Hukuki Temsil Konusunda -sonuç yerine de geçecek- bir özet

Genel Bilgi ve Tanım

“Hukuki işlemin temsil yoluyla gerçekleştirilmesi, temsilcinin(B), başkası (temsil olunan-A) adına ve hesabına hukuki işlemi yapmasını ifade eder.”[1] Kamu yönetimi ve hukukunda ya da Anayasal bir kısım konularda temsilden söz edilebilir. Fakat temsil, toplumsal hayatta, kişiler arası ilişkilerde söz konusudur. Bu nedenle, temsil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda(TBK’da) düzenlenmiştir. Kamu hukuku işlemlerinde de temsil ile ilgili konularda, “kamu hukukunun yapısı ve içeriğine elverişli oldukları ölçüde” bu hükümlere başvurulabilir.[2]

Temsil kamu hukukundan doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi bu konudaki yasal hükümlere; temsil hukuksal bir işlemden doğmuşsa, temsil yetkisinin içeriği ve derecesi o hukuksal işleme göre belirlenir. (TBK,m.41).

Hukuki Temsilde Taraflar

Temsil, yukarıdaki tanıma göre yürüyen kişilerarası ya da toplumsal ilişki olup; temsil olunan(=mümessel-A) ve temsilci(=mümessil-B) arasında iç, temel bir ilişki şeklinde kurulur. Temsil iç ilişkide temsil olunanın temsilciyi yetkilendirmesi ile birlikte tamamlanır. Bundan anlaşılacağı üzere, temsil tek taraflı bir yetkilendirmeyle yapılan bir irade beyanı olmaktadır.

Hukuki Temsil-Yetki Devri

Temsil yetkisi veren temsil olunanın(A), yetki verdiği konuda işlem yapabilmesi, bunu kayıtlayan bir ihtirazî beyanın olmaması şartına bağlanabilir. Temsilci(B), yasal zorunluluklar olmadıkça; örf ve adet gerekli kılmadıkça; veya yetkilendirmede imkan verilmedikçe başkasını hukuken, temsil ile yetkilendiremez.

Bildirim Şartı

Temsilci yukarıda belirtilen -yetkilendirme şeklindeki- temel ilişkinin kurulmasından sonra, 3. kişilerle(C) hukuki işlemler yapabilir. Bu hukuki ilişkilerin temsil kapsamında olması için, temsilcinin bu sıfatla davrandığının 3. kişilerce(C) bilinmesi gerekir. Bildirim temsilci tarafından yapılmalıdır.

Temsil olunan 3. Kişilere temsili bildirmemişse, bunu sona erdiğini bildirmediği hallerde iyi niyetli 3. Kişilere karşı bir hak iddia edemez.(TBK,m.42/3).

İradi Temsil-Kanuni(=Yasal) Temsil

Hukuki “temsil” birkaç yönden ayrımlara tabi tutulmaktadır. Burada en önemlisi ve günlük hayatta göze çarpanı, iradi ve kanuni temsil ayrımlarıdır.

* İradi temsil, temsil olunanın doğrudan doğruya kullanacağı irade beyanı ile temsilci atayabilmesi;

* Kanuni temsil ise kanunun öngördüğü usul ve şartların doğması ile temsil olunma gereğinin mevcudiyeti;

Halinde söz konusu olmaktadır.

Örneğin, yaşları küçük olanlara ya da kısıtlanmış kişilerin velileri ya da vasileri tarafından temsil edilecek olmaları, kanundan kaynaklanmaktadır. Keza, kişilere yasal danışman ya da kayyım atanması; tüzel kişilerin yetkilendirilmiş organlarının bu yetkiyi kullanmaları da kanunların gereği olmaktadır. Bunlar kanuni temsil kapsamında kalabilecek örneklerdir.

Temsil-Vekâlet İlişkisi

Temsil konusunda dikkat çekilmesi gereken en önemli konulardan birisi vekâlettir. Bu konuda ağırlıklı görüş; temsil ile vekâlet arasında bir kısım farklar dışında bir benzerlik vardır. Hatta, vekâletname temsil yetkisi verme araçlarından kabul edilmektedir.[3]

Kanaatimizce temsil ya da vekâletten biri konusundaki yasal boşluklar; -kıyasen- diğerine ilişkin “elverişli” hükümlerle doldurulabilir. Ayrıca, vekalet işlemleri, iki tarafın oluruyla ortaya çıkan sözleşme olmasıyla ve sadece hukuki işlemleri değil; iş ve faaliyetleri ya da haberciliği de konu alabilmesi gibi yönleriyle temsilden ayrılmış olmaktadır.

Hukuki Temsilin Sona Ermesi Hukuka Aykırı ve Yetkisiz Temsil

Temsil, varsa sürenin dolması; geri alma, temsilden iradeyle vazgeçme, ehliyet kaybı gibi sebeplerle sona erer.

Hukukta, “yetkisiz temsil” söz konusu olabilmekte ve bunun; hukuka aykırