Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman

Av. Emirhan Derdiman

Soru Özeti/İçeriği: İş sözleşmesinin unsurlarından olan ücretin miktarı için bir sınır söz konusu mudur? Söz konusu ise belirlenen miktarın bu miktardan düşük olması durumda ne olur?

İşverenin Ücret Ödeme Borcu

İş sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisi de işverenin ücret ödeme borcudur. Buna göre işçinin çalışması karşılığında işveren belirlenen ücreti ödemekle mükelleftir.

İş hukukunda da sözleşme serbestisi söz konusudur. Yani iş sözleşmeleri, kanunlara hukuka ve ahlaka aykırı olmamak kaydıyla, tarafların iradesiyle istediği gibi hüküm koyabilecekleri özel hukuk sözleşmeleridir. Bu nedenle taraflar, kural olarak “ücret” miktarını da sözleşmede kendileri belirleyebilirler.  

4857 sayılı İş Kanunu (İK) 32. ve müteakip maddelerinde, ücretin bir işçiye çalışması karşılığında para ile en geç ayda bir olmak üzere ödenen tutar olduğunu hüküm altına almıştır.  İK’ya göre işçiye ödenecek ücret, yabancı para ile ödenmesi öngörülecek olsa bile, ödemenin yapılacağı tarihteki kurlara göre Türk parası olarak ödenir. Ayrıca, İK’nın 32/3. maddesi gereğince işçinin ücreti çek, senet, bonoyla ödenemeyecektir.

İşçi işveren ilişkisini düzenleyen hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda (TBK’da) da vardır. Ancak, bu hükümler konumuz olan iş sözleşmesi değil, bir hizmet sözleşmesi için düzenlenmişlerdir. TBK’nın bu hükümleri, İK’da hüküm bulunmayan hallerde başvurulabilecek kaynak niteliği taşıdıklarından, ücretle ilgili olarak iş sözleşmelerinde İK, hizmet sözleşmelerinde TBK hükümlerine başvurulacaktır. Kanaatimizce bundan çıkan başka bir sonuca göre de; TBK, İK kapsamı dışında kalan ama diğer işlere ve işçilere uygulanacaktır.[1] İK’nın 10. ve diğer maddeleri de bu konuda bir çeşitli hükümler koymuşlardır. Neticede İK’ya tabi işçiye ücret belirleme ve ödemede İK hükümlerine uyulacaktır.

Yukarıdaki bilgilerden de hareket ederek diyebiliriz ki;

1-) İş sözleşmesinin zorunlu ögelerinden birisi işçinin ücret karşılığında çalıştırılabilmesidir.[2] İş sözleşmesinde ücrete ilişkin bir düzenleme bulunmadığında, işçinin ünvanı, kıdemi, yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususların araştırılması ve dikkate alınması neticesinde bulunacak miktar ücret olarak belirlenir. Yargıtay’ın bir kararında[3] göre, işçiye ödenmiş gösterilen ücretin gerçeği yansıtmaması durumunda gerçek ücretin bulunması için, aynı usulün izlenmesi gerektiğine hükmetmiştir.

2-) Anayasamıza göre ücret emeğin karşılığıdır (madde 55/1). Yukarıdaki hükümlere göre işçiye ödenecek ücretin tespitinde, işçinin korunması ilkesi mutlaka nazara alınmalıdır. Her ne olursa olsun işçiye iş sözleşmesine göre ödenecek ücret asgari ücretin altında olamaz. Anayasamız 55/son maddesinde asgari ücrete özelikle yer vermiştir. İK’da da, ülkemizde işçilere, uluslararası kabul gören bir ilke olarak, asgari ücretlerden aşağı tutarda ücret ödenmemesi öngörülmüştür. Buna uymayanlar için de cezai yaptırımlar öngörülmüştür (madde 39 ve 102).

İş sözleşmeleri bu bakımdan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun (TBK’nın) öngördüğü hizmet sözleşmelerinden ayrılırlar. TBK’nın 401. Maddesinde “işveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.” şeklinde yer alan hükümden de anlaşılacağı üzere, TBK kapsamındaki hizmet sözleşmelerinde asgari ücretin ödenmesi, sözleşmede bir ücretin belirlenmemiş olması şartına bağlanmıştır. Bundan tarafların sözleşmede ücret belirlemeleri halinde, bu ücretin asgari ücretin altında olabileceği sunucu da çıkarılabilir.[4] Çünkü, hizmet sözleşmesine göre ücret zamana göre ödenebileceği gibi yapılan işe göre de ödenebilir.[5] İş sözleşmende ücret, para olarak ödenecekken, hizmet sözleşmelerinde para ile ödeme esas olmakla birlikte; bazen para yanında ekonomik değeri olan eşya ve diğer bir kısım imkanların verilmesi de ücrete dahil edilebilir.[6]

Asgari Ücret Tanımı ve Miktarı

Anayasamızın 55/son maddesine göre, “Asgarî ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da gözönünde bulundurulur.” Bu doğrultuda, asgari ücretin tespitine ilişkin hükümler İK’da yer almıştır.  Asgari Ücret Yönetmeliği’nin 4/1-d. maddesinden hareketle “asgari ücret”i, bir işçinin zorunlu ihtiyaçlarını asgari düzeyde karşılamasına yetecek bir günlük, en az tutardaki ücrettir; şeklinde tarif edebiliriz. Anayasanın 55/2. Maddesiyle öngörülen, “Devletin, işçinin emeğinin karşılığı olarak adaletli bir ücret elde etmesi için gerekli tedbirleri alacağına dair hükmünü, yorumlarken asgari ücrete de yer vermek gerekecektir. Buna göre hükmün yorumuna, ama bu ücretin mutlaka, insan onuruna uygun yaşantı için gerekli en az miktardan az olmaması gerekeceği değerlendirmesi katılmalıdır. Çünkü, Anayasamızın;

1-) 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz bir sosyal devlettir. Sosyal devlet, “insanların ve çalışanların daha çağdaş, daha mutlu yaşamaları için; kapitalist sömürünün önüne geçilmesini hedefleyen, sosyalist ekonomik ve siyasal düzene alternatif olarak önerilmiş, serbest piyasa ekonomisine ağırlık verip ekonomik ve kültürel açılardan, insanları destekleyen, mutlu yaşama açısından insanlarının önünden her engeli kaldırmak için azamî gayreti gösteren devlettir.”[7]

2-) 5. maddesine göre Devletimizin amaç ve görevleri “kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır”.

İşçi kabul etse dahi, işveren asgari ücretten daha az ücret ödeyemez. Ücret hususunda böyle bir asgari ücret düzenleme yapılmasının sebebi işçinin zorunlu ihtiyaçlarını karşılama amacına yöneliktir.

4857 sayılı İş Kanununun 39. maddesi gereğince; bir iş sözleşmesiyle çalışan her türlü işçinin “asgari ücret komisyonu” aracılığıyla ücretinin asgari sınırı belirlenir. Asgari ücret komisyonunun kimlerden ve kaç kişiden oluştuğuna dair ayrıntılı bilgi 39. maddenin 2. fıkrasında yer almaktadır.

Sözleşmede Ücret Kararlaştırılmaması Durumunda

Her ne kadar sözleşme serbestîsi olduğuna değinilmiş olsa da belirtildiği gibi ücret konusunda asgari ücretten aşağı olan bir miktar belirlenemeyecektir. Ancak ücret, sözleşmede kararlaştırılmamış ise kanunun emredici hükmü gereğince belirlenecek ücret iki koşula uymalıdır.

1-) Yukarıda da bahsedildiği gibi belirlenecek ücret asgari ücretten daha az olamayacaktır.

2-) Yukarıda bir Yargıtay kararına atıf da yapılarak bahsedildiği gibi, işçinin yaptığı iş, ünvanı, emsallerinin ücretleri gibi unsurlar değerlendirilerek “emsal bir ücret” takdir edilecektir.

Dolayısıyla şayet ücret belirlenmemiş ise işçi için emsal bir ücret takdir edilecek olmakla beraber, bu ücret asgari ücretten daha az olamayacaktır. İşçiye ödenen ücret, işçinin aksine rızası olsa bile, hiçbir zaman asgari ücretten az olmayacaktır. Bunun aksine bir sözleşme hükmü ve belirleme, bir kısım yaptırımları gerektirmektedir.

