Dilekçelerin yargı mercilerine verilmesi bağlamındaki içeriği ve örnekleri itibarıyla bir fikir vermeyi amaçlayan ve deneme mahiyetinde görülmesi gereken bu yazıda, idari yargı yerlerine verilecek dilekçelerin başlıklarının nasıl olması gerektiği ve bunların hangi mercilere verileceği üzerinde durulmaktadır. Yazıdaki bilgiler farklı durumlar için gerçekle ilgisi olmayan varsayımsal nitelikte somut örnekler verilerek desteklenmektedir.

Burada kısaca ifade etmek gerekir ki; idari yargıda dava açan ya da devam eden davalara ilişkin dilekçelerin verilmesi bakımından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun (İYUK’un) 4 ve 6. maddelerinde gerekli hükümler bulunmaktadır. Buna göre:

Dilekçelerin, “Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına veril(mesi gerekir).” (m. 4). Bu hükümden anlaşıldığında göre, sadece dilekçelerin değil, savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrakın görevli ve yetkili mahkemesine verilmesi/gönderilmesi de aynı usule tabidir. Danıştay’a gönderilmek üzere yukarıda yer alan dilekçelerin en geç üç gün içinde Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlığına taahhütlü olarak gönderilmeleri söz konusu olur. Kanunda Bölge İdare Mahkemesi Başkanlıklarına gönderilme ile ilgili açık hüküm yoksa da bu hükme benzer şekilde bir usul takip edilmesinde yarar vardır.

1. Giriş

İdari yargı düzeni, en üstte, Anayasanın 155. maddesi ile düzenlenmiş Danıştay olmak üzere, alta doğru istinaf mercii olarak bölge idare mahkemeleri ile ilk derece mahkemeleri olarak idare ve vergi mahkemelerinden oluşmaktadır. Bunlara kısaca “derece mahkemeleri” de denmekte; idare ve vergi mahkemeleri ilk derece (=bidayet), bölge idare mahkemeleri istinaf mercileri olarak 2. derece mahkemeleri olarak anılmaktadır. Danıştay ise hem 2575 sayılı kanunda öngörülen hallerde ilk derece mahkemesi hem de temyiz mercii sıfatını taşıyan kendine özgü yapısı ile en üstte bir “yüksek mahkeme” olarak anılmaktadır.[1]

Bu şekilde yapılanmış olan idari yargıda gerek “dava açmak” ve gerekse açılmış davalarda cevap, savunma, beyan, karşı cevap veya başka her türlü dilek ya da taleplerde bulunmak, yazılılık esası gereğince, dilekçelerle; dilekçelerin mahkemelere verilmesiyle olmaktadır. İdari yargıda “dava”, uyuşmazlığın “yargısal usuller”le ve “yargılanarak” kesin karara bağlanmasına kadar geçen bir süreçtir. Aslında istinaf ve Danıştay aşamaları kanunda kanun yolları olarak belirlendiği için bunlara kanun yolu süreçleri denecek olsa bile, yine de, yapılan yargılama olduğu için, bu süreçler de “dava” kapsamındadır.

İdari yargıda dilekçenin hangi mahkemeye verileceği kadar; doğrudan mı bir başka merci aracılığıyla mı verileceği birlikte ve aynı derecede önemlidir. Emsal bir karara göre,[2] İdari yargıda şekil ve usule harfiyen uymak, bu hususu daha da önemli kılmaktadır. Çünkü, aşırı şekilciliğin hak kaybına sebebiyet verici mahsurlarının hukuka aykırı kabul edileceği[3] düşünülse de, yasal hükümlerde öngörülen şekil ve usullere uymak gerekli olmaktadır.

Aksi hal, konumuzla ilgili eksiklikler bakımından, (istendiğinde dilekçedeki eksikliklerin giderilmesi sureti ile 30 gün içinde yeni bir dava açılması kaydıyla) “dilekçe red” kararını gerektirebilmektedir. Aynı eksiklikler yeni dilekçelerin verilmesi sırasında yapılmışsa, bu sefer davanın reddi söz konusu olmaktadır.

2.  İlk Derece ve Bölge İdare Mahkemelerinde Dilekçelerin Kabul Edilmesi

2.1. Yasal Hüküm

İYUK’a göre, “Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya (bu mercilere ulaştırılmak üzere  idare vergi mahkemelerine bunların olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemelerine veya yurt dışında Konsolosluklara)  verilen (m. 4) dilekçelerin harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır.” (m. 6/1).

Başvuru sahibine de davanın açıldığında dair bir alındı belgesi verilir. İlk olarak, dava bu işlemler gerçekleştirildiğine açılmış sayılır. Davanın mahkeme başkanı veya bir üyesi tarafından havale edilmesi gibi zorunluluk yoktur. Bu işlemler, {“Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin İdari İşler İle Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik”e[4] (BİİVMY’e) göre}, Mahkemelerin kalem hizmetleri çerçevesinde yürütülecek iç işlemler olarak görülebilir.[5]

Mülga[6] “Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin İdari İşleri ile Kalem Hizmetlerinin Yürütülmesi Usul ve Esaslarına İlişkin Yönetmelik”in (MBİİMY)[7] 47. maddesine göre de “Mahkemeye gelen evrak derhal başkana sunulur ve havalesi yapıldıktan sonra yazı işleri müdürü veya yardımcısına verilir. Evrak, kaydı yapılarak dosyasına konur ve gerektirdiği işleme tabi tutulur.” Fakat bu yönetmelik ilga edildiğinden (=kaldırıldığından), anılan 47. madde de mülgadır.

