Soru Özeti/İçeriği: Alışveriş merkezi, restoran, cafe vb. yerlere giden müşterilere, araçlarını kusurlu sevk ve idare eden bir valenin sebep olduğu zararın tazmininden kim veya kimler ne şekilde sorumludur?
Genel Kapsam
Alış-veriş, yemek, spor, gezme imkânı vs. hizmetler sağlayan tacir ya da esnaf niteliğinde bir işletme, basiretli bir iş sahibi olarak, müşterilerinin yararlanabilmeleri için uygun mekânsal düzenlemeleri yapmakla mükelleftir.
Toplu yararlanılan bu mekânlara çok sayıda araçla gelen müşterilerin ve araçlarının, güven ilişkisi çerçevesinde korunması ve zarar tehlikesinden kaçınılması gerekir. Buna karşılık, bir müşterinin, gittiği alışveriş merkezi, restoran, cafe gibi işletmelerin örneğin otoparkına çekilmesi için bıraktığı aracının, valenin kusurlu davranışıyla zarar görmesi halinde, müşterinin sorumlulardan zararının tazminini istemesi mümkündür.
Hukuki nitelik
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 8.5.2017 tarihli kararında, hizmet sağlayan işletmenin otoparkına arabasını teslim eden müşteri ile işletme arasında saklama (vedia ya da emanet) sözleşmesi kurulduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle örnek olayda sözleşmeden kaynaklanan (akdî) sorumluluk söz konusudur. Aynı kararda, bu tür bir emanet sözleşmesi gereği, müşteri aracını güvenle saklanmasının ve bunun için yeterli özenin gösterilmesinin işletmenin borcu olduğuna dikkat çekilmiştir. Nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK’nın) 561. Maddesinde de “Saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir”, diye ifade edilmiştir. Örnek olayda olduğu gibi, otoparka bırakılan aracın gereği gibi korunmaması ve bunun için özen yükümlülüklerine uyulmaması nedeniyle zarar görmesi halinde sözleşmeden doğan tazminat sorumluluğu gündeme gelecektir.
Buna ek olarak, TBK’nın 569. maddesi ile doğrudan otopark işletenlerin sorumluluğu arttırılmış ve kanunda kurtuluş beyyineleri (ispatları) sınırlı olarak sayılmıştır. Bu maddeye göre, bu yerlere emanet edilen “eşya ile motorlu taşıt ve eklentilerinin yok olmasından, zarara uğramasından veya çalınmasından sorumludurlar.” Ancak aracı bırakanın kusuru, mücbir sebep ya da eşyanın niteliğinden doğan zarar ölçüsünde sorumluluk kalkar ya da düşer.
Tüm bu anlatılanlar, kendi başına emanet alan ya da saklayanın sorumluluğu bakımından geçerli olabilecek bilgilerdir. Konumuzla ilgili somut olayda; valeyi çalıştıranın alışveriş merkezi, restoran, cafe vb. işletmenin kendisi olması ve otoparkın da bu işletmeye ait olması dolayısıyla, verilen zarardan dolayı tazmin sorumluluğunun belirlenmesinde öncelikle kusursuz sorumluluk ilkelerine göre hareket edilmelidir. Dolayısıyla burada işletme, valenin açıkça ve kurumundan ayrı olarak sırf kendisine yüklenebilecek haksız fiil sorumluluğu ayrık kalmak üzere, adam çalıştıranın sorumluluğu şeklinde kusursuz da olsa sorumlu olacaktır.
Bu sorumluluk muhtemel 2 seçenekten birisine dayanmış olacaktır;
1-) TBK’nın 66. maddesi, adam çalıştıranın, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlü olduğunu açıkça hüküm altına almıştır.
2-) TBK’nın 116. maddesinde ise, adam çalıştıranın, yanında sözleşmeyle belli bir işi yapmak üzere çalıştırdıklarının 3. Kişilere verdikleri zarardan sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Adam çalıştıran yapılan iş sırasında gereken özenin gösterildiğini ispat ederek ya da zararın önlenemeyen, mücbir sebeplerden meydana geldiğinde sorumluluktan kurtulabilecektir. Adam çalıştıranın sorumluluğunun doğması için, çalıştıran adına faaliyet yürüttüğü sırada 3. kişilere zarar vermiş olacaktır. Bu zarara, çalışanın davranışı sebep olacaktır. Zarara sebep olan çalışana verilen iş ile zarar arasında da işlevsel bağ kurulmalıdır.[1] Bu işlevsel ya da fonksiyonel bağı elverdiğince geniş kapsamda değerlendirme söz konusu olmaktadır. Bu bakımdan, işi yaparken işgüzarlığı ile bir kimseye çalışanın verdiği zarardan bile çalıştıran sorumlu tutulabilmektedir.[2] Hizmetin ifasıyla “yakın bir ilişki”[3] kurulamayacak hal ve sebepten meydana gelen zararın, sebep olan tarafından karşılanması gerekmektedir. Örneğin, dokuma fabrikasına gelen hasmını, çalıştığı sırada kavga ederek yaralayan bir çalışan ile yaralama arasından yakın bir ilişki ve fonksiyonel bir bağ kurulamaz.[4] 3. Kişilerin sebep oldukları zararlar, etkisi oranında ve mücbir hallerin sebep oldukları zararlar da tümüyle sorumluluğu kaldırır.
Dava Süreci
Burada, adam çalıştıranın sorumluğu iki ayrı karine gereğidir. Buna göre adam çalıştıran;
İlki; adam çalıştıran, çalışanı seçerken, işiyle ilgili talimatı verirken, çalışanın gözetim ve denetim yaparken zararın doğmasını engelleyecek azami özeni gösterdiğini,
İkincisi; koyduğu çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu
İspat etmedikçe sorumluluktan kurtulamaz.[5]
Bu bağlamda;
1-) İşyerine hizmet almak için gelen bir kimsenin arabasına işyeri çalışanı (vale) tarafından, otoparka çekilmesi, park edilmesi veya otoparktan getirilmesi sırasında verilen zarardan valeyi çalıştıran sorumlu olacaktır.
2-) Bu zararın araç sahibine ödenmesi için, araç sahibinin zararın işyerine hizmet almak için aracı valeye bıraktığını, yani ortada, yukarıda anılan fonsiyonel bağlantı olduğunu ispat etmesi yeterli olacaktır.
Husumetin Yöneltileceği Kişi (Davalı)
Bu konuda açılacak zararın giderilmesi gibi davalarda, davalı olarak, valenin zarar ile kurumsal iş arasında fonksiyonel bağın bulunmadığı hallerde kişisel sorumluluğu saklı kalmak kaydıyla, adam çalıştıran gösterilecektir. Bu durumda adam çalıştıran, işletmenin tüzel kişilikse işletmenin kendisi; değilse “işleten” (müstecir) davalı olacaktır İşletme mülkiyetinin kullanımı kira ile işletene geçmesi gibi hallerde, esas mülk sahibinin davalı olarak gösterilmesi doğal olarak mümkün değildir. Çalıştığı kurumla hiçbir alaka kurulamayacak şekilde sırf valeye yüklenen kasıtlı bir haksız fiilden dolayı meydana gelen zararda davalı hasımın vale olarak gösterilmesi mümkün olabilecektir.
Zarara Sebep Olan Çalışana Rücu Sorunu
Bir kuruluşta yapılan işler sırasında 3. Kişilere verilen ve kuruluşca tazmin edilen zarar miktarının bu zarara sebep olan çalışandan istenmesi rücü olarak adlandırılmaktadır. Adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında açılan davada, davalı işletmenin, 3. kişiye, ödediği sorumluluktan kaynaklanan borcu, yukarıdaki bilgilere göre kişisel sorumluluğu oranında, zarara sebep olan çalışana yani valeye rücu ettirmesi mümkündür. TBK’nın 66/son maddesi buna imkân vermektedir.
Dava genel görevli ve yetkili hukuk mahkemesinde görülür. Davacı, onarım için yapılan masraflar ile aracın zarar görmesinden kaynaklı değer kaybını talep edebilir.
Dipnotlar
[1] Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 625, 626.
[2] Kemal Oğuzman-Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, cilt II, Gözden Geçirilmiş 10. Baskı, Vedat Kitapçılık yayınları, İstanbul, 2013, s.146, 147.
[3] Turgut Akıntürk-Derya Ateş Karaman, Borçlar Hukuku, 17. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2011, s. 99.
[4] Kemal Oğuzman-Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 3. Baskı, İstanbul, 2000, s. 576, nakleden: Akıntürk-Ateş Karaman, adı geçen eser, s. 99.
[5] Oğuzman-Öz, adı Geçen Eser, 2013, s. 147, 148.
Dikkat :
1-) Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz. 2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde: “İş Yerinde Çalışanın Verdiği Zararlardan Sorumluluk”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20.. Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir. 3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka Kaynak: “İş Yerinde Çalışanın Verdiği Zararlardan Sorumluluk”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20.. Şeklinde kaynak gösterilmelidir.