”; dile getirmişlerdir. Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 11. Hâlbuki atıf yapılan yönetmelik 772 veya 7245 sayılı kanunun uygulanmasına ilişkin olmadığı gibi; anılan kanunlarda çarşı ve mahalle bekçilerine böyle bir somut yetki verilmemiş; İçişleri komisyonunda yetkilerin yönetmelikle değil kanunla düzenlenmesi gerektiğinin dile getirilmiştir.
[57] Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun TBMM Genel Kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı,97. Bileşim, s. 80.
[58] Yenisey, s. 131.
[59] R. Cengiz Derdiman, “Ceza Muhakemesinde İspat Kavramı ve Kapsamı”, Bursa Barosu Dergisi, sayı:109, yıl: 2019, ss:74-83 s. 75.
[60] 2559 sayılı kanunun 4A/6. maddesindeki; “kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hâllerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir…” bölümü, hakim kararı olmadan İçişleri Bakanlığınca belirlenecek esaslar dairesinde kolluk amirinin emriyle arama yapılmasına imkan verdiğinden Anayasanın 20. Maddesine aykırı bulunmuştur. AYM, E. 2015/41 K. 2017/98, 4.5.2017.
AYM’ye göre: “Anayasa Koyucunun hâkimlerce verilecek kararlarda dahi “kanunun açıkça gösterdiği hallerde” koşulunu öngörmüş olduğu gerçeği “buyrukla arama ve elkoyma” konusu yasa ile düzenlenirken görmezlikten gelinemez. Onun için söz konusu yetkinin hangi hallerde kullanılabileceğinin Yasa’da açıkça gösterilmesi bu yönden de zorunludur.” AYM, E. 1973/41 K. 1974/13, 25/4/1974.
[61] Derdiman, Polis Yönetimi ve Hukuku, s. 293; R. Cengiz Derdiman, “Kolluk Yakalama Yetkisine Dayanarak Konuta Girebilir mi?” Hukuki Yaklaşım Sitesi, 03.03.2020, https://www.hukukiyaklasim.com/sorularla-hukuk/kolluk-yakalama-yetkisine-dayanarak-konuta-girebilir-mi/ (23.06.2020).
[62] 77245 sayılı kanunda verilen kontrol yetkisini arama kapsamında görmek bağlamında, arama, sıvazlama ya da kontrolün Anayasaya aykırı olduğu yönünde bakınız: Ersan Şen, “Yeni Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu”, Hukuki Haber, 14.06.2020, https://www.hukukihaber.net/yeni-carsi-ve-mahalle-bekcileri-kanunu-makale,8019.html (16.06.2020)
[63] “Komisyonda en çok tartışılan konuysa çarşı ve mahalle bekçilerine üst arama yetkisinin verilmesiydi. Bu konuda hazırlanan teklifin madde gerekçesinde kullanılan ifadelerin yanlışlığı komisyonda tartışılmış ve teklifin ilgili maddesi yani 7’nci madde önce tekliften çıkarılmış(tır).” İçişleri Komisyon üyesi Ümit Yılmaz’ın TBMM Genel Kurulundaki konuşması, TBMM Tutanağı, 94. Bileşim.
[64] Kanun Teklifinin Gerekçeleri ve İçişleri Komisyonu Raporu, s. 7.
[65] Yenisey, s. 31
[66] Yenisey, s. 217-219.