Soru Özeti/İçeriği: İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla açılan icra takibinde, takip talebinde yalnız ipotek veren gösterilirse daha sonra bu takibe asıl borçlu da taraf olarak eklenebilir mi?

İpoteğin Tarafları Bakımından Kendine Özgü Durum

Basit anlatımla icra takipleri, alacaklı ve borçlu taraflardan oluşmaktadır. Ancak icra takip türlerinden olan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde taraflar açısından özel bir durum söz konusudur. Bu takiplerde bazen borçlu ipotek veren kişi olabileceği gibi bazen de ipotek edilen taşınmaz üçüncü bir kişiye ait olabilir (MK m.881/2). Bu ikinci ihtimali pratikte de genel olarak alacaklının “kredi veren kurum” olduğu, borçlunun “x şirketi yahut kişisi olduğu ve ipotek veren üçüncü kişinin de “y şirketi yahut kişisi” olduğu şekilde görmekteyiz.

“Bu hallerde, kişisel sorumluluk ve taşınmaz ile sorumluk birbirinden farklı kişilerdedir.”[1]

Bu yazımızda da ipotek edilen taşınmazın üçüncü kişiye ait olduğu ihtimali üzerinde durulacak olup, takip açılırken yalnızca ipotek veren üçüncü kişi gösterilmesi durumunda sonradan asıl borçlunun da taraf olarak eklenebilmesinin mümkün olup olmadığı incelenecektir.

İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra Takibi Nedir?

“İpotek, bir gayrımenkulün borca karşı teminat teşkil eylemesini tazammun eyleyen ve aynî bir hak mahiyetinde olan gayrımenkul rehnidir.”[2]  (TMK., m. 881-897) şeklinde tanımlanabilir. İpotek, “teminat altına aldığı alacağa bağlı bir haktır.”[3]

Pratikte kişilerin bankalardan aldıkları kredinin geri ödenmesinin garanti edilmesi için; krediyi geri ödeyecek borçlunun bir teminat göstermesi istenir. Bu teminat da genellikle krediyi geri ödeme borçlusu ya da 3. bir kişinin bir gayrımenkulü kredi veren (alacaklı) banka lehine ipotek ettirmesi şeklinde ortaya çıkar. Bu kredi borcunun yasal gerekler uygun olarak ödenmemesi durumunda, banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatılarak, ipotek edilen taşınmazın satışı talep edilir. Banka bu satıştan elde edilen paranın, alacağı kadar olan tutarını alarak, alacağını tahsil etmiş olur.

İpoteğe bağlanmış borçlarda borcun yasal usullere uygun ödenmemesinden dolayı ipoteğe başvurulması hallerinde, ipoteğin paraya çevrilmesinden başka bir seçenek yoktur. Dolayısıyla ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde “alacaklı ödenmeyen alacak yerine rehinli malın kendine verilmesini isteyemez.”[4]

İpotek Takibinin Tarafları

İpotek takibinin tarafları alacaklı, borçlu ve ipotek verendir. Bazen borçlu ve ipotek veren aynı kişi olabileceği gibi yukarıda da izah edildiği üzere üçüncü bir kişi de ipotek veren olabileceğinden farklı kişiler de olabilirler.

Dolayısıyla ipoteğin parayı çevrilmesi yoluyla icra takibinde borçlunun ve ipotek veren borçludan farklı bir kişiyse, ipotek veren 3. kişinin de gösterilmesi zorunludur. Çünkü ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takiplerinde borçlu ve ipotek veren arasında İcra İflas Kanununun 149. maddesi gereğince Yargı kararlarında da değinildiği üzere,[5] “zorunlu takip arkadaşlığı” bulunmaktadır[6]. Dolayısıyla takip talebinde (ve icra/ödeme emrinde) de hem borçlu ve hem de varsa ipotek veren 3. kişinin gösterilmesi diğer bir deyişle borçludan ayrı bir kişi ise ipotek verene de ödeme emri gönderilmesi,[7] bunların her birisinin süresi içinde borca itiraz edebilme haklarının tanınmış olması[8] bakımından önemlidir.

Takip Talebinde Yalnız İpotek Veren Gösterilir ve Borçlu Gösterilmezse

Genel Durum

Yukarıda izah edildiği üzere bu icra takiplerinde borçlu ve ipotek veren arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunmaktadır. Dahası, bu kapsamda borçlu ve ipotek veren zorunlu dava arkadaşıdırlar.[9]  Bu tarz zorunlu takip arkadaşlığı bulunan takiplerde kural olarak borçlu ve ipotek verene birlikte husumet yöneltilmesi zorunludur.[10] Yine kural olarak birisinin eksik olması durumunda süresiz şikâyete tabi olup, takibin iptali gerekmektedir.

Yargıtay’a göre de, yukarıdaki eksiklik sonradan tamamlatılamayacağı gibi takibin her safhasında ileri sürülebilir ve icra mahkemesi bu hususu gözeterek takibin iptaline karar vermelidir.[11]

Yanılgıya Dayanan Eksiklik Halinde Durum

Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın) 124/3 maddesi gereğince istisnai olarak karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği yapılabilir. Karşı tarafın rızası aranmaksızın taraf değişikliği yapılabilmesi için; tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin “kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması gerekmektedir. Yani tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi durumunun dürüstlük kuralına aykırı olmayan veya maddi bir hatadan kaynaklanan bir yanılgı olması gerekir.

Bu arada; alacaklı tarafından, ipotek verene takip yöneltilmişken, asıl borçluya takip yöneltilmemiş olması; ortada zorunlu takip arkadaşlığının mevcudiyeti söz konusu olduğundan, bu durum, süresiz şikâyete tabidir[12].

Ancak kanaatimizce ipotek verene husumet yöneltilmesine rağmen asıl borçluya yöneltilmemesi kabul edilebilir ve dürüstlük kuralına aykırı olmayan bir yanılgıdır.

Bu hususta Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin bir kararında:[13] “Bu durumda, borçlu tarafın eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından, alacaklı tarafça talepte bulunulduğu takdirde mahkemece, takibin asıl borçlu şirkete yöneltilmesi için alacaklıya ara kararla kesin süre verilmeli, verilen süre içinde alacaklı tarafından ek takip talebi düzenlenerek takibin asıl borçluya yöneltilmesi (icra emri gönderilmesi) halinde şikayet konusuz kalacağından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, verilen kesin sürede takibin asıl borçluya yöneltilmemesi halinde ise takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” Şeklinde hüküm kurmuştur.

 

Takibe ipotekli taşınmaz maliki de sonradan dahil edilebilir.[14] Doktrinde de ağırlıklı olarak, -yanılgıya dayanıp dayanmadığından bahsedilmeksizin- asıl borçlu veya ipotekli taşınmaz malikinden herhangi birine takip yöneltilmemiş ise, (zorunlu dava arkadaşlığında olduğu gibi) alacaklıya verilecek süre içerisinde takibe dahil edilebileceği, aksi halde takibin iptal edileceği kabul edilmektedir.[15]

Nitekim Yargıtay 12. Hukuk Dairesi bir kararında[16] şöyle hükmetmiştir: “İcra müdürlüğünce yasanın emredici bu hükmüne rağmen taşınmazı takip tarihinden önce satın alan yeni malike icra emri gönderilmemesi ve dolayısı ile taşınmazın yeni malikine itiraz ve defilerini ileri sürme hakkı verilmemesi yasaya aykırıdır. Bu eksiklik ancak HMK’nın 124. maddesine göre, alacaklı tarafından, taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak satın alan kişiye karşı ek takip talebinde bulunulup icra emri gönderilmesi suretiyle sonradan tamamlatılabilir. Bu husus takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilir.

Somut olayda, ihale konusu edilen ipotekli taşınmazı takipten evvel satın alan … …’nun asıl borçlu yanında borçlu olarak gösterilmeden takip talebi ve icra emri düzenlendiği, bu icra emrinin adı geçene tebliği ile satışın yapıldığı görülmektedir. İpotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğundan bu husus, mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. İpotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye borçlu olarak gösterilmediği icra emrinin tebliğ edilmesi usulsüz olan icra takibini usulüne uygun hale getirmez.
Bu durumda, HMK’nun 124. maddesi uyarınca alacaklı tarafından, … … yönünden ek takip talebinde bulunulması ve buna göre düzenlenecek icra emrinin tebliği gerekirken, adı geçen usulünce takibe dahil edilmediği halde takibin yürütülmesi ve taşınmazın ihale yoluyla satılması doğru olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince; ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”

Sonuç olarak…

Sonuç itibariyle, kararda da detaylıca belirtildiği üzere takip talebinde borçluya husumet yöneltilmeksizin, yanılgıyla, yalnız ipotek verenin gösterilmesi durumunda; alacaklıya kesin süre verilmeli, alacaklı da süresi içerisinde ek takip talebi düzenlemek suretiyle borçluya takibi yöneltmelidir.

