Ön Bilgi

Bu makale, ecrimisil hakkında bilimsel içerikli ansiklopedik bilgi vermektedir. Ecrimisil hakkında  kapsamlı izahat, sonuç kısmında kısaca tanımlanarak belirtilmiştir. Kısa bilgi için sonuç bölümüne bakmanın yeterli olabileceğini sanmaktayız.

1. Kavramsal Anlam

Ecrmisil bir malın kullanma menfaati için takdir edilen para şeklinde anlaşılabilmektedir.[19:193]. Sözlüklerde bilirkişi tarafından belirlenen ücret”[25:285;7:777] anlamında da kullanılmaktadır.

Ecrimisil “ecir” ve “misil” kelimelerinden oluşmaktadır. “Ecir”, bir iş karşılığında verilen şey [25:285] ya da para[25: 285;3:799;7:319] “misil” de eş benzer, mümasil, miktar, hacim, kat[25:804;7:319] anlamına gelmektedir.[1] Bu anlamdan hareketle, ecir, yapılan iş karşılığı olarak elde edilmesi gereken mükafaat (kazanç) olarak görülebilir.

2. Ecrimisil in hukukî dayanağı

Önceki hukuk sisteminde ecrimisil, “haksız işgal” karşılığı ödenmesi gereken “bir tür kira bedeli” olarak görülmüştür [17:131].[2] Bedelin tespitinde de “emsal mal kıymeti karşılığı” esas alınmıştır[22:6;12:2]. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu(YİBK) önceleri bu yönde karar vermiştir[30]. Fakat sonraki kararlarında[31;21:81] ecrimisili, “haksız fiil tazminatı” olarak görmüştür.

Doktrinde de ecrimisil; haksız fiil ya da haksız zenginleşmeye dayandırımıştır. Doktrindeki çoğunluk ve 1950 tarihli YİBK kararı, sebepsiz zenginleşmenin ecrimisilde söz konusu olamayacağı[10:49;Aksi görüş.23:288vd] fikrindedirler. Sebepsiz zenginleşme haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşme olarak görülmektedir.[8:840]. Bu açıdan bir kimsenin malvarlığından, diğer bir kimesinin malvarlığına, haklı sebep olmaksızın kayma olması lazımgelmektedir.[16:201]. Görülüyor ki; sebepsiz zenginleşmede malın somut varlığı ve kayması esas alınmaktadır. İşte doktrinde ecrimisilde sebepsiz zenginleşme karşıtı fikir de; mal aslî zilyedin elinde olsaydı bir kazanım elde edilmeyeceği ihtimaline dayandırılmaktadır. Daha doğrusu bir kazanıp elde edilip edilmeyeceğinin belli olmadığı hal, konuyu sebepsiz zenginleşmeden çıkarmaktadır. 1950 tarihli YİBK kararı da sebepsiz zenginleşmenin ortada bir işlemşin varlığını şart koştuğu; ama ecrimisilde böyle bir işlemin söz konusu olamayacağına dikkat çekmektedir.[35]. Haksız fiil hukuk düzenini ihlal eden davranıştır[14:470]; hukuka aykırı fiildir. Hukuka aykırılık da hukuk düzenin cevaz vermediği yani yasakladığı davranışlardır.[16:114].  Sebepsiz zenginleşmede de haksız fiilde de haksızlık; hukuka aykırılık vardır. Fakat haksız fiilden dolayı sebepsiz(=haksız) zenginleşme borcun sebeplerinden biri olan “sebepsiz zenginleşme”den ayrılır.  İşte ecrimisilin kaynağı, yukarıda anlatılan ölçütlere uyarlığı ölçüsünde sebepsiz zenginleşmeye dayandırılmaktan ziyade; haksız fiil olarak görülmelidir.

Ecrimisili, kaynağı haksız fiil olarak görülünce, sadece kiraya emsal bedel olarak görmek yeterli değildir. Doktrinde ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK’nın) 995. maddesinden hareketle; ecrimisil, bundan daha kapsamlı olarak görülmektedir. Şu halde ecrimisili; kiraya verilebilecek mallardan, tüm haksız yararlanma hallerinin kapsamında görmek mümkündür [24:12;17:133;9:104].

3. Ecrimisil Açısından Elverişlilik, Rıza Dışı ve Kötü Niyetli Kullanım

3.1. Ecrimisilde kiraya elverişlilik unsuru

Ecrimisil, kullanılabilecek, işgal edilebilecek bir eşya için söz konusu olabilir. Bu sebeple ecrimisil, “kullanımla ilgili olan” “kira”  ile ilişkilendirilmektedir. Ecrimisil istenecek mal/eşya kullanıma, dolayısıyla kiralamaya elverişli olmalıdır. “Elverişsizlik”, gelir getirmede imkânsızlık diye anlaşılmalıdır. Kiraya vermeye ya da kullandırmaya elverişli olmayan mallardan, zilyedliği gaspeden kötü niyetli de olsa, tazminat istenemez[17:134.Aksi görüş:20:434].

Ecrimisile konu bir malın sahibi tarafından kiraya verilmek istenilip istenilmemesinin, bunun bilinmediği sürece, önemi yoktur.[Karşılaştırınız: 26:217]. Kiraya vermemek niyetinin açıkça ortada olması ya da öğrenilmesi, “elvrişliliği” kaldırır. Ecrimisilin diğer şartlarının varlığı varsayılırsa; bir maldan gelir elde edilmesi, elverişliliği sübuta erdirici durum ve delildir.

TMK’nın ecrimisilin dayanağını teşkil eden 995. maddesinin[34] ruhu, “yararlanmanın tazmini”ni gerektimektedir. [24:119]. Bu nedenle, haksız “kullanılan” ya da “işgal edilen” “elverişli yerler” ecrimisile konu olacaktır.

3.2. Kötü niyet

“Ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı; malikin, malik olmayan “kötü niyetli zilyet”ten isteyebileceği bir tazminat”tır.[36][3] TMK’nın 933. maddesinden iyiniyetli zilyedin kullanımdan sorumlu olmayacağı anlaşılmaktadır. Emsal yargı kararlarında da kötü niyetli işgal, ecrimisilin kurucu şartlarından görülmektedir.[örneğin: 28; 34].[4]

3.3. Rızaya aykırılık

Ecrimisil, yukarıda değinildiği gibi; bir malı “haksız işgal tazminatı” ya da “haksız kullanım tazminatı”[9:102.] anlamında kullanılmaktadır. Ecrimisilde, kullanılan ya da işgal edilen mal ile ilgili, hukuki hiçbir dayanak yoktur ya da dayanaklara hukuka aykırı hale gelmişlerdir. Bu kapsamda:

1-) Bir malı, bir kimsenin kira için sözleşilmeden işgal etmesi ya da;

2-) Malı kullanım ya da kira için sözleşen kişinin sözleşmenin süresi bittikten sonra kullanılmaya devam etmesi;

Ecrimisil gerektirebilir. Ecrimisil için, mal sahibinin ya da asıl zilyedinin; zilyetliği gaspedenin haksız işgal ya da kullanımına rızasının olmaması gerekir.[11:166]. Aksi takdirde ecrimisil talebi dayanaksız kalır[aynı yönde:38]. Asıl zilyedin rızasının olmadığını iradesiyle ortaya koyması yerindedir. Böyle bir niyeti olmadığı açıkça ortada olan kişilerin semere isteyemeyeceği emsal kararlarda dile getilmiştir.[32]. Haksız kullanımı görüp bunu men edici tavırda olmayan malikin, durumu zımnen kabullenmiş olduğu iddia edilebilir.[5] Bu durum hukuki gibi görülse de ecrimisilde tazmin edilen haksız kullanım tutarı, “malvarlığı”; malvarlığı da “mülkiyet hakkı” kapsamındadır. Bu sebeple kişinin kötüniyetli zilyedi kullanımdan açıkça men etmemesi halinde elde edilecek tutar kadar malvarlığından vazgeçmek anlamına gelir. Halbuki Anayasanın:

1-) 35. maddesinde mülkiyet hakkından bu şekilde vazgeçmeyi hukuki sayan bir sınırlandırma yoktur.

2-)12/1. maddesinde kişilerin temel hak ve hürriyetlerinden vazgeçemeyecekleri ve feragat edemeyecekleri açıkça belirtilmiştir.

Bu hükümler, mülkiyet hakkından açıkça vazgeçmeyi bile yasaklarken, açıklanmamış bir irade halinden mülkiyet hakkını sınırlandırıcı irade beyanı sonucu çıkarılamaz.

4. Borcun temerrüdü yönünden ecrimisil ve cebri icra

Ecrimisilin, muaccel hale gelmesine rağmen temerrüde düşen bir borç şeklinde ortaya çıkması mümkün ve muhtemeldir. “Temerrüt; borcu, gereği gibi îfâ etmemekte direnmek halinde ortaya çıkmaktadır.”[5:406]. Temerrüt, muaccel hale gelen borcun ödenmemesinde, direnme hali ve sürecidir. Bu hal ve süreç, borçlunun temerrüde düşmüş olmasıyla anlatılır. Dolayısıyla ecrimisil, haksız bir işlem ya da fiil sebebiyle oluşan zararın tazmini içeriğindedir.[6] Ecrimisilde, “olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar), ecrimisilin kapsamını belirler.”[36].

