Genel Bilgi ve Mevzuat Tabirinin Anlamı

Hukuk düzeni, başta Anayasa olmak üzere hukuk kuralları hiyerarşisine uygun olarak dizilmişlerdir. Bir devlette hukuk düzeni birçok hukuk metni ile kurulmuş olacağından, bunların hukuk düzeninin belirlenmiş temelleri ve ilkeleri dışına çıkamayacağı gerçeği, öncelikle bir temel metnin varlığını gerektirir. Bu temel metin anayasadır. Anayasa, “ana yasa”dır; dolayısıyla hukuk düzeninin kendisinde doğduğu temel kanundur.[1] Her ülkenin yazılı ya da yazısız anayasası bulunmaktadır.

Ülkemizde, hâlihazırda tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge gibi şekillerde ortaya çıkabilirler. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) seçimleri ile birlikte seçilen Cumhurbaşkanının göreve başlamasından itibaren Anayasanın tüzükle ilgili 115. Maddesi hükmü kalkacak ve Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hukuk düzeninde önemli bir yere sahip olacaklardır.

İşte mevzuat, hukuk düzeninde yazılı olarak konulan ve yürürlükte olan hukuk metinlerinin tümüne verilen isimdir. Mevzuattan başka, uygulanabildiği hukuksal konular bakımından örf ve adet kuralları da mevzuatın yanında etkin bir yere sahiptirler.

Mevzuatın Hazırlanması Hakkında Kısa Bilgi

Hukukumuzda mevzuatın hazırlanmasında, 08.09.1992 tarihli ve 21339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Tüzük ve Yönetmelik Tasarılarının Hazırlanmasına İlişkin Esaslar”a uyulmakta idi.[2]Günümüzde aynı hususlar bu “Esaslar”ı kaldıran 2005/9986 karar sayılı “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”te de (madde: 13/1) yer almıştır. Bu Yönetmelik 17.02.2006 tarihlli ve 26083 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

Anayasa değişikliklerine ilişkin kanun tekliflerinin hazırlanmasında, Anayasanın 175. maddesi ve TBMM İçtüzüğündeki usullere uyulur. Anayasa değişikliklerine ilişkin olanlar da dâhil tüm kanunlar gerekçeli olarak hazırlanırlar. Önce genel gerekçe, sonra her bir maddeye ilişkin gerekçe bulunur. Hazırlanan metnin sonunda da kanunlaşması istenilen maddeler sıra numarası ile yazılır.

Diğer mevzuatın hazırlanmasında nazara alınacak anılan “Esaslar”a göre, hazırlanacak her türlü mevzuatın amaç ve kapsamı ayrı maddeler halinde hükme bağlanır. Tüzük ve yönetmeliklerde, kanun ya da tüzük veya Anayasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesinden sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ilgili hükümleri dayanak olarak gösterilmelidir. Sonra ilgili hükümlere yer verilir. Her bir hüküm ya da benzer hükümler için açıklayıcı olması için kenar başlıklar, ki buna “matlab” da denilebilir, konulmalıdır. Mevzuatın, her bir konuyu ifade eden hükümlerinin her birisi, madde olarak belirlenir. Dahası, mevzuat geniş anlamda anlam bütünlüğünü sağlayacak maddeleri bölüm başlığı; birden fazla bölümler de “Kısım” başlığı altında toplanırlar.

Kısım, Bölüm, Madde, Fıkra, Bent, Alt Bent

Kanun ve diğer hukuk metinleri, “kısım”lara, kısımlar “bölüm”ler, bölümler “madde”lere ayrılırlar. Hazırlanan metinde maddeler sıra numarası alırlar yani numaralanarak sıralanırlar.

Her bir madde, kendi içinde fıkralardan, fıkralar bentlerden, bentler alt bentlerden, alt bentler de cümlelerden oluşmaktadırlar.

Maddelerde anlatım bütünlüğü fıkralarla kurulması gerekmektedir. Fıkra, madde içinde anlam bütünlüğü sağlayan her bir paragrafa verilen hukuki isimdir.