Yazar: Av. Emirhan Derdiman, tel: 0 224 909 1453

Dikkat                                        :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.
2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

Emirhan Derdiman, İpoteğin Paraya Çevrilmesi Takibine Taraf Eklenebilir mi?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka: 
Kaynak: Emirhan Derdiman, İpoteğin Paraya Çevrilmesi Takibine Taraf Eklenebilir mi?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
 

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.


Dipnotlar

[1]     Oğuzman, M. Kemal-Seliçi, Özer-Oktay Özdemir, Saibe, Eşya Hukuku, 16. Basım, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2013, s.947.

[2]     Türk Hukuk Lügatı, 3. Baskı, Başbakanlık Basımevi, Ankara, 1991, s. 164

[3]     Oğuzman ve diğerleri, s. 941.

[4]     Ercan, İsmail, İcra ve İflas Hukuku, 12. Bası, Kuram Yayınları, Kocaeli, 2016, s. 250.

[5]     Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.06.2019 tarihli ve esas:2017/12-356 karar:2019/711 kararı: “İİK’nın 149. maddesinin 1. fıkrası ve 149/b. maddeleri gereğince ipotek veren üçüncü kişi ise takipte ipotek veren üçüncü kişinin asıl borçlu ile birlikte gösterilmesi zorunlu olup, asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı vardır.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.07.2019 tarihli ve esas:2017/760 karar:2019/838 kararı: “İİK’nın 149 ve 149/b maddeleri ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takipte ipotek veren üçüncü kişi ise takip talebinin borçlu kısmında asıl borçlu ile birlikte ipotek veren üçüncü kişinin de taraf olarak gösterilmesini düzenlemektedir. Bu hükümlere göre asıl borçlu ile ipotek veren üçüncü kişi arasında şekli mecburi takip arkadaşlığı vardır. … İcra mahkemesince şartları var ise 6100 sayılı HMK’nın 124. maddesi uyarınca alacaklıya takip talebinde göstermediği asıl borçluyu takibe dahil etmesi için süre verip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. … İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takipte borçlu ile taşınmaz maliki üçüncü kişi arasında zorunlu takip arkadaşlığı vardır. Bu hâlde zorunlu takip arkadaşlarından biri için gerçekleşecek sonucun, diğeri için de gerçekleşmesi gerekir (Yücel, M. T.: Banka Alacaklarının İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yolu İle Takibi, İstanbul 2010, s. 352). Örneğin asıl borçlu genel mahkemede açtığı davada satışın durdurulması kararı almış ise buna rağmen ipotek veren üçüncü kişiye karşı satışa devam edilmesi usul ve yasaya aykırı olup ihalenin feshi sebebidir.” 

 

[6]     Müjgan Tunç Yücel, Banka Alacaklarının İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takibi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul, 2009, s.138-139; Anıl Köroğlu, “Rehinli Malın Konkordato Mühleti İçinde Paraya Çevrilmesi Yasağı (İİK m295)”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, C.78, S.1, 2020, s.139-160, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1079621, E.T.20.08.2021, s.145

[7]     Pekcanıtez, Hakan-Atalay, Oğuz-Özekes, Muhammet, İcra İflâs Hukuku, Anadolu Üniversitesi Yayını, Eskişehir, 2013, s. 138.

[8]     Ercan, s. 255.

[9]     Pekcanıtez ve diğerleri, s. 136. Zorunlu dava arkadaşlığı, dava arkadaşlarının birlikte davalı ya da davacı olmaları anlamına gelmektedir. Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder, Medeniî Usul Hukuku, 24. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013, s. 477

[10]    Ercan, s. 258.

[11]    Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 29.02.2016 tarihli ve esas: 2016/3730, karar: 2016/7050 sayılı kararı, nakleden: Ercan, s. 258.

[12]    Tunç Yücel, s.139.

[13]    Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2015/5702 Esas, 2015/16161 Karar sayılı 11.06.2015 tarihli kararı.

[14]    Tunç Yücel, s.139.

[15]    Doktrindeki görüşler için bknz. Tunç Yücel, s.141. Bu görüşte örneğin bakınız. Hakan Pekcanıtez, “İpoteğin Paraya Çevrilmesiyle İlgili Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar”, Bankacılar Dergisi, sayı: 33,yıl:  2000, s.46.

[16]    Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2021/4526 Esas, 2021/5647 Karar sayılı 31.05.2021 tarihli kararı.

Önceki YazıEmekli Aylığının Bağlanmasında Yazılı İstek Şart Mıdır?
Sonraki Yazıİdari Yargılama Usulünde Sürelerdeki Değişikliğin Değerlendirilmesi