2.2. Yönetmelikteki Usul

2.2.1. Dilekçeleri Kabul ve Tevzii (≈Dağılımı) İşlemleri

BİİVMY’nin 4/ü maddesi “ön büro”ya yer vermektedir. Buna göre: bir yerdeki (birden fazla idare mahkemesi ya da vergi mahkemesi de olsa) idare mahkemesi ve vergi mahkemelerinin ön büroları bulunur. Bölge idare mahkemelerinde de bir ön büro vardır. Dolayısıyla dilekçelerin:

1-) Vergi davalarına ilişkin vergi mahkemesi (ya da birden fazla vergi mahkemesi varsa vergi mahkemeleri) ön bürolarına;

2-) İdari davalarla idare mahkemesi (ya da birden fazla idare mahkemesi varsa idare mahkemeleri) ön bürolarına;

3-) Bölge idare mahkemelerine verilen veya gelen dilekçelerin kabulü ise bu mahkemenin bünyesinde yer alan dairelere değil; bölge idare mahkemesi ön bürosuna;

Gönderilmesi/verilmesi gerekir.

Dilekçelerin, harç ve masrafları alındıktan sonra kabulü ve kayda alınıp, dilekçe sahiplerine alındı belgesi verilmesi gibi işlemler bu ön bürolarca gerçekleştirilir.[8]

(BİİVMY’nin) 4/y maddesi ön büroların bu dilekçelerin nasıl bir işleme tutacaklarına ilişkin de yol göstermektedir: Buna göre ön bürolar, dilekçelerin kabulünü müteakiben bünyelerinde yer aldığı mahkemelerden hangisine gönderilmesi gerektiğini belirler ve o mahkemeye gönderir. Bu işleme “tevzi” denir. Bu dağılım, günümüzde Ulusal Yargı Ağı Projesinin (UYAP’ın) hayata geçirilmesi ile birlikte elektronik ortamda yapılmaktadır.

Ön bürolar, istinaf ya da temyiz ile ilgili dilekçelerin kabulü arkasından ise bunlar üzerinde de merciine gönderilmesi sürecine ilişkin tevzi işlemlerinde de yer almış olmaktadırlar.

2.2.2. Dava Açan Dilekçeleri Tevzi (≈ Dağıtım) Kriterleri

Burada önemli bir husus, ön büroların dava açan dilekçeleri ilk kez kendisinin bünyesinde yer aldığı mahkeme birden fazlaysa, hangi mahkemeye tevzi edeceğidir. Bunun gibi ilk kez verilecek istinabe talimatı gibi evrakların dağılımda da durum aynıdır.

Örneğin bir yerde bir idare mahkemesi varsa sorun yoktur. Ama birden fazla idare mahkemesi varsa dava açan dilekçelerin bunlardan hangisine tevzi edileceği, mahkemelerin iş yükü ve doğal hâkim güvencesi bakımından çok önem arz etmektedir.

Buna göre, dava açan dilekçelerin, bir dava dilekçesinin tüm mahkemelere tevzi edilebilmesi ihtimalinin mevcut olduğu hal ve şartlarda mahkemelerin iş dağılımındaki denge gözetilmelidir. BİİVMY’ye göre;

Dava ve talimat evrakı puanlama yöntemine göre, başkanlar kurulunun belirleyeceği iş bölümü[9] göz önünde tutularak tevzi edilir. Her mahkemeye eşit puanda dava ve iş gönderilmesi sağlanır. Puanlama kriterleri Kurulun görüşü alınarak Bakanlık tarafından belirlenir./ Dava ve işlerin tevziinden kaynaklanan uyuşmazlıklar başvuru üzerine bölge idare mahkemesi adalet komisyonu başkanı tarafından tevzi kriterleri esas alınarak karara bağlanır.” (madde:67).

Dava açan dilekçelerin ön büroya intikalleri halinde, bu dilekçeler, davaya bakmaya devam eden mahkemeye tevzi edilmiş olacaklardır.

2.2.3. BİİMY’nin Öngördüğü Usulün Kanuna Göre Yorumu

Yürürlükteki BİİMY, MBİİMY gibi 2576 sayılı kanunun 14. maddesine[10] dayanılarak hazırlanmıştır. Ancak bun Yönetmeliğin, İYUK’un yukarıda değinilen 4 ve 6. maddelerine aykırılık taşımayacak şekilde yorumlanması gerekecektir.

İlk olarak, BİİMY’nin 89’uncu maddesindeki “Ön büro teşkilatı bulunan yerlerde…” ifadesinden ön büronun ihtiyaç olmayan yerlerde kurulmayacağı sonucu çıkmaktadır. Ön büroların birden fazla idare ve vergi mahkemesinin olduğu yerlerde ve (birden idare ve vergi dava dairesi olarak kurulduklarından dolayı) bölge idare mahkemelerinde kurulmaları gerekmektedir.

