Soru özeti/İçeriği: Emekli aylığının bağlanmasında hangi usul ve şartlar gözetilir? Yaş, hizmet süresi ve kesenekleri Sosyal Güvenlik Kurumuna(SGK’ya) ödemiş bir kimse emeklilik dilekçesi vermeden görevinden ay(ı)rılırsa, emekli aylığı almaya hak kazanabilir mi? Emekli aylığının ödenmeye başlamasında yazılı olarak istek yapmak zorunlu mudur?
Bu yazı, kamu görevi sona erenlere emekli aylığının ödenmesine ilişkin bilgileri ve 5510 sayılı kanunun geçici 4 maddesine göre 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa tabi olanları kapsamaktadır.
Yazı malullük, ölüm, dul, yetim aylığı gibi aylıklara ilişkin bilgileri de içermemektedir. Ancak bu yazıdaki bilgiler, uyarlığı ölçüsünde bu kategoridekiler için de geçerlidir. Bu yazı emekli aylığının ödenmesine yoğunlaşmaktadır. Emeklilere tanına diğer mali ve sosyal haklar da kapsam dışındadır.
§1- Kısa Cevap
(Emeklilik için gereken süre kadar kamu görevinde bulunmak, belli bir yaşı doldurmak ve gerektiği kadar keseneğin Sosyal Güvenlik Kurumuna yatırılması şartlarının tekemmülü halinde,) kamu görevinden ayrılanlara, bu Kuruma intikale eden yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren emekli aylığının bağlanması söz konusu olur. Kural budur.
Bu kural gereği uygulama, gözlendiği kadarıyla, kamu görevinden emekli dilekçesi vermeden ay(ı)rılan bir kimsenin; yaş, süre ve prim ödeme bakımından emekliği aylığını hak ettiği tarihten emeklilik için yazılı istekte bulunduğu tarihi takip eden ay başına kadar geçen aylardaki emekli aylıklarının ödenmeyeceği yönündedir. Ancak bu bakış açısı birkaç bakımında hukuka aykırı görünmektedir. İlk olarak, yasal hükümde geçmişe yönelik olarak hak edilen emekli aylığının ödenemeyeceği açık, belirli ve öngörülebilir şekilde düzenlenmemiştir.
Yasal hükmün farklı anlamlara gelmesi hallerinde kişilere temel haklarını tanıyan anlamı esas alınacaktır. Kaldı ki sosyal güvenlik hakkı, kişileri risklere karşı koruma işlevi gördüğü için, görevinden ay(ı)rılan bir kimsenin karşılaşacağı gelir yoksunluğu, emekli aylığını ay(ı)rılma tarihlerinden itibaren almayı daha makul kılmaktadır. Ayrıca temel haklar vazgeçilemez, dokunulamaz ve feragat edilemez oluşu, sosyal güvenlik (temel) hakkının gereği olan emekli aylığının, yaş, süre ve prim bakımından hak edilen tarihten geçerli olmasını; ödemenin ise istekte bulunma şartına bağlı olması gerektiğini göstermektedir.
Kamu görevinden ay(ı)rılan ve emeklilik aylığı alma şartlarını haiz olsa da; bir kimsenin, emekli olduğunda görevine kanun gereği tekrar dönemeyeceğini düşünmesi gibi bir kısım sebeplerle emeklilik isteğinde bulunmadan beklemesi, emeklilik dilekçesi verdiğinde geçmişte hak ettiği aylara ilişkin emekli aylığı ödenmesinde haklı sebep teşkil edebilir.
Diğer taraftan; Anayasada sosyal güvenlik hakkı için özel sınırlama sebepleri öngörülmemiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin de benimsediği anlayışa göre, Anayasanın diğer hükümleri de sınırlamada nazara alınmalıdır. Hal böyle olunca, oluşan bir emeklilik düzeninde emekli aylığının yazılı istekte bulunulan tarihi takip eden aydan itibaren bağlanıp ödenmesi kamu düzeninin ve dolayısıyla toplumsal düzenin gerekleri kapsamında görülebilir. Bu sebeple emekliliği hak edipte önceden dilekçe verilmediğinde, evvelki aylara tekabül eden bu emekli aylıklarının ödenmemesi de haklı gerekçeye bağlanmış olabilmektedir. Konumuza birebir cevap olabilecek bir yargısal karar olmamakla birlikte, genelde yargısal kararlardan da, bu yönde bir izlenime varılmaktadır. Bu konuya ilişkin tartışmalar konuya ilişkin bilimsel ve yargısal içtihatlarla belirginleşmiş olacaktır.
§2- Emekli Aylığının Ödenmesi İle İlgili Geniş Açıklama
1. Emekli Aylığının Ödenmesine İlişkin Yasal Dayanak
Emekli Aylıklarının bağlanmasında kanun bir kısım usul ve şartlar getirmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4. maddesi kapsamına giren konularda uygulanması gereken 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu (ESK), emekli aylığının ödenebilmesi için; belli bir yaşın tamamlama, kanunun öngördüğü süre kadar kamusal görev üstlenme ve yasal miktarlarda keseneklerin SGK’ya yatırılması gibi 3 ayrı şart öngörmüş durumdadır.[1]
Bu şartları tamamlayanların emekli olmaları, öncelikle emekliye ayrılma isteklerini belirten bir dilekçe ile olur. Çünkü bir kimsenin kamu görevinden ayrılması, resen ya da yaş haddinde dolayı değilse ve kamu görevinden çıkarılma gibi bir hal de mevcut değilse, ancak kamu görevinden ayrılmak isteklerine dair bir dilekçe ile olur. Bu dilekçe, atamaya yetkili makamın onayı ile hüküm ifade eder.
Yalnız bu halde emekli aylığının ödenebilmesi, sözü edilen ve SGK’ya intikal eden[2] dilekçede “emekli olma” isteğini dile getirmekle mümkün olabilir.
Yargı kararları,[3] emekliye ayrılmaya ilişkin talep içerdiği anlamı çıkarılabilecek dilekçelere de, talep eden lehine yorum çerçevesinde emekliye ayrılma işlemi uygulamak gerektiği yönündedir.[4] Mesela yanlış bir makama emekli aylığı almak için dilekçe vermek dilekçe sahibi lehine yorumu gerektirir.[5] Yine de; emekliye ayrılma iradesinin dilekçede yer almasının gerekeceği açıktır.
2. Emekli Aylığının Bağlanacağı Tarih
2.1. 5434 sayılı Kanunun 91. Maddesine Göre “Yazılı İstekte Bulunma” Şartı
5510 sayılı kanunun geçici 4. maddesine göre uygulanması gereken 5434 sayılı kanunun 91. maddesine göre, normal hallerde, “bağlanacak olan aylığın başlangıç tarihinin tespitinde, 5434 sayılı Yasanın 91. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca, hizmet aylıklarının kesildiği tarihi takip eden aybaşının esas alınması gerekmektedir.”[6]
2018/38 sayılı Genelgeden[7] “sigortalıların (ve Emekli Sandığı iştirakçilerinin) aylıklarının, genel kural olarak yazılı istek tarihinden sonraki ay başından başlatılaca(ğı)” açıkça vurgulanmaktadır.
Dolayısıyla, emekliliğe hak kazanmış bir kimseye Kurum doğrudan aylık bağlamaz;[8] SGK’ya yazılı istekte bulunmak, yaşılılık/emeklilik aylığına hak kazanabilmeleri için aranan son şart, olarak görülmektedir.[9]
“Aylığa hak kazanma açısından önemli olan tüm (şart)ların gerçekleşmiş olmasıdır.”[10] Dolayısıyla emekli aylığının ödenmesine hak kazanmak, yaş, hizmet süresini doldurmak ve gerekli emekli keseneğini ödemek olduğu kadar, SGK’dan emeklilik isteğinde bulunmak şartının da birlikte gerçekleşmiş olmasına bağlı olmaktadır.