Ecrimisil özgün maddi bir tazminat türü olduğundan, ecrimisilin kapsamına giren konularda ayrıca bir maddi tazminat söz konusu olmaz.

Haksızlığa uğrayan kimsenin maddi ve manevi zararlarını tazmin ederken; onu, zilyediliği gaspedene karşı haksız zenginleşen seviyesine de çıkarmamak gerekir.

Ecrimisil, borçlu ödemekte temerrüt gösterirse, cebri icrausulünü öngören hukuki yolla tahsil olunabilir. Ancak mülkiyet hakkına ilişkin icra takipleri mahkeme kararı olmadan yapılamaz. Bu konuda ilâmlı icra yolundan başka icra yolu söz konusu değildir.

5. Ecrimisilde istenilebilecek tazminatın kapsamı

5.1. Ecrimisilin Tanımı ve kapsamı

Ecrimisil, kiralanmaya elverişli olan bir eşyaya/mala iyi niyetli olmayan bir şahıs tarafından haksız el atılması karşılığında el atılan mal/eşya sahibine ödenmesi gereken tutarlardır. Ecrimisilin konusu, kötüniyetli zilyedin haksız işgal ile  elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği semerelerden(kazanımlardan) oluşur.[21: 83; 17: 133; 2:263-265]. Daha açık bir ifadeyle kapsama; malın kullanımında doğan eskimeler, kullanımdan (.olumlu zararlar) ve asıl zilyedin elde edebileceği gelirlerden yoksunluklar girmektedir. [9:102;39;34;28]. Maldan asıl zilyedin/hak sahibinin, elde edemeyeceği gelirler ve kârlar da ecrimisil kapsamındadır.[7]

Ecrimisilde tüm kazanımlar, asıl mülk sahibinin zilyetliğinin gaspedildiği zaman içindeki kazanımlardır. Bu dönemde yapılan işlemlerin sonradan ortaya çıkan semerelerini de, ecrimisil kapsamında değerlendimek gerekir. Doktrinde ecrimisilin sadece emsal kira bedeli üzerinden hesaplanması görüşü [20:432 nakleden:10:40] mevcuttur. Haksız müdahale edilen yerin getirdiği, kira emsali dışındaki gelirlerin asıl zilyede verilmemesi:

1-) Hem “vekâletsiz iş görme”;

2-)Hem de “haksız fiilden dolayı sebepsiz zenginleşme”;

İlkelerine aykırı olabilecektir. Çünkü burada esas olan, zilyedliği gaspedilenin uğradığı tüm zararların tazminidir. [Aynı yönde görüşleri için bakınız:10:45].

Bu zararın giderilmesinde; haksız kullanılan mal için kira emsali tutar ya da bu malın getireceği hasılat seçeneklerinden birinin talep edilebileceği gibi bir görüş mevcuttur.[20:429,430,nak.10:44]. Bu görüş, herşeyden evvel denkleştirici adalet ilkesine aykırıdır. Çünkü bu ilke, bir kişinin kendi mal varlığını hukukusuz olarak artırması halinde; “elde ettiği kazanımı geri verme zorun(luluğunu) ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.”[42].[8] Nitekim yargı kararlarında ve doktrinde ecrimisilin sınırı en azı kira bedeli en fazlası tam gelir yoksunluğu ile çizilmektedir.[9:102. Ayrıca bakınız:35;33].

5.2. Giderlerin Ecrimisilden Düşülmesi

Haksız zilyed, haksız işgal döneminde mal ya da eşya ile ilgili gider ve harcamalarını ecrimisil isteyen kimseden talep edebilir. Bu talebin yapılacağı muhatap zilyedliği gaspedilen şahıs/el atılan (=müdahale edilen) mülk sahibidir. Yalnız, zilyetliği haksız gaspeden şahıs;

1-) Lüks giderleri talep edilemeyeceği[17:135] gibi;

2-) Yaptığı masrafların ödenmemiş olması haksız zilyede malı elinde tutma hakkı vermez.[17:135].

Ecrimisile, talep halinde;

1-) Paranın düşen değeri oranında uyarlamayla belirlenecek ek meblâğ;

2-) Gecikme faizi;

Eklenebilir. Paranın ulaştığı meblâğın belirlenmesinde, ödemenin güncellenmiş değerinin tespiti istenebilmektedir. Yargıtay emsal kararında denklerştirici adalet ilkesine dayandırılmaktadır. Emsal karara göre, bunun belirlenmesinde bilirkişiden yararlanılmaktadır.[42].

Ecrimisil ile “el atmanın önlenmesi (=müdahalenin men’i)” arasında çok yakın bir ilişki vardır. Bir kimsenin haksız işgal ettiği ya da haksız kullandığı ama asıl zilyedine iade de etmek de istemediği malın; asıl zilyedine iadesi “el atmanın önlenmesi (=müdahalenin men’i)”usulleriye mümkün olabilir.

Zamanaşımı

Ecrimisilde zamanaşımı süresi net değildir; tartışmalıdır. Ecrimisil için zamanaşımında, ecrimisilin sebebine bağlı olarak;

1-) Haksız fiil ya da sebepsiz zenginleşme için öngörülen zaman aşımı sürelerini esas almak;

2-) Kanunda açık hüküm olmadığından bahisle TMK’nın 1. maddesi gereğince zamanaşımını haksız fiile kıyasen hakimin belirlemesi;

Görüşleri ileri sürülmüştür.[9:104;17:133].

1931 tarihli YİBK kararında ecrimisilin, haksız fiil olmadığı ve haksız fiil zamanaşımına tabi olmadığı belirtilmiştir.[29]. 1938 tarihli bir YİBK kararında[30]; ecrimsilde 5 yıllık zaman aşımı süresi öngörülmüştür. 1950 tarihli YİBK kararında[31] ise; ecrimisilin kaynağının haksız fiil olduğu belirtilmiştir. Bundan hareketle, ecrimisilde zaman aşımının da  haksız fiile göre belirlenmesi sonucuna varılması doğal görülmüştür. Hal böyleyken, sonraki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (YHGK) ya da hukuk daireleri emsal kararlarında 1938 tarihli YİBK kararındaki[30] 5 yıllık süre benimsenmeye devam olunmuştur.[örmeğin.37].

Bir YİBK kararları aynı yargı düzenindeki kuruluşları ve mahkemeleri bağlar.[5:100]. YİBK kararı, kanunla ya da sonraki YİBK kararıyla kaldırıldığında bağlayıcılığını kaybeder. Mahkemeler de bakmakta oldukları davaları yeni çıkan YİBK kararına göre inceler ve karara bağlarlar.[15:652].Eski tarihli YİBK kararının sonraki YİBK kararına rağmen geçerli olması, “çatışan bu kararlardan evvelkinin Büyük Genel Kurul, sonrakinin YHGK kararı olması halinde mümkündür” denirse: 1938 ve 1950 tarihli YİBK kararlarında böyle bir farklılık da olmasa gerektir.

Hal böyleyken;

1950’den sonraki ve bilhassa yakın zamanlardaki emsal kararlarda[Örneğin:40;41;44]; sürenin 5 yıl olarak benimsenmeye devam olunması “aslında” hukukî değildir.[Aynı kanaat:17:133;bakınız:13:13]. “Aslında” diyoruz, çünkü: 1950 tarihli YİBK kararında 5 yıllık süreyi kaldırır şekilde açık bir zaman aşımından bahsedilmemiştir.[benzer görüş:13:13]. Bu duruma göre, 1938 tarihli YİBK kararında[30] açıkça belirlenen 5 yıllık sürenin 1950 tarihli YİBK kararıyla[31] kaldırılmadığı iddiası da ihtimal dairesinde görülebilir. Emsal kararlarda, zaman aşımı 5 yıl olarak belirlenmesinde, ecrimisil davasının kendine özgü bir dava olduğundan hareket edildiği anlaşılmaktadır.[9]  Ama bu durum, ecrimisil tazminatının haksız fiil tazminatı olarak görüldüğü hallerde; zaman aşımının 1950 tarihli YİBK kararının dolaylı sonucu olarak, haksız fiile göre belirlenmesini işlevsiz kılamaz. Nitekim 1958 tarihli YİBK kararında[25], 1950 tarihli YİBK kararının ayakta olduğu belirtilmiştir.

Nihayetinde;

Ecrimisil için 5 yıllık zamanaşımının esas alınmaya davem olunması, bir kısım hukuka aykırılıkları canlı tutmaktadır. Bu nedenle bu konunun yasal veya yeni bir YİBK kararı ile çözümlenmesi gerekir.

Kamu hukukunda ecrimisile bakış

Kamu hukukunda ecrimisil, kamu malını haksız işgal eden/kullanan kişilerin, o yer için verecekleri kira bedeli miktarı benzeri bedel olarak görülmektedir. Buna karşılık idare de, “kamulaştırmasız el atma”[10] gibi hallerde, haksız işgal/kullanım tazminatıyla borçlanır.  Bu durumdan kaynaklanan uyuşmazlık özel hukuk uygulanarak çözülür.

Yukarıda değinildiği gibi; idarenin kamu malının haksız kullanımından dolayı, haksız zilyedlerden ecrimisil istemesi söz konusudur. 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun (DİK’in) 75. maddesi kamu malına hukuksuz olarak el atanı “fuzuli şagil (≈haksız işgalci ya da kullanıcı)” olarak adlandırmaktadır. Bu hüküm de bu konuda çıkarılan yönetmelik[6] de “fuzuli şagil”in kamu malından çıkarılmasını ve kendisinden uygun bir ecrimisil tahsil edilmesini gerektirmektedir. Ecrimisil tutarını Devlet İhale Komisyonu tespit eder. Süresinde ödenmeyen tutarlara yasal ölçüde gecikme zammı ve dava edince haksız çıkan davacıya ayrıca “haksız çıkma tazminatı” ilâve edilir.[12:83,84].

İstenilen ecrimisil tutarı kamu alacağı olup; rızaen ödenmezse 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna (AATUK’ya) göre tahsil olunur.[11:166,167].

Ayrıca

idare tarafından fuzuli şagile gönderilen ecrimisil ödeme ihbarnamesi ve ecrimisil düzeltme ihbarnamesi “idari işlem”dirler. Ecrimisil ödeme ve/veya düzeltme ihbarnamesi şeklindeki idari işlemlerden doğacak uyuşmazlıklar idari yargıda çözülecektir.[12:79;37]. Bu yasal durumun:

1-) Anılan ihbarnamelerin tebliğinden önce veya

2-) DİK’in hiç uygulanmadığı hallerde;

Adli Mahkemelerde ecrimisil davasının açılamasını sınırladığı söylenemez.[39]. Ecrimisil ihbarnamelerinin tebliğiyle birlikte görevli idari yargı mercii idare mahkemesi olacaktır. [11:171;48]. Kanunun[27]. 6. maddesindeki “benzeri mali yükümlülükler”in kapsamı; vergi, harç ve resim benzerleri ile kayıtlanmaktadır. Vergi mahkemeleri ise;

1-) Vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülüklerden “kaynaklanan” alacaklara ve

2-) Bunlara AATUK’nın uygulanmasını gerektiren işlemlere;

İlişkin konularda görevli olmaktadırlar.

Bu nedenle,

AATUK’ya göre takip ve tahsil edilen ödemelerden kaynaklanan konumuzu içeren uyuşmazlıklar vergi mahkemelerinde çözümlenemeyecektirler. 2577 sayılı İdari Muhakeme Usulü Kanunun (İMUK’nın) 34. maddesi de “işgalden kaynaklanan haller”de görevli mahkemelerin idare mahkemeleri olduğuna işaret etmektedir.

Kamu alacağının zaman aşımı AATUK’ya göre 5 sene olacaktır. Burada DİK’nın 92. maddesi konuya özel hüküm olarak uygulanır. Bu hüküm DİK’da hüküm bulunmayan konularda (bugünkü 6098 sayılı) Türk Borçlar Kanununun(TBK’nın) uygulanacağını belirtilmektedir. Mülga Borçlar Kanununda ve TBK’da ecrimisilde zamanaşımını belirleyen açık hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle bu kanundaki boşluğu dolduran YİBK’ya itibar edilmektedir. Bundan dolayı, uygulamada; 1938 tarihli YİBK kararında[30] öngörülen 5 yıllık sürenin esas alındığı görülmektedir.

Sonuç

“Ecrimisil(:)

1-) İyiniyetli olmayan bir zilyedin

2-) geri vermekle yükümlü olduğu bir şeyi

3-) haksız olarak alıkoymuş olması yüzünden;

4-) hak sahibine verdiği zararlar elde ettiği ya da etmeyi ihmal eylediği ürünler karşılığında

5-) ödenmesi gereken bir tazminat”;[34]

Olarak tanımlanabilir. Ecrimisil kısaca haksız işgal ya da kullanım tazminatı olarak görülebilir. Buna göre:

1-) Bir taşınmazı (gayrımenkulü) haksız işgal ya da kullanım;

2-) Taşınır malı (menkulü) haksız şekilde ele geçirmiş olmak ya da kullanmak;

Ecrimisili gerektirir. Ecrimisil ile elatmanın önlenmesi davası arasında bir ilişki vardır. Bir kişi; haksız kullanılan ya da işgal edilen malına elatmanın önlenmesini ve haksız kullanımla ilgili ecrimisil isteyebilir.