Ön Büroların hangi mercie ya da mahkemeye bağlı olacağı da önemlidir. Çünkü her mahkemenin kendisine ait, kalem hizmetlerini yürüten bir yazı işleri müdürlükleri bulunmaktadır. Ön büroların işlemleri de yargısal usuller kapsamında görüleceğinden bir mahkeme bünyesinde görev yapması gerekmektedir. İşte bu sebeple, uygulamada Hakimler ve Savcılar Kurulunun (HSK’nın) 1982 yılında belirlediği şekilde, “nöbet usulü” benimsenmektedir. Buna göre, mahkemelere gelen dilekçelerin havalesi, yukarıda değinilen puanlamalara uygun olarak tespit edilen ilgili mahkemeye, nöbetçi idare veya vergi mahkemesi başkanı tarafından yapılmaktadır.[11]

3.  Danıştay’a Başvuru ve Dilekçe Başlıkları

3.1. Dilekçelerin Danıştay İlgili Dava Dairesine Verilmesi/Gönderilmesi

İYUK’un 48. maddesine göre, Danıştay’a yapılacak temyiz başvurularına dair dilekçelerin, temyize konu kararı veren mahkemeye (daha açık deyimle tevzi işlemiyle gönderilmek anlamında) verileceğini; bu mahkemelerce de harç ve eksiklikleri tamamlandıktan sonra Danıştay’a gönderileceği belirtilmektedir. Buna göre uygulamada ilgili mahkeme dosya tamamlandıktan sonra tüm dosyasıyla birlikte, bir üst yazı ile Danıştay’a gönderilmektedir. [12]

Danıştay’a intikal eden dilekçelerin tevzii (≈dağıtımı) konusunda belirsizlikler dikkat çekmektedir. İYUK ve diğer mevzuattan anlaşıldığına göre, Danıştay’da bir ön büro kurulmuş değildir.  Danıştay Başkanlığına intikal eden dilekçelerin; 1. Daireye, idari ve vergi dava daireleri ile İdari ya da Vergi Dava Daireleri Kurulu veya Başkanlık ya da Başkanlar kuruluna tevzii (≈dağıtımı) gerektiğinde; bu işlemin, “Danıştay Başkanlığına” bağlı olan “Genel Sekreterlik” tarafından yapılması gerekmektedir.[13]

Buna göre Danıştay’a gelen temyiz dilekçesi dosya ve yazılar, genel evrak olarak kaydedilip bilgisayar ortamına da aktarılmakta ve Danıştay Ayırma (=tasnif) Bürosuna verilmekte; buradan da ilgili dairesi veya kurula gönderilmektedir.[14]

3.2. Dilekçelerin “Kurul”a Verilmesi/Gönderilmesi

İYUK’un anılan 48. maddesinden, dosyaların “Kurul”a gönderilebileceği de anlaşılmaktadır. “Kurul”dan maksat da ilk etapta “İdari veya Vergi dava Daireleri Kurulları”dır. Buna göre:

Derece mahkemelerinin muhalif oldukları temyiz kararlarına karşı verdikleri ısrar kararları tekrar temyiz edilebilmektedir. Bu durumda, temyizi içeren dilekçelerin de içinde bulunduğu dosya, yine yukarıda belirtildiği gibi Danıştay Başkanlığındaki bu Kurulara gönderilmektedir. Evraklar Danıştay Başkanlığına gelirse, buradan da tasnif edilerek; dava veya vergi davası olmasına göre yapılacak ayrımla İdari veya Vergi dava Daireleri Kurullarına gönderilmektedir. (Bunun gibi, Danıştay Başkanlığı, bir kısım yargısal işlemler bakımından kendisine intikal eden evrakı, Başkanlık Kurulu ya da Başkanlar Kuruluna da havale edebilmektedir.)

Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak bakacağı davalarda ise, ilgili idari ya da vergi dava dairesinin verdiği karara karşı temyiz başvuruları ve yazışmaları, ilgili dava dairesine verilmekte ve bu daire tarafından davanın vergi davası ya da idari dava olup olmamasında göre İdari veya Vergi dava Daireleri Kurullarından birisine gönderilmektedir.[15]

4. Dilekçelerin verilecekleri Yerler

İYUK, 4. maddesinde idari yargıda her türlü dilekçeler savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrakın Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına verilebilecektir. Ancak bu dilekçe savunma ve evrakla ilgili dilekçelerin, Danıştay veya ait oldukları mahkeme başkanlıklarına gönderilmek üzere idare ve vergi mahkemeleri başkanlıklarına, bunların olmadığı yerlerde ise, asliye hukuk hakimliklerine[16] verilmesi mümkündür. Ancak, yurt dışında bu dilekçelerin her halde Türk Konsolosluklarına verilmesi gerekmektedir.

Bu hükümden, istinaf edilecek kararlar için verilecek dilekçelerin kararı veren ilk derece mahkemesine ya da bu mahkemeye ulaştırılmak üzere, yukarıda yazılan Mahkemelere ya da mercilere verilmesi gerekir. Temyiz edilebilecek kararlar için de dilekçelerin kararı veren bölge idare mahkemesi ilgili idari veya vergi dava dairesine ya da bu mahkemeye ulaştırılmak üzere yukarıda yer alan mahkemelere veya mercie verilmeleri gerekecektir.

“Görevli ve yetkili idari yargı merciine gönderilmek üzere kanunda yetkili kılınan makamlara verilen dilekçelerin başlığına, verildiği makam ve bu makam aracılığı ile gönderilmesi istenilen görevli ve yetkili yargı mercii yazılır.”[17]

İstinaf ya da temyiz dilekçeleri kendilerine ulaşan ve bu başvurulara konu (nihai) kararı veren yargı yerleri; istinaf ya da temyiz dilekçelerini yukarıda söylendiği şekilde istinaf ya da temyiz merciine gönderir. Dilekçelerin ve buna bağlı tüm dosyanın gönderileceği mercilerden maksat da, tüm doyanın nihai kararı veren mahkemece istinafta Bölge İdare Mahkemesine, Temyizde de Damıştay’a gönderilmesidir.

5.  Dilekçelerin Hitap Edilen Mahkeme Açısından Başlıkları

5.1. İdare ve Vergi Mahkemelerine Açılacak Davalarda

5.1.1. Dava Açan Dilekçelerin Doğrudan Verilmeleri Halinde

Bu seçenekte dilekçelerin verilecekleri görevli ve yetkili olan idare/vergi mahkemelerine hitap eden başlıkla oluşturulmaları gerekir. İdare ve vergi mahkemelerinin tek olduğu yerlerde bu şekilde bir yöntem izlenebilir. Örneğin Bursa’da bir an için tek bir idare veya vergi mahkemesinin bulunduğu düşünülecek olursa;

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Şeklinde bir başlık yazılması kanaatimizce uygun olacaktır. Çünkü bu seçenekte, mahkeme tek olduğu için nöbetçi mahkeme gibi bir ifadeye gerek olmayacaktır.

Birden fazla idare ve vergi mahkemesi başkanlığının bulunduğu yerlerde dilekçeler nöbetçi idare veya vergi mahkemesine başlığıyla verilse daha doğru olur. Uygulamada da genelde bu şekilde bir usul benimsenmektedir.

Örneğin,

Bursa Nöbetçi İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Şeklinde bir başlık olabilir. Ama burada ve aşağıda da yer alan örnek başlıklarda yazılması gereken Nöbetçi tabiri yerine, dilekçelerin başlıklarında bu kısmı boş bırakmak gibi örnekler de bulunmaktadır. Örneğin:

Bursa (…) İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Ama doğrudan;

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Hitabı da genelde gözlemlerimize göre, dilekçelerde yer almakta; böyle bir başlık kanunda benzer içerikler yer aldığından, dilekçelerin ret sebebi sayılmamaktadır.

Bir yerde görev ve yetki bakımından idari davalara ya da vergi davalarına bakacak olan idare ve vergi mahkemeleri olduğuna ve İYUK’un 4 ve 6. maddelerinde dilekçelerin “idare/vergi mahkemesi başkanlıklarına” verileceği belirtildiğine göre, bu şekildeki bir hitapla da kanuni şart yerine gelmiş olmaktadır.

5.1.2. Dava Açan Dilekçelerin İYUK’un 4. Maddesindeki Mercilere Verilmeleri

Bu seçenekte dilekçelerin başlıklarındaki (görevli ve yetkili addedilen) mahkemeye ulaştırılmak üzere, idare ve vergi mahkemelerine ya da bunlar yoksa asliye hukuk hakimliklerine verilmeleri seçeneklerinde başlıklar, çeşitli ihtimallere göre değişebilecektir:

5.1.2.1. Mahkemelerin Tek Olması Seçeneği

Aracı olan mahkemenin ve dilekçelerin gideceği mahkemenin tek olması halinde dilekçelerin verildiği yer aracılığıyla dilekçenin gideceği yerin başlık olarak yazılması yerinde olacaktır. Örneğin, Bursa’da bir an için tek idare/vergi mahkemesi olduğunu düşünürsek ve Isparta’nın Yalvaç ilçesinde tek asliye hukuk mahkemesinden[18] verilecek dava dilekçelerinin ya da diğer yazıların başlıkları;

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliği

                                                             Aracılığıyla                

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Veya daha doğrusu:

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmek Üzere

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliğine

Şeklinde olabilir. Çünkü, İYUK’un 4. maddesinde bu konuda   “asliye hukuk hakimliklerine” tabiri geçmektedir. Hal böyle olmakla birlikte her mahkeme bir “başkanlık” şeklinde oluşturulacağından Asliye Hukuk Mahkemelerine verilecek dilekçelerin bu kısmına:

Asliye Hukuk Mahkemesi Başkanlığına

Da yazılabilir.

Herhangi bir idare veya vergi mahkemesi aracılığıyla verilecek dilekçelerin başlıkları (Bursa ve Antalya’da bir an için tek idare ve vergi mahkemesinin bulunduğunu farzedersek);

Antalya İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığı

Aracılığıyla

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Şeklinde olabileceği gibi;

Bursa İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmek Üzere

Antalya İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığı

Şeklindeki başlık daha doğrudur.

Danıştay’a ilk derece Mahkemesi olarak dava açılmış ve devam etmekte olan hallerde dilekçelerin başlıkları (Bursa’da bir an için bir tek idare ve vergi mahkemesi olduğunu farzedersek):

Danıştay (İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi) Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Bursa İdare Mahkemesi Başkanlığına

Ya da dilekçenin verileceği yerde idare ve vergi mahkemesi birden fazlaysa:

Danıştay (İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi) Başkanlığına

Sunulmak Üzere         

Bursa Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığına

Veya:

Danıştay İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliğine

Gibi Olabilir. İYUK’un 4. maddesinde dilekçelerin verilecek merciler ya da görevli ve yetkili mahkemelerce “Danıştay Başkanlığına” gönderileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda örneğin:

Danıştay Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliğine[19]

Şeklindeki başlık da uygun olabilecektir.

5.1.2.2. Birden Fazla İdare ve Vergi Mahkemesinin Olduğu Seçenek

Birden fazla İdare veya vergi mahkemesinin bulunduğu yerde nöbetçi mahkeme başkanlığı başlığının kullanılması gerekecektir. Dilekçelerin başlıktaki görevli ve yetkili mahkemelere iletilmesine aracı olacak Mahkeme de birden fazlaysa nöbetçi tabirini başlıkta bunun için de kullanmak yararlıdır.

Örneğin:

Antalya Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığı

Aracılığıyla

Bursa Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığına

Ya da (Mudanya’da birden Fazla asliye hukuk mahkemesi olduğunu farzedersek):

Mudanya Nöbetçi Asliye Hukuk Hakimliği

Aracılığıyla

Bursa Nöbetçi İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Şeklinde başlık kullanılabilir.

5.2. Bölge İdare Mahkemelerine Verilecek İstinaf Dilekçeleri

5.2.1. Dilekçelerin İstinaf Başvurusuna Konu Kararı Veren Mahkemeye Verilmesi

İdare ve vergi Mahkemelerinin istinafa konu edilebilecek kararlarına karşı istinaf başvurusu bir dilekçe ile Bölge İdare Mahkemesi ilgili idari/vergi dava Dairesine gönderilmek üzere, kararı veren idare/vergi mahkemesine yapılır. Dolayısıyla dilekçelerin başlığında bu mahkemenin numarası da açıkça yazılmalıdır.

Örnek:

Bursa 2. İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığı

Aracılığıyla

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

Ya da :

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Bursa 2. İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına[20]

Gibi bir başlık ile dilekçelerin verilmesi mümkün olabilir.

Şu da bir başka örnek olarak verilmektedir:

İstanbul (…) İdare Mahkemesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

                                     Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığına                                                                                                                         İstanbul[21]

Ancak bu seçenek, İYUK’un 4. Maddesine göre, ancak, başvuru yapılacak mahkemenin dilekçelerin , verildikleri mahkemelerden farklı ilçelerde bulunmaları halinde mümkündür.

5.2.2. Dilekçelerin İYUK’un 4. Maddesindeki Mahkemelere ya da Mercilere Verilmeleri

Bu seçenekte dilekçelerin kararı veren idare veya vergi mahkemesine başka idare veya vergi mahkemesi ya da bunların olmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemesi aracılığıyla ulaştırılması, kararı veren mahkemece de istinaf merciine dosyasıyla birlikte gönderilmesi söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla dilekçelerin başlığında bu mahkemenin numarası burada da açıkça yazılmalıdır.

Örnek:

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak üzere

Bursa 2. İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmesi Dileğiyle[22]

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliğine

Şeklinde başlık kullanılabilir. Bu örnekte Asliye Hukuk Mahkemesi çokluğu söz konusuysa bu kısım “Yalvaç Nöbetçi Asliye Hukuk Hakimliğine” gibi bir şekilde yazılabilir.

Asliye hukuk Mahkemesine değil de idare/vergi mahkemelerine verilen dilekçeleri için de

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığı İlgili İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak üzere

Bursa 2. İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmesi Dileğiyle[23]

Antalya (Nöbetçi) İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Başlığı söz konusu edilebilir.

5.3. Dilekçelerin Danıştay’a Temyiz Başvurusu İçin Verilmesi Usulü

5.3.1. Dilekçelerin Doğrudan Kararı Veren İstinaf Mahkemesine Verilmesi

Danıştay’a temyiz dilekçelerinin verilmesi için, esasen, temyiz edilen kararı veren mercie başvuru yapılması gerekir. Bu merciler Bölge İdare Mahkemesi ilgili idari veya vergi dava dairesi ya da ilk derece mahkemesi olarak bakılan davalarda Danıştay’ın ilgili idari veya vergi dava dairesidir.[24]  Dolayısıyla dilekçelerin başlığında kararı veren dairenin ya da mahkemenin varsa numarası da yazılmalıdır.

Örnek:

Danıştay İlgili İdari/Vergi dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari/Vergi Dava Dairesi Başkanlığına

5.3.2. Dilekçenin İYUK’un 4. Maddesinde Belirtilen Yerlere Verilmesi

Bu ihtimalde, Temyize ilişkin dilekçelerin idare ya da vergi mahkemesi, bunlar yoksa asliye hukuk mahkemesi aracılığıyla temyize konu kararı verem Bölge İdare Mahkemesi ilgili dava dairesine gönderilmesi, bu dilekçenin de Danıştaya karar ve bağlı dosyası ile birlikte sunulması söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla dilekçelerin başlığında bu dairenin numarası burada da açıkça yazılmalıdır.

Örneğin:

Danıştay (İlgili İdari/Vergi Dairesi) Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Ankara Bölge İdare Mahkemesi (…) İdari/Vergi Dairesi Başkanlığına

Gönderilmesi Dileğiyle[25]

Bursa Nöbetçi İdare/Vergi Mahkemesi Başkanlığına

Başlığını kullanmak mümkündür.

Dilekçenin asliye Hukuk Hakimliği aracılığyla gönderilecek olması halinde (ve örneğin Yalvaç’ta tek bir asliye hukuk hakimliği bulunduğu düşünülecek olursa):

Danıştay (İlgili İdari/Vergi Dairesi) Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Ankara Bölge İdare Mahkemesi (…) İdari/Vergi Dairesi Başkanlığına

Gönderilmesi Dileğiyle[26]

Yalvaç Asliye Hukuk Hakimliğine

Şeklinde bir başlık kullanılabilir.

5.4. Dilekçelerin Konsolosluklara Verilmesi

Yurt dışında olmak kaydıyla, yukarıdaki tüm idari yargı yerlerine verilecek dilekçelerin başlıkları Yurt dışındaki Türk Konsolosluklarında birisine verilmesi gerekir. Konsolosluklar, Büyükelçiliklere bağlıdırlar. Ancak dış ülkelerde büyükelçilikler her bir dış devlet nezdinde tektir. Konsolosluklar ise birden fazla olabilmektedir. İYUK’un 4. maddesi Konsolosluk tabirini kullandığında göre, dilekçelerin Başkonsolosluklar bünyesinde yer alan konsolosluklara konsolosluklara verilmeleri gerekecektir. Şurası da var ki kanaatimizce nihayetinde başkonsolosluklar da adı üzerinde birer konsolosluktur. Türkiye Cumhuriyeti fahri konsolosluklar da kapsama dahildir.[27]

Yukarıdaki örnekleri buraya adapte etmek istersek dilekçelerin:

Danıştay Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Türkiye Cumhuriyeti Viyana Başkonsolosluğuna/Konsolosluğuna

                                                                                                             Avusturya[28]

Gibi bir başlıkla gönderilmeleri mümkündür.

5.5. Yargılamasına Başlanan Davalarda Dilekçelerin Verilmeleri

5.5.1. Genel Bilgi ve Kapsam

Bu seçenekte dava açılmış ve mahkemesi belli olmuştur. Bu mahkeme, bölge idare mahkemesinde veya Danıştay’da (ilk derece mahkemesi veya temyiz için) bir dava dairesi olabilir. İYUK 4. maddesi dilekçelerin mahkemesine verilebileceğini, bu seçenek söz konusu olmazsa, görevli ve yetkili yargı merciine verilmek üzere yalnızca idare ve vergi mahkemelerin, bunlar yoksa asliye hukuk hâkimliklerine verilebileceklerini yazmaktadır. Bu yasal hüküm uygulamayı sadece dava dilekçeleri ile de sınırlı tutmamıştır.

Dolayısıyla dava dilekçesi gibi, bu dilekçeye ya da istenen her türlü bilgi ve belgelere verilen cevap, savunma, yeni dilekleri içeren dilekçeler ve dava ile ilgili her türlü yazılar da dilekçe kapsamında görülebilirler.[29] Dolayısıyla açılmış ve devam etmekte olan davalarda da yukarıdaki başlıklar uyarlıkları ölçüsünde kullanılabilir.

Bu durumda açılmış davalarda dilekçelerin de ya doğrudan davaya bakmakta olan mahkemesine verilmesi gerekecektir ki burada mahkeme tabirine bizce Bölge İdare Mahkemesi veya Danıştay ilgili dava dairesi dahildir, ya da davaya bakan mahkemeye gönderilmek üzere kanunda yazılı diğer makam ve mercilere verilmesi mümkün olabilecektir.

5.5.2. Örnekler

Dilekçelerin başlıkları, doğrudan davaya bakmakta olan mahkemeye verilmesinde:

Bursa 2. İdare Mahkemesi Başkanlığına

Ya da

Bursa Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi Başkanlığına

Veya

Danıştay 5. İdari Dava Dairesi Başkanlığına

Şeklinde olabilecektir.

Dilekçelerin başka mahkeme ya da yer aracılığıyla verilmesinde başlıklarının:

Bursa 2. İdare Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmek Üzere

Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Hakimliğine

Veya Dilekçelerin Asliye Hukuk Mahkemesinin tek olduğu düşünülebilecek yerden verilecek olması halinde örneğin:

Bursa 2. İdare Mahkemesi Başkanlığına

Gönderilmek Üzere

Tavşanlı Asliye Hukuk Hakimliğine

Şeklinde yazılması mümkündür.

Bölge İdare Mahkemesine gönderilecek dilekçelerinde başlık olarak örneğin:

Bursa Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Bursa İdare Mahkemesi Başkanlığına

Yazılabilir.

Danıştay’da devam eden temyiz davalarında başlığın örneğin:

Danıştay 5. Dava Dairesi Başkanlığına

Sunulmak Üzere

Bursa Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığına

Şeklinde yazılmaları mümkündür.

5.6. Dilekçelerin Verilmesine İlişkin Olarak Not Edilmesi Gereken Bazı Hususlar

İYUK’un 4. ve 6. maddeleri,  Danıştay, Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemesi Başkanlıklarına verilecek dilekçelerden bahsederken, Danıştay’ın ya da Bölge İdare Mahkemesinin ilgili dava dairelerini özel olarak belirtmemiştir. Dolayısıyla Buralara verilecek dilekçelerde ilgili dava dairesini katmadan, başlığa sadece Danıştay Başkanlığına yazmak bizce gayrıyasal değildir.