5434 sayılı Kanun, 91/3. maddesinde “açıkta” bulunan bir kimsenin emekli aylığının da, emekliye ayrılabilme şartlarını taşıması kaydıyla; yazılı istekte bulundukları tarihi takip eden ay başından itibaren bağlanmasını öngörmüştür. Buradaki “açıkta olmak”tan, hükmün içeriğine göre, “kamu görevi ile ilişiği kesilmiş olması” anlaşılmaktadır. Aylıksız izinli olmak ya da görevden bir soruşturma sebebiyle (geçici) uzaklaştırmak, bu hüküm kapsamına girmemektedir.
2.2. Emeklilik İsteği İle Görevden Ayrılma Halinde Durum (5434 sayılı Kanunun 91/Son Maddesi)
5434 sayılı Kanunun 91/son maddesinden ise, kamu görevinden ayrılanlara bağlanan emekli aylığının, görevden ayrıldıkları tarihi takip eden tarihten evvel ödenmeyeceği anlaşılmaktadır.
2018/38 sayılı Genelgeye göre de kamu görevlilerinden “ Sigortalı olarak görev yapmakta iken, emekliye sevk onayı alınarak görevleriyle ilişikleri kesilenlerden, ücret/maaş ödemelerini her ayın 15 inde alanlara ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden ayın 15 inden, ücret/maaş ödemelerini her ayın 1’inde alanlara ilişiklerinin kesildiği tarihi takip eden ayın 1 inden,
Herhangi bir nedenle görevinden ayrılmış olanların tahsis talebinin Kurum kayıtlarına girdiği tarihi takip eden ayın 1’inden,
İtibaren bağlanacaktır.”[11]
5434 sayılı kanunun 117. maddesine[12] göre ise emeklilik haklarını almak için 5 yıl istekte bulunmayan kişilerin tüm hakları zamanaşımına uğramaktadır.
3. Geçmiş Aylara İlişkin Emekli Aylığı Ödenmeyişine Hukuki Bakış
3.1. Yasal Hükmün Anlamı Bakımından
Emekli aylığının ödenmesine, kamu görevinden çıkarılma tarihini takip eden ay başından itibaren hak kazanılmasını engelleyen hiçbir yasal hüküm yoktur. 5434 sayılı Kanunun emekli aylığının bağlanmasının başlangıcını, (emekli olmak bakımından anılan diğer 3 şartı taşıyan) kişilerin yazılı istekte bulunma şartına bağlayan 91. maddesindeki, “yazılı istekte bulunma” ile emekli aylığının “ödenmeye başlanması”nın kastedilmiş olacağı söylenebilir.
“Temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve muhataplarının hukuksal durumlarını algılayabilecekleri açıklıkta olması gerekir.”[13]
Bir konuda açık, belirli ve öngörülebilir olmayan yasal sınırlamalar, kişilerin haklarını kısıtlayıcı şekilde görülemezler. Açık ve belirli bir yasal hükümle sınırlanmayan bir konuda hakkın mevcudiyeti esastır. Aksi hal temel hakları sınırlamanın istisna olduğu prensibini ihlal eder ve Anayasanın 13. maddesinde yazılı usul ve şartlara aykırılık taşır.
Bu açıdan 5434 sayılı Kanunun 91. maddesindeki anlam belirsizlikleri, maddenin başka türlü anlaşılmaya da imkân veren içeriği, Anayasanın 60. maddesi de nazara alınarak, emekli aylığını hak edilen tarihten itibaren ödenmesine imkân verir şeklinde anlaşılmalıdır.
3.2. Geçmişe Yönelik Ödeme Bakımından Lehe Yorum İlkesi
Kanun hükmünün “yeteri kadar açık olmadığı veya metnin farklı biçimlerde yoruma elverişli olduğu hallerde sigortalı (ve dolayısıyla Emekli Sandığı İştirakçisi) lehine olan yorum tercih edilmelidir”… “Dolayısıyla, bireyin sahip olduğu evrensel ve anayasal bir hak olan sosyal güvenliğin bu hakkın gerçekleştirilmesinde kullanılan bir çeşit araç olan (SGK’nın) mali çıkarlarına feda edilmesi düşünülemez.”[14]
Yargıtay konuya emsal olabilecek bir kararında,[15] işçiler açısından Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurusunun, “sigortalının, daha iyi koşullara kavuşabilmek için yeniden sigortalı bir ise girebileceği cihetle, hiç değilse böyle bir niyetinin olmadığının kendisince yazılı olarak belgelendirilmesini de amaçlamakta (olduğu)” şeklinde yorumlanmaktadır.
Anayasa Mahkemesinin yaşlılık aylığını almak için görevdeyken dilekçe vermeyi yasaklayan yasal hükmü iptal eden bir kararına[16] göre “Her ne kadar daha sonra aylık bağlandığında sigortalıya aylık bağlanmayan dönemlerin ödemesi yapılabilmekte ise de bu durum sigortalının aylar boyunca ekonomik olarak hiçbir gelir elde edememesinin neden olduğu mağduriyetleri tümüyle ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısıyla kuralın getirdiği sınırlamanın sonuçları itibarıyla orantılı olduğundan da bahsedilemez.”
Danıştay bir emsal kararında[17] belediye başkanlığı süresinde dilekçe vermediği için Emekli Sandığı ile ilişkilendirilmeyen ama daha sonra geçmişe yönelik olarak ilişkilendirilme talebinde bulunan bir kimsenin, bu talebinin reddine dair idari işlemi isabetli bulan yerel mahkeme kararı; kanunda bu konuda yer alan 6 aylık sürenin sonradan kaldırıldığından ve sınırlayıcı yasal bir hüküm de olmadığından dolayı talebin kabulü gerekeceğinden bahisle bozulmuştur. Burada da kanunda emekli aylığının geçmişe geçerli olacak şekilde ödenmesinin aksine açık bir hüküm bulunmayışı sebebiyle ortada bir illet (≈sebep, bağlantı) benzerliği olduğu açıktır.
3.3. Sosyal Güvenlik Hakkına Uygunluk Bakımından
Emsal bir kararda[18] da belirtildiği gibi, kanun hükümlerinin “üst hukuk kurallarına uygun olarak yorumlanıp uygulanmaları gerekir.” 5434 sayılı kanunun 91. maddesinin Anayasanın 60. maddesinde düzenlenen “sosyal güvenlik hakkı”na aykırı olarak yorumlanmamalıdır.
“Sosyal Hukuk Devletinin temel (amacı), sosyal hakların ve sözgelimi sosyal güvenliğin en iyi, en sağlam ve en etkin bir biçimde sağlanmasıdır.”[19]
“Sosyal güvenliğin amacı bireylerin istek ve iradeleri dışında oluşan risklerin kendilerini ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerini en aza indirmek, ayrıca sağlıklı asgarî hayat standardını gerçekleştirebilmektir. Bu güvencelerin gerçekleştirilebilmesi için, sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak kişilerin, yaşlılık, hastalık, malûllük, kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgarî yaşam düzeylerinin korunmasını amaçlamaktadır.”[20] Emekli aylığının amacı da, kamu görevi sona eren bir kimsenin karşılaşacağı risklerden korunmasıdır.
Sosyal sigorta, kişilerin sosyal hayatlarında karşılayacakları geçim sıkıntısı gibi riskleri bertaraf edici bir geliri öngörmekte ve bu durum sosyal politikanın ana hedefi olmaktadır.[21]
Sosyal güvenlik hakkının gereği olan emeklilik, ilk bakışta, kişinin aktif şekilde yer aldığı çalışma hayatından çekilmesi sonucunu doğurmaktadır.[22] “Emeklilik, memurların memuriyetle ilişiğini kesen diğer bir işlem ve sebeptir ve belirli statü, hak ve yükümlülükler doğurur.”[23] Emeklilik, belli bir süreyi doldurmuş ve belli bir yaşa gelmiş memurların görevlerine, kendilerine bazı mali ve sosyal haklar verilerek son verilmesidir.[24]
Anayasada sosyal güvenlik hakkını sınırlayıcı hiçbir özel sebep öngörülmemiştir. Anayasanın diğer maddelerine göre bu hakkın sınırlandırılması mümkün görülmekteyse de, 5434 sayılı kanunda dilekçe tarihinden evvel hak edilen emekli aylıklarının tahakkuk ettirilemeyeceğine dair bir hüküm öngörülmemiştir. Üstelik Anayasanın 117. maddesi, böyle bir istekte bulunmak bakımından zamanaşımını 5 yıllık süre olarak öngörmüştür.
Anayasanın 12/1. maddesi gereğince, sosyal güvenlik hakkına dokunulamayacağından, bu temel haktan feragat edilemeyeceğinden ve vazgeçilemeyeceğinden; emekli aylığının “başlangıcı”nın bu aylığın ödenmesi isteğiyle yapılan yazılı başvuruya bağlı olarak kamu görevinin sona ermesini müteakiben hak edildiği tarihten itibaren her ay ödenmeye başlanması olarak anlaşılması gerekmektedir.
3.4. Mülkiyet Hakkı, Eşitlik, Adalet ve Hakkaniyete Uygunluk
Bir kimseye emsalleriyle aynı primleri ödediği ve yaş ve hizmet süresi şartlarını tamamlayıp da görevinden ayrıldığında istekte bulunduğu tarihi takip eden ay başına kadar olan emekli aylığı verilmemesi, malvarlığına ilişkin meşru beklentileri de ortadan kaldırmış olmaktadır.[25]
Diğer taraftan, “kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir./ … Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır.”[26]
5434 sayılı kanunun öngördüğü resen[27] ya da yaş haddinden emeklilik gibi usullerde; görevlerine yazılı emeklilik istekleri olmaksızın ve idare tarafından son verilen kişilerin emekli aylıklarının kamu görevinden ayrıldıkları tarihten itibaren ödenmesi, söz konusu olmaktadır. Keza dul ve yetim aylıkları için de bu aylığı almaya hak kazananların istekte bulunma şartları öngörülmemiştir.
Bu bilgilerden hareketle, kamu görevinden ay(ı)rılan ve 5434 sayılı kanundaki yaş, kseenek ve hizmet süresi şartlarını haiz bir kimseye emekli aylığının, aynı kanunun 91. maddesine dayanılarak yazılı istek tarihinden itibarfen ve sırf ileriye yönelik olarak ödemek, eşitlik ilkesiyle çelişebilecektir.
3.5. Yazılı İstekte Bulunmayışın Haklı Sebebe Dayanması Hali
Kamu görevinden ay(ı)rılan ve emeklilik aylığı alma şartlarını haiz bir kimsenin, örneğin emekli olanların görevlerine dönmelerini 5335 sayılı kanunun yasaklaması gibi bir sebeple ve göreve dönebilmek için uzun zaman boyunca emekli dilekçesi verememiş olması haklı bir sebep olarak kabul edilecek olursa; bu kimse, aradan aylar geçtikten sonra vereceği dilekçe ile emekli olmak istemesi halinde, 5434 sayılı Kanunun 91/son maddesine göre görevinden ay(ı)rıldığı tarih esas alınarak geçmişe yönelik emekli aylığını da almış olmalıdır.
Somut bir örnekle açıklamak gerekirse; süre, yaş ve prim miktarı olarak emekli olabilme şartlarını taşıyan bir memur işlediği iddia edilen bir suçtan dolayı disiplin kurullarınca memurluktan çıkarılmışsa; görevden ay(ı)rılmış bu memur, emeklilik dilekçesi vermeden emekli aylığını alamayacaktır. Fakat, bu memurun, 5335 sayılı kanundaki engel dolayısıyla emekli olduğunda görevine dönemeyeceğini düşünerek, disiplin kurulu kararının iptali için açtığı dava kesin kararla sonuçlanana kadar emeklilik dilekçesini vermeyi geciktirebilmesi kendine göre haklı sebep olabilecektir. Emeklilik dilekçesi vermekteki bu tür gecikmelerin haklı ve zorunlu bir sebep kabul edilip edilmeyecekleri, şüphesiz ki her bir somut olaya göre de değişecektir.
Anayasa Mahkemesinin bir kararında bir konuda haklı nedene bağlılık, bu nedene kişinin kendisinin sebep olmaması ve başka özel yararla ya da kamu yararı ile çatışamayan hallerde Avrupa İnsan Haakları Sözleşmesine de atıfta bulunarak söz konusu edilmektedir.[28] “ Özelliklere, ayrılıklara dayandığı için haklı olan nedenler, ayrı düzenlemeyi aykırı değil, geçerli kılar.”[29]
3.6. Yukarıdaki Gerekçelerin Aksine İleri Sürülebilecek Karşı-Gerekçe
Emeklilik şartlarını taşıyan birisinin görevinden ayrıldıktan birkaç ay sonra verdiği dilekçe nedeni ile alabileceği geçmişe yönelik aylıklarını alamaması; kurulmuş emeklilik düzeninin aykırı olacağı, toplumsal düzene ve barışa uygun şekilde bir kısım sınırlamaların hukuka aykırı olmayacağı savunulabilir. Anayasa Mahkemesinin yukarıda değinilen bir kararında[30] da belirtildiği üzere, sosyal güvenlik hakkının özel sınırlama sebepleri yoksa da, Anayasanın diğer hükümlerine göre bir düzenlemenin mümkün olduğu söylenebilir. Konuya birebir uyan bir yargı kararına rastlayamadım. Ancak mevcut emsal kararlardan, emekli aylıklarının, hak edildiği andan itibaren değil; emeklilik isteğinde bulunulduğu tarihi takip eden ay başından itibaren ödenmesi izlenimini vermektedir. Yine de bu yöndeki belirsizlik konuya birebir cevap olabilecek bilimsel ve yargısal içtihatlarla ya da mevzuat değişikliği ile giderilmiş olacaktır.
Yalnız, emekli ikramiyesinin emekli dilekçesini takip eden ilk ay başındaki aylık üzerinden belirlenmesi söz konusu olduğunda, geçmişe yönelik tahakkuk edeceği düşünülen ilk emekli aylığının azlığı sebebiyle bu ikramiyede azalma olacağı da nazara alınmalıdır.
Dikkat :
1-) Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.
2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:
R. Cengiz Derdiman, “‘Emekli Aylığının Bağlanmasında Yazılı İstek Şart Mıdır?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.
3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:
Kaynak: R. Cengiz Derdiman, “Emekli Aylığının Bağlanmasında Yazılı İstek Şart Mıdır?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
Şeklinde kaynak gösterilmelidir.
Dipnotlar :
[1] 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun uygulanması ile ilgili olarak verilen aynı yönde bir karar: Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Esas No: 1991/9975 Karar No: 1992/5961 Karar Tarihi: 26.05.1992 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı, erişim: 10.08.2021). Bu karara göre; “Prime esas kazançlar tutarı üzerinde çıkacak sorunun geç çözümlenmesi durumunda da, geriye yönelik olarak, prim ödeme gün sayılarının tamamlandığı tarihe göre yaşlılık aylığı esas alınır. Yoksa, kazançlar toplamının kesinleştiği tarih, yaşlılık aylığı yönünden süreyi uzatıcı neden olarak düşünülemez.”
[2] “‘yazılı istekte bulunduğu tarih’ ibaresi ile yaşlılık aylığı tahsisine ilişkin dilekçenin düzenlenme tarihi değil, Kurum’a intikal ettirildiği tarihin amaçlanmasına…” Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Esas No: 2003/9733 Karar No: 2004/881 Karar Tarihi: 16.02.2004 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı, erişim: 10.08.2021)
[3] İçeriği itibarıyla emekli olma “isteği”ne ilişkin bir iradeyi tespite imkân olmayan dilekçelere istinaden emekli işlemi yapılıp yapılmayacağına ilişkin olarak farklı kararlar vardır. Örneğin: Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, (esas: 5547 karar:5097 karar tarihi: 31.10.1985 tarihli) bir kararında emekli olup olamayacağına dair bilgi soran bir kimsenin dilekçesini emekliye ayrılma şeklinde yorumlayıp uygulanması gerektiğine hükmetmiştir. Ancak, bilâhare, aynı daire (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin., 29.6.1993 tarihli ve 1627/8005 sayılı) diğer bir kararında ise emeklilik için gerekli süreyi tamamlayıp tamamlamadığını yazılı olarak öğrenmek amacından başka şekilde anlaşılamayacak dilekçe üzerine emeklilik işlemi yapılmasının hukuka aykırı olacağına hükmetmiştir. Nakleden: Bakınız: Aslanköylü, Resul: Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu 2. Baskı, 1. Cilt, Yetkin, Ankara 2004, s. 1125, 1126, 1156, nakleden: Ertan, Emre, “Yaşlılık Aylığı Bağlanması İstemi, Yazılı Başvuru Koşulu Ve Sigortalı Lehine Yorum İlkesi”Çalışma ve Toplum, sayı: 19, s. 248, 249.
[4] Örneğin: Ertan, s. 248. “Sigortalı lehine yorum sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerinden biri olup, mevzuatın yanı sıra sigortalı tarafından gerçekleştirilen işlemlerin yorumlanmasında da uygulanabilir.” Aynı makale, s. 250.
[5] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin,(Esas:1977/1893 Karar:1977/7413, 2.12.1977 tarihli) bir kararına göre: “davacının yaşlılık aylığı bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumu yerine T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğüne, yanlışlıkla dilekçe vermiş olması, 506 sayılı yasanın 62 nci maddesinin öngördüğü biçimde yazılı istek niteliğinde sayılması gerektiği ortada iken, mahkemece bu yönden inceleme yapmadan ve özellikle böyle bir başvurmanın olup olmadığı. soruşturulmadan karar verilmesi de isabetli sayılamaz.”
[6] Danıştay 11. Dairesi Esas No: 2008/10174 Karar No: 2010/8224 Karar Tarihi: 20.10.2010 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı, erişim: 10.08.2021). Bağ-Kur’lular için 1479 sayılı Kanunun 37. maddesinin uygulanmasına ilişkin aynı yönde emsal karar: Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Esas No: 2003/9733 Karar No: 2004/881 Karar Tarihi: 16.02.2004 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı, erişim: 10.08.2021)
[7] Sosyal Güvenlik Kurumu Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü 2018/38 sayılı Genelge, s. 62.
[8] “1479 sayılı Kanunun ‘Yaşlılık aylığının başlangıcı:’ başlığını taşıyan 37. maddesinin “Yaşlılık aylığı, sigortalının, aylık bağlanması için Kurumda yazılı istekte bulunduğu tarihi takibeden aybaşından başlar.” hükmü gözetilerek, davacıya … tarihli tahsis talebini takip eden ay başı olan … tarihinden itibaren yaşlılık aylığı tahsisi gerektiğinin gözetilmemesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/15276 Karar No: 2014/2098 Karar Tarihi: 10.02.2014 (Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı, erişim: 10.08.2021). Bu karar aynı yönde hükümler içeren 5434 sayılı kanunun 91. Maddesi açısından da yol gösterici mahiyettedir.
[9] Özer, Hatice Duygu, Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Yaşlılık Aylığına Hak Kazanma Koşulları, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı, İstanbul, 2012, s. 199
[10] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 17.04.1979 tarihli ve 84/3401 sayılı kararı, Çenberci, Mustafa, Sosyal Sigortalar Kanunun Şerhi? Ankara, 1985, s 377, nakleden: Güzel, Ali-Okur, Ali Rıza-Caniklioğlu, Nurşen, Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2016, s. 502.
[11] Dipnot 7, Op. cit.,
[12] Bu madde hükmü: “Bu kanun gereğince çeşitli adlarla ödenecek paralardan; istihkak kesbedildiği tarihlerden itibaren beş yıl sonuna kadar alınmayan veya yazı ile müracaat edilerek aranmayanlar Sandık lehine zamanaşımına uğrar.”
[13] Anayasa Mahkemesi Genel Kurulunun 2014/19270 sayılı bireysel başvuruya ilişkin 11/7/2019 tarihli kararı, § 18
[14] Ertan, s. 247.
[15] Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2.12.1977 günlü ve Esas:1977/1893, Karar:1977/7413 sayılı kararı.
[16] Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve esas: 2019/104, karar: 2021/3 sayılı kararı, § 16. Bu kararda, geriye doğru aylıkların, istekte bulunma tarihi itibarıyla geçerli olacağı gibi bir zımnî kabul sezilmekteyse de, ifadenin konuyu destekler bir arka planı da sezilebilmektedir.
[17] Danıştay 11. Daire, E:2006/8218, K:2009/4463 Şimşeksoy, Abdurrahman, Danıştay kararlarında sosyal güvenlik https://www.anayasa.gov.tr, (erişim: 23.11.2012), s. 4
[18] Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 07.12.1989 tarihli ve esas: 1988/6, karar: 1989/4 sayılı kararı.
[19] Anayasa Mahkemesinin 25.1.1977 tarihli ve esas: 1976/ 36 ve karar: 1977/ 2 sayılı kararı.
[20] Anayasa Mahkemesinin, 25.12.2014 tarihli ve esas: 2013/111, karar: 2014/195 sayılı kararı. Aynı yönde: Anayasa Mahkemesinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve esas: 2019/104, karar: 2021/3 sayılı ve 17.4.2007 tarihli, esas: 2003/81, k: 2007/50 sayılı kararları.
[21] Müller-Lutz, Heinz Leo, Allgemeine Versicherungslehre, Springer Fachmedien Wiesbaden, 1981, s. 13
[22] Leena Maxin, Jürgen Deller, “Beschäftigung statt Ruhestand: Individuelles Erleben von Silver Work”, Comparative Population Studies – Zeitschrift für Bevölkerungswissenschaft Jg. 35, 4, 2010, ss: 767-800, s. 771.
[23] Derdiman, R. Cengiz, İdare Hukuku, 5. Baskı Aktüel yayınları, Bursa, 2015, s. 438; Leppek, Sabine, Beamtenrecht, 11. Auflage, C. F. Müller, eine Marke der Verlagsgruppe Hütig Jehle Rehm GmbH, Heidelbreg, München, Landsberg, Frechen, Hamburg, 2011, s. 112 vd.
[24] Bu yönde tanımlar için bakınız örneğin: Fındıklı, Remzi, İdare Hukuku, Selim Kitabevi, Ankara, 2009, s. 175; Günday, Metin, İdare Hukuku, 10. Basım, İmaj yayınevi, Ankara, 2011, s. 639.
[25] Tuncay, A. Can, “Geciken Yaşlılık ve Zorunlu Emeklilik Üzerine”, Sosyal Güvenlik Dergisi Haziran 2012, Cilt 2, Sayı 2, ss: 84-102, s. 86)
[26] Anayasa Mahkemesinin 29.1.2014 tarihli ve e: 2013/126, k: 2014/17 sayılı kararı.
[27] Resen emekli edilenlere dilekçelerine gerek olmaksızın aylık bağlanması hakkında bakınız örneğin: Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2.12.1977 günlü ve Esas:1977/1893, Karar:1977/7413 sayılı kararı
[28] Anayasa Mahkemesi 2. Bölümünün 2018/34343 sayılı bireysel başvuruya verdiği 27/1/2021 tarihli karar.
[29] Anayasa Mahkemesinin 18.11.1989 tarihli ve esas: 1988/3, karar: 1989/4 sayılı kararı
[30] Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve esas: 2019/104, karar: 2021/3 sayılı kararı, § 11.