Ecrimisil için zamanaşımın sınırı, uygulamada davanın açıldığı tarihten itibaren geriye doğru 5 yıllık süredir. Yalnız; ecrimisilin haksız fiilden kaynaklanması sebebiyle, zamanaşımının buna göre ayarlanması hususundaki tartışmalar devam etmektedir.

Ecrimisil uyuşmazlıklarına ilişkin davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Yetkili mahkeme de söz konusu eşyanın bulundu yer esas alınarak belirlenir.

Kamu kurum ve kuruluşları ecrimisilin tarafı olabilirler. İdarenin ödeyeceği ecrimisilde özel hukuk hükümleri uygulanır. İdarenin talep edeceği ecrimisil ve miktarları, DİK’e göre fuzuli şagilden istenebilir. Tutar, yönetmeliğe[6] göre takip edilecek usulle belirlenir. Ecrimisilin kamu hukuku kapsamındaki zaman aşımı süresi de DİK’in hükümleri gereği özel hukuka kıyasen 5 yıl olarak uygulanmaktadır. Kanaatimizce; idarenin 5 yıl içinde tahsil etmediği ecrimisil, bu süre içinde açılmış olan dava yolu istisna olmak üzere zamanaşımına uğramış olacaktır.

Ecrimisil ihbarnamesi veya bunun düzeltilmesi ihbarnamesi işlemleri “idari işlem”dirler. Bu nedenle Bu işlemlerden doğan uyuşmazlıklar DİK hükümlerine göre idarî yargıda çözülür. Uyuşmazlık Mahkemsinin de bu konuda kararı vardır. Dolayısıyla bu işlemlerin iptali ya da tam yargı davaları vergi mahkemelerinde değil; İMUK(madde:34) gereğince idare mahkemelerinde açılır.

 

 

Atıflı Kaynakça                             :

1. Eserler

1-)  Akgündüz, Ahmet, “İslâm Hukukunda Ecrimisil Müessesesi ve Günümüz Hukukuna Te’sirleri”,   Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi yıl: 1984, sayı: 2, ss: 339-375

2-)  Akipek, Jale G., Türk Eşya Hukuku, Aynî Haklar  Birinci Kitap  Zilyetlik ve Tapu Sicili,  Gözden Geçirilmiş İkinci Bası, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1972,

3-)  Ayverdi, İlhan, Misalli Türkçe Sözlük, cilt: 1 ve 2  2 baskı, Kubbealtı Neşriyat, İstanbul, 2006.

4-) Derdiman, R. Cengiz, İdare Hukuku, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 5. baskı, Aktüel yayınları, Bursa, 2015.

5-) Derdiman, R. Cengiz, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015

6-) Devlete Ait Taşınmaz mal Satış, Trampa, Kiraya Verme, Mülkiyetin Gayri Ayni Hak Tesis, Ecrimisil ve Tahliye Yönetmeliği.

7-)  Doğan, Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, İz Yayınları, İstanbul, 1996.

8- ) Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. BaskıYetkin Yayınları, Ankara, 2012.

9)  Esener, Turhan-Güven, Kudret, Eşya Hukuku, genişletilmiş 5. Baskı, Yetkin yayınları, Ankara, 2012.

10-)  İstemi, Mehmet,  “Kullanma Menfaatinin İadesi Talebının Hukuki Dayanağı – Ecri Misil Sorunu” Türkıye Barolar Birliği Dergisi, 1998/1, ss: 38-72.

***

11-)  Karakoç, Yusuf, “Kamu Mallarının Değerlendirilmesi Açısından Ecrimisil” Türk İdare Dergisi, yıl: 65, sayı: 399,  Haziran 1993, ss: 163-172.

12-)  Katipoğlu, Yılmaz, Kamu Hukukunda Ecrimisil, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2009

13-) Kaynak, Doğan, “Ecrimisil Meseleleri”, İzmir Barosu Dergisi, yıl: 1968, sayı: 29, ss: 10-15

14-) Kurtulan, Gökçe, “Haksız Fiilde Hukuka Aykırılık Unsuru” Marmamra Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaların Dergisi, cilt: 23, sayı: 1, ss: 465-503.

15-) Kuru, Baki-Arslan, Ramazan-Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı,  6100 sayılı kanuna göre yeniden yazılmış 24. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2013

16-) Nomer, Haluk, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Gözden Geçirilmiş 13. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul,2013.

17-) Oğuzman, Kemal-Seliçi, Özer-Oktay Özdemir, Saibe, Eşya Hukuku, Yenielnmiş ve Mevzuata Uyarlanmış 15. Bası’dan 16. Tıpkı Bası, Filiz Kitabevi, İstanbui 2013.

18-) Olgaç; Senai, Kazaî ve Îlmî İçtihatlarla Türk Kanunu Medenisi. Cilt: 2, İstanbul, 1957, 690’dan nakleden: Kaynak, s. 11.

19-) Özcan, Hüseyin, Hukuk Sözlüğü Genişletilmiş 6. Baskı Seçkin yayını, Ankara, 1985

20-) Postacıoğlu İlhan, “Sui Niyet Sahibi Zilyetlerin Ecri Misille Mükellef Olup Olmadığı”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 1951, C. 17, sayı. 1-2, s. 434, nakleden: İstemi, Mehmet,  “Kullanma Menfaatinin İadesi Talebının Hukuki Dayanağı – Ecri Misil Sorunu” Türkıye Barolar Birliği Dergisi, 1998/1, s. 41.

***

21-) Reisoğlu, Safa, Türk Eşya Hukuku, cilt: I, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayınları No. 440, Ankara, 1980.

22-) Sezer, Yasin, “Kamu Mallarında Ecrimisil”, Danıştay Dergisi, S.108, Yıl.34, 2004

23-) Serozan, Rona, “İfa, İfa Engelleri, Haksız Zenginleşme. Kocayusufpaşaoğlu/ Hatemi/Serozan/Arpacı, Borçlar Hukuku, Genel Bölüm, 3. cilt, İstanbul 1994, s. 298 vd., nakleden: İstemi, 41

24-) Sirmen, A. Lale, Eşya Hukuku, 2. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara 2014

25-) Şemseddin Sami, Kamusi Türkî, Türk Dil Kurumu Yayınları Ankara, 2010.

26-) Tekinay-Akman-Burcuoğlu-Altop,Eşya Hukuku cilt: 1, 5. Baskı, İstanbul, 1989, s. 217, nakleden: Esener-Güven, 104

27-) 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun

2-) Emsal Kararlar

28-) Kocaeli 2 Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.06.2014 tarihli ve esas: 2014/752   karar: 2014/274 sayılı karar

29-) YİBK’nın 19/12/1931 tarih ve 23/44 sayılı kararı, nakleden: Reisoğlu, s. 82

30-) YİBK’nın 25.05.1938 tarihli ve esas: 1937/29 karar: 1938//10 sayılı kararı

31-)  YİBK’nın 8.3.1950 tarihli ve 22/04 sayılı kararı, Nakleden: Sirmen, 119.

32-) YİBK’nın 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı YİBK Kararı, nak: Resioğlu, s. 82

33-) YHGK’nın 13.01.1982 tarihli ve esas: 1979/2-66 sayılı kararı, atıf yapan Esener-Güven, 102.

34-) YHGK’nın 05.04.2017 tarihli ve esas: 2017/1-1282, karar: 2017/604 sayılı kararı, nakleden: Germeç Mahir Ersin, Kat Mülkiyeti Hukuku, Güncellenmiş 8. Baskı, seçkin yayını, Ankara, 2019, s. 810

35-)   YHGK’nın, 13.01.1982 tarihli ve Esas: 1979/2-66, Karar: 1982/1 sayılı kararı

36-) Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 30.12.2015 tarihli ve esas: 2015/15404, karar: 2015/15322 sayılı kararı

***

37-) Yargıtay1. Hukuk Dairesinin, 2.2.2016  tarihli ve Esas No:2014/9385Karar No:2016/1039 sayılı kararı

38-) Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.09.2014 tarihli ve esas: 2014/8840 karar:2014/14053 sayılı kararı

39-) Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 4.5.2009   tarihli ve esas: 2009/3832, karar: 2009/5222 sayılı kararı

40-) Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin; 30.12.2015 tarihli ve esas: 2015/15404, karar: 2015/15322 sayılı kararı

41-) Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 11.06.2014 tarihli ve esas: 2004/8004 karar:2014/11567 sayılı kararı;

42-) Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 08.02.2017 tarihli ve esas: 2016/5092 karar: 2017/952 sayılı kararı

43-) Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 3.6.2014 tarihli ve Esas No:2014/3578 Karar No:2014/8752 sayılı kararı

44-) Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin 26.6.1999 tarihli ve esas:1999/6090, karar:1999/6902 tarihli kararı.

45-) Yargıtay 5. Hukuk dairesinin 07.04.2011 tarihli ve esas:  2011/2322 karar: 2011/6217 sayılı kararı

46-) Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 29.11.2018 tarihli ve esas: 2018/8209 karar: 2018/19493 sayılı kararı

***

47-) Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin  01.04.2013 tarihli ve Esas: 2013/4186, Karar: 2013/5225 sayılı kararı

48-) Uyuşmazlık Mahkemesinin esas: 1988/2, karar: 1989/1 sayılı kararı, nakleden: Karakoç, s. 171


Dikkat                     :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

  1. Cengiz Derdiman, “‘Ecrimisil’in anlam ve kapsamı”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:           

Kaynak:  R. Cengiz Derdiman,  “‘Ecrimisil’in anlam ve kapsamı”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.


***

[1]          “Ecir”, özgün olarak bir ibadet karşılığında kazanılan mükafaat[25:285] (kazanç) gibi anlamlara gelmektedir.

[2]          “Eski hukukumuzda ecrimisil sıhhat şartlarından biri noksan kira sözleşmelerinde uygulanacak emsal kira bedelini ifade ederdi.”[21:81].

[3]          “Örneğin (Yargıtay) 4. Hukuk Dairesinin 17.01.1944 tarihli kararında ecrimisil; haksız surette işgal ve intifa olunan bir şeyin, emsaline göre takdir ve tayini icabeden ücreti demektir şeklinde tanımlanmıştır.” [18:690;21:81].

***

[4]         Buna karşılık; ecrimisilin sebebi olan “mülkiyete elatma”nın önlenmesi talebi, iyiniyet gerekçesi ile reddedilemez. [46]. Yani usul işlemleri ve safahat, iyiniyetlilik karinesi aksi ispata imkân verir şekilde takip olunur.

[5]           Kat mülkiyetinde bir paydaşın haksız kullandığı yerden “diğer paydaşların ecrimisil isteyebilmesi için; öncelikle, kullanan paydaşı, bu ortak yeri kullanmaktan, yöntemince men etmiş olmaları gerekir.”[47].

[6]          08.03.1950 tarih 22/4 sayılı YİBK Kararına göre; fuzuli işgalin normal bir kira sözleşmesine benzemez.  Bu işlem, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerekir. Haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekir. Bakınız: [36].

***

[7]          İslam hukukunda da haksız kullanım ve kullanılan maldan elde edilen kazanımlar ecrimisille ilişkilendirilmektedir. Bakınız:[1:342].

[8]           Bir başka emsal karara göre; ödeme tarihinden ifanın imkansız hale geldiği tarihe kadar denkleştirme yapılabilir. Denkleştirmede,   “altın, USD, faiz değerleri. … enflasyon, döviz kurlarındaki artış, tüketici eşya fiyat endeksi, maaş artışları vs gibi; ekonomik etkenlerin ortalamalarının da alın(ması)…gerekir.”[43].

[9]           Örneğin, [37]’de: 1938 tarihli YİBK kararı ve diğer emsal içtihatlar uyarınca; “ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.” denmiştir. Burada ecrimisil davaları tabirinin kullanıması, ecrimisil davalarının kendine özgülüğne işaret etmektedir. Alıntıdaki italik vurgu bize aittir.

[10]         Türk hukukunda idarenin “düzenleme payı” adı altında “hukuka uygun kamulaştırmasız el atma” imkânı vardır. Burada kastedilen “hukuka aykırı kalmulaştırmasız el atma”dır. Bundan, idare taşınmaza, kamulaştırma için öngörülen usullere uymadan el atması kastedilir. Terminoljide konuyla ilgili hukuka aykırı kamulaştırmasız el atmanın diğer yöntemi de “dolayısıyla kamulaştırma”dır. Bunda, hukuka aykırı kamulaştırmasız el atılan yere idarenin inşaat ya da yatırım yapması mevzubahistir[4:468]. Kamulaştırmasız el atmanın mevcudiyeti için emsal kararlar bir kısım şartlar aramaktadırlar. Buna göre: “sahiplenme kastı(,)…fiilen elatmış olmak ve bu(nun) kalıcı … olması”[45] gerekir. Kamulaştırmasız el atmada haksız fiil  vardır. Bu sebeple hukuka aykırı kamulaştırmasız el atma; hukuka açık aykırılığı dolayısıyla açık bir “fiili yol”dur[4:467]. Ecrimisil fiili işgal ya da kullanım bedeli olduğundan, haksız müdahalenin fiilen oluştuğu andan itibaren ortaya çıkar.

Önceki YazıYargı Kararlarının İnternette Yayınlanmasının Gerekliliği Üzerine
Sonraki YazıElatmanın Önlenmesi (Müdahalenin Men’i) Davası