Maddede her bir en küçük ifade birimi, alt bent, alt bent birden fazla cümleden oluşuyorsa “cümle” olmaktadır. Hukuk okuyuşunda cümlenin bir kısmına atıf yapılırken “yarım cümle” de denebilmektedir. Maddeler;  numara ile, bentler; harfle, alt bentler yine numara ile gösterilmektedir. Anılan “Esaslar”da şematik olarak verildiğinden, bu “Esaslar”ın 10. maddesinde verilen örneği aynen aktaracak olursak;

Madde 7-Bu kanun ……………………………… (Fıkra)

a) …………………………………………… (Bent)

1) ……………………………….. (Alt bent)

2) ……………………………….. (Alt bent)

b) ………………………………………….. (Bent)

1) ……………………………….. (Alt bent)

2) ……………………………….. (Alt bent)

Çerçeve maddelerde fıkralar numaralanmazlar. Anılan Yönetmelik de aynı yöntemi benimsemiştir (madde 13/1). [3]

Madde hükümleri, zorunlu olmadıkça, açık, anlaşılır ve gereksi tafsilattan kaçınılarak yazılmalıdır. Alt bentlerde daha alt kısımda düzenlenecek hükümler, anlam bütünlüğünü sağlayacak başka madde haline getirilmelidir. Şayet buna uyulmaz da alt bentlerin de kendi içinde alt bentlere ayrılması söz konusu olursa, bunları örneğin alt bendin alt paragrafı, alt bendin alt fıkrası gibi adlarla tasvir etmek mümkündür.

Hukuki Bir İfadeye Atıf Yapma Şekli

Yazılı ya da sözlü bir anlatımda, atıf yapılacak hukuk kuralının içinde bulunduğu metnin varsa sayısına ve adına öncelikle yer verilir. Sonra, anlatımda madde, fıkra, bent ve alt bent sıralamasına uygun bir usul izlenir. Buna göre örneğin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinin 1. alt bendine, yazılan şekilde atıf yapılabilir ama bunun çok uzun olacağı için yazılarda tercih edilemeyeceği malûmdur.

Bu nedenle herhangi bir hükme atıf yaparken kısaltma yapılmaktadır. Buna göre, ekseriyetle mevzuat metninin varsa sayısı ve adı, ya da sadece sayısı veya adı belirtilmekte, sonra madde, fıkra, bent ve alt bent numaraları yazılmaktadır.  Açıklayıcı olması için örnek vermek gerekirse;

“5510 sayılı Kanunun  4/1-c, 1. maddesi”   ifadesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin 1. fıkrasının “c” bendinin 1. alt bendindeki hükmü anlatmaktadır.

Ülkemizde 1920 yılından bu yana kanunların numaraları, 3 kez “1” den başlamış olduğu için tanınan bilinen kanunlar dışındaki kanunların numarası ile yetinmemek yerinde olacaktır.[4]

Kanunlar gibi numarası verilemeyen ya da verilse de bilinemeyecek hukuk metinlerinin adları yazılmalı ya da belirtilmelidir. Ama Bakanlar Kurulunun belli bir tarih ve sayılı kararnamesine ek olarak çıkarılan yönetmelikler veya diğer düzenletici işlemlere atıf yaparken dahi tarih ve sayısı yazılarak, “(tarih/sayı) karar sayılı (adı Yazılarak) Yönetmelik” şeklinde belirtimde bulunulabilir.

Bir hukuk metninde ayrı iki fıkraya ya da bende veya alt bende atıf yapılacak olursa, karşıklık çıkmaması için, her birisinin ayrı aysı yazılmasında fayda vardır. Örneğin “5510 sayılı kanunun 4/1-b, 1 ve 4/1-c,1 maddeleri” gibi.

Bizim belirttiğimiz hususların sadece anılan Yönetmelikte öngörülenleri bağlayıcı olup, hukuk metinlerindeki maddelere atıf yapmaya ilişkin yukarıda belirttiğimiz ve önerdiğimiz kısaltma usulü bağlayıcı olmamakla birlikte genelde kullanılan yöntem olmaktadır.

Dipnotlar

[1]        Mümtaz Soysal, Anayasaya Giris, 3. Baskı, İmge Yayınları, Ankara.2011, s. 27; R. Cengiz Derdiman, Anayasa Hukuku Temel Bilgiler, Aktüel Yayınları, Bursa, 2014, s. 1.

[2]        R. Cengiz Derdiman, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s. 91.

[3]       Bakınız: Kahan Onur Arslan, Türk Parlamento Hukuku, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 159, 166.

[4]        Derdiman, adı geçen eser, s. 92, 93.


Dikkat                                        :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç,
rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını
hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R. Cengiz Derdiman, “Mevzuatın Hazırlanması Ve Belirtilmesi Yöntemleri”,
Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka

Kaynak: R. Cengiz Derdiman, “Mevzuatın Hazırlanması Ve Belirtilmesi Yöntemleri”,
Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.

Önceki YazıAnayasa Değişikliğinin Askeri Yargıya Etkisi Bakımından Sonuçları
Sonraki Yazıİş Yerinde Çalışanın Verdiği Zararlardan Sorumluluk