Asgari Ücretten Daha Az Bir Ücret Belirlemenin Yaptırımları

1- Ücret Sözleşmesine Uygulanacak Yaptırım

Sözleşmenin Ücrete İlişkin Hükmünün yok kabul edilmesi gerekecektir. Mevcut olan kurucu unsurlarından bir ya da birkaçının açıkça, bariz ve ağır bir şekilde sakat olan bir işlem mutlak butlanı gerektiren derecede sakat olup, yok kabul edilmesi gereken işlemdir.[8] Emredici hukuk kuralına aykırı işlemler gerekli sıhhat şartları bulunmadığından zaten başlangıçta ölü doğmuş olmaktadırlar.[9] Bu sebeple işçiye asgari ücretin altında tutar ödemeyi öngören ücret sözleşmesi, işçinin rızası olsa bile batıldır. Dolayısıyla sözleşmenin bu şekilde batıl olan hükmü,

1a-) İşçinin emsalleriyle aynı ücreti almasına elverecek ve

1b-) İşçiye en az asgari ücret ödemeyi mecbur kılacak

Şekilde yorumlanmalı ve uygulanmalıdır.

2- Asgari Ücretten Az Tutarı Ücret Olarak Ödemenin Cezai Yaptırımı

İK’nın 102. maddesinde asgari ücretten az tutarı ücret olarak ödemek, belli bir miktar idari para cezası ile cezalandırılmıştır. İK’nın 102. Maddesinin lafzına göre bu cezanın kesilebilmesi için, süresi içinde kasten olmak kaydıyla asgari ücretin ya da ücretin hiç ödenmemiş ya da eksik ödenmiş olması gerekmektedir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, idari para cezalarının, ilgili idari makamlar tarafından kesileceğini ve buna karşı 15 gün içinde asliye ceza hâkimliklerine başvurulabileceğini hüküm altına almıştır. Üçbin Türk Lirası dâhil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir Diğer başvurulara verilen (nihai) kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde hukuki yararı bulunan taraf itiraz edebilir. “İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı Ceza Muhakemesi Kanununa göre itiraz edilebilir.” Diğer hallerde ise itiraz 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre yapılır. Buna göre itiraz mercii, CMK’nın 268/3-a. maddesine göre, kararı veren sulh ceza hâkimliğinden sonraki sulh ceza hâkimliği olmalıdır.

Dipnotlar

 [1]        Ercan Akyiğit, İş Hukuku, 10. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014, s. 393.

[2]        Akyiğit, adı geçen eser, s. 114.

[3]        Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 23.01.2013 tarihli ve Esas: 2010/38484 Karar: 2013/2588 sayılı kararı, http:// web.e-baro.web.tr/uploads/38/05.03.2014%20TE%20EKLENEN%20%C4%B0%C3%87T%C4%B0HATLAR/is ci%20alacagi.pdf, erişim tarihi: 24.10.2017

[4]        Aynı kanaat: R. Cengiz Derdiman, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s. 427.

[5]        Aydın Zevkliler, Borçlar Hukuku, Özel Borç İlişkileri, Genişletilmiş 8. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2004, s. 313; Fikret Eren, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014, s. 544.

[6]        Eren, adı geçen eser, s. 544; Zevkililer, adı geçen eser, s. 313.

[7]        R. Cengiz Derdiman, Anayasa Hukuku, Temel Bilgiler, Aktüel Yayınları, Bursa, 2014, s. 198.

[8]        Derdiman, Hukuk…, adı geçen eser, s. 61.

[9]        Mehmet E. Palamut, Medenî Hukuk, 3. Baskı, Alfa Aktüel Yayınları, Bursa, 2011, s. 119; Derdiman, adı geçen eser, 59.


Dikkat                                        :
1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç,
 rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını
 hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R.Cengiz Derdiman-Emirhan Derdiman, “İşçinin Maaşı Asgari Ücretten Daha Az Belirlenebilir mi?”,
Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka

Kaynak: R.Cengiz Derdiman-Emirhan Derdiman, “İşçinin Maaşı Asgari Ücretten Daha Az Belirlenebilir mi?”,
 Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..
Önceki YazıÖzel Güvenlik Görevlisinin Göreviyle İlgili Suçları Hangi Kanuna Göre Soruşturulur?
Sonraki YazıAnayasa Değişikliğinin Askeri Yargıya Etkisi Bakımından Sonuçları