Bu bağlamda Başkanlık mahkemelerin yapılandırılma usulü olup dilekçe mahkeme başkanları tarafından alınarak yukarıda yer alan yönetmeliklerde de belirtildiği gibi ilgili mahkeme üyelerine eşit dağıtılır. Başkanın yargısal sürece başkanlık yapmak suretiyle katılımı da söz konusuDur. Bu durumda Başkanlık aynı azmanda duruşma heyetini temsil gibi temsil makamıdır. Tüm bunlara Bakınca, başkanlık tabirinin dilekçelere yazılması bizce uygundur ama yazılmada sadece mahkeme tabiri ile yetinildiği de gözlenmektedir.

Dilekçelerin, gönderileceği yeri başlıkta yazılıp dilekçenin düzenlenmesi, bu dilekçenin de üst bir dilekçe ile başlıktaki makama gönderilmesinin istenmesine yasal engel yoktur. Dilekçelerin gerek istinaf ya da temyiz mercilerine gönderilmesi için mahkemesine verilmesinde, gerekse İYUK’un 4. Maddesindeki mercilere verilmesi benzerlik arzeder.

İYUK’un 4. Maddesinde, dilekçelerin davaya bakan mahkemeye verilmediği hallerde bu mahkemelere gönderilmek üzere, idare, vergi mahkemeleri ya da asliye hukuk hakimliklerine Yurtdışında da Türkiye Cumhuriyeti Konsolosluklarına verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Şu halde bu yöntemde, davaya bakacak mahkemeye dilekçelerin, Bölge İdare Mahkemeleri ya da Danıştay aracılığıyla gönderilmeleri mümkün değildir.

Dilekçelerin verildiği merci tarafından usulü dairesinde mahkemesine gönderilmesi için gönderilmek üzere veya sunulmak üzere gibi tabirler yerine örneğin, BİİVMY’de “tevzi” deyimi geçiyor diye “tevzi edilmek üzere” gibi bir tabir kullanmak zorunluluğundan bahsedilemez. Kaldı ki tevzi BİİVMY’de sadece elektronik ortamda evrak dağıtımı gibi bir anlam içerdiği ve fiziki ortamda göndermeyi tam karşılamadığı gibi, lügat anlamı itibarıyla “göndermek” manasını da tam karşılamaz.

Yine bir kanaat olarak belirtmek isteriz ki: “İdare ve vergi mahkemelerinin her ikisinin de bulunduğu yerlerde dilekçelerin, uyuşmazlığı çözecek olan mahkemeye ulaştırılmak üzere, dilekçe verilecek olan yerdeki aynı mahkemeye verilmeleri yerinde olacaktır.”[30] Bunun gibi bir yerde idare ve vergi mahkemesi varsa, önceliğin kanunda idare mahkemesi önce yazıldığı için tercih edilmesi gerektiği de bir düşünce olarak söylenebilir. Ama bu konularda yasal zorunluluğu belirten bir hüküm yoktur.

Yalnız, bir idare /vergi mahkemesine verilecek dilekçelerin, o mahkemelerin nöbetçi idare/vergi mahkemeleri aracılığıyla verilmesi gibi bir usul söz konusu olamaz. Örneğin “İstanbul (…) İdare Mahkemesi Başkanlığına Sunulmak Üzere İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi Başkanlığına” başlıklı[31] dilekçelerin reddedilmemeleri, dilekçenin verildiği idare mahkemesinin, dilekçeye bakacak olan mahkemenin bulunduğu ilçeden farklı bir ilçede olmasına bağlıdır.

 

Yazar: Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman e posta: rderdiman@hukukiyaklasim.com

 

Dikkat                            :

1-)  Bu makalenin/yazının, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R. Cengiz Derdiman,Dilekçelerin İdari Yargı Yerlerine Verilmesi ve Başlıkları”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:

Kaynak:  R. Cengiz Derdiman,Dilekçelerin İdari Yargı Yerlerine Verilmesi ve Başlıkları”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.

Dipnotlar      :

[1]        Dolayısıyla idari yargıda görülmesi gereken bir uyuşmazlığın adli yargıda görülecek olması, başta bu yargı düzeninin bozuşmasına sebebiyet vereceğinden Anayasanın 155. maddesi ile her bir somut durumlar içinde diğer ilgili maddelerine aykırı olabilecektir.

[2]        “Yargıda görev ve yetki kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan, kıyas yolu ile uygulama da yapılmaması gerekir.” Danıştay 4. Dairesinin, 23.09.1985 tarihli ve  esas: 1985/3552, karar: 1985/2274 sayılı kararı, www.kararevi.com., 16.01.2014 (nakleden: Yılmaz, Dilşat, “İdari Yargıda ‘Görev’, ‘İş Bölümü’, ‘İş Dağılımı’ Paradoksu”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi cilt: 17, , Y. 2013, sayı: 4, ss: 250-270, s. 260.

[3]        Bakınız: Anayasa Mahkemesi 2. Bölümünün 21/3/2019 tarihli 2016/1253 sayılı kişisel başvuruya bağlı kararı.

[4]        Bakınız: 11 Temmuz 2015 (Cumartesi) tarihli ve 29413 sayılı Resmi Gazete.

[5]        Derdiman, R. Cengiz, İdarî Yargının Genel Esasları, 3. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2014, s. 95.

[6]        Bu Yönetmelik, BİİVMY’nin 98. Maddesi ile ilga edilmiştir (=kaldırılmıştır).

[7]        Bakınız 8 Temmuz 1982 tarihli ve 17748 sayılı Resmî Gazete.

[8]        Bölge idare mahkemelerine istinaf davaları ile ilgili dilekçelerin harç ve masrafları, yine kararı istinaf edilen ilk derece mahkemesinin ön bürosu tarafından yapılmış olmaktadır.

[9]        İdare ve vergi mahkemeleri kendilerine verilen görevleri yerine getirirler. Bu açıdan aralarında yapılan bir görev bölümü olamaz. Asliye hukuk mahkemelerinden başka asliye hukuk mahkemeleri görevleri kapsamında olan ama ayrıca kurulup yetkilendirilen asliye ticaret mahkemeleri örneğinde olduğu gibi, bunar arasında bir iş bölümü söz konusu olabilir. Ancak idari yargıda böyle ayrı bir yetkilendirme ve görevlendirme söz konusu olmadığından, bu mahkemeler arasındaki iş ilikisi görev bölümü ve iş bölmü değil, iş dağılımıdır. Geniş bilgi için bakınız ve karşılaştırınız: Yılmaz, ss: 250-270, s. 260, 267.

[10]       14. madde hükmü: “Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin idari işleri ile kalem hizmetlerinin yürütülmesi usul ve esasları Adalet Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir”

[11]       Yenice, Kazım-Esin, Yüksel, İdari Yargılama Usulü, Ankara, 1983, s. 261; Özbalcı, Yılmaz, Vergi Davaları, Oluş Yayıncılık, Ankara, 2001, s. 151

[12]       Bakınız: Karavelioğlu, Celal, İdari Yargılama Usul Kanunu cilt: 2, 5. Baskı, (basım evi, matbaası ve baskı yeri yok) Kayseri?, 2001, s. 1589-1592.

[13]       Derdiman, s. 97. Aynı Kanaat: Zabunoğlu, Yahya Kazım, İdare Hukuku Cilt: 2, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 475. “Genel Sekreterlik”in daha evvel de “Umumi Katiplik” olarak isimlendirildiği ve aynı görevleri yürüttüğü söylenebilir. Bakınız: Göreli, İsmail Hakkı, Devlet Şûrası (Şurayı Devlet-Danıştay), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara, 1953, s. 109, 110.

[14]       Coşkun, Sabri- Karyağdı, Müjdat, İdari Yargılama Usulü, Seçkin Yayını, Ankara, 2001, s. 509.

[15]       Coşkun-Karyağdı, s. 509.

[16]       Hemen belirtmek gerekir ki, evvelce, büyükşehirlerde idare mahkemesinin olmadığı ilçelerde İYUK’un yukarıda anılan hükmüne göre asliye hukuk mahkemelerine yapılan başvuruların süreyi dururup durdurmayacağı konusunda çeşitli içtihat farklılıkları yaşandığından, 4. maddeye, büyükşehir yönetim sistemi olup olmadığına bakılmaksızın idare ve vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde dilekçeleri asliye hukuk mahkemelerine verilebileceği yönünde hüküm sevketmiştir. Aynı yönde: Akyılmaz, Bahtiyar-Sezginer, Murat-Kaya, Cemil, Türk İdari Yargılama Hukuku, Savaş yayınları, Ankara, 2018, s. 145.

[17]       Derdiman, s. 98.

[18]       https://yalvac.adalet.gov.tr/asliye-hukuk-mahkemesi, erişim: 25.06.2021

[19]       Benzer Başlık: Yaman, Murat, İdari Yargı Dava Rehberi, Adalet Yayınları, Ankara, 2009, s. 804.

[20]       Benzer başlık:  Candan, Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve Hukuk Yayınları, Ankara, 2005, s. 885; Güçlü, Yaşar, İdari Dava Takip Rehberi, Güncellenmiş 5. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019, s. 393

[21]       Bu başlık: Demirkol, Selami-Bereket Baş, Zuhal, Teori ve Pratikte İdari Yargıda Dava Açma ve Davaların Takip Usulü, Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2005, s. 331, 553.

[22]       Bu deyim: Candan, s. 885.

[23]       Bu deyim: Candan, s. 885.

[24]       Benzer görüş: Güçlü, s. 435.

[25]       Candan, s. 885.  Bunun yerine “Tevzi Edilmek Üzere” ibaresi de yazılabilir.

[26]       Candan, s. 885.  Bunun yerine “Tevzi Edilmek Üzere” ibaresi de yazılabilir.

[27]       Derdiman, s. 97.

[28]       Yaman, s. 804. Yalnız burada bizce örneğin “Avusturya” şeklinde Devlet ismi belirtmeye gerek yoktur.

[29]       Benzer görüş: Tan, Turgut, İdare Hukuku, Güncelleştirilmiş 2. Baskı, Turhan Kitabevi Yayını, Ankara, s. 1058.

[30]       Derdiman, s. 98. Karşılaştırınız: Özbalcı, s. 130, 131.

[31]       Örneğin: Demirkol-Bereket Baş, s. 331, 517, 553.

Önceki Yazıİşçilerin Elektronik Ortamda İzlenmeleri Sorunu
Sonraki YazıAlıntı Kavramı ve Bilimsel Eserlerde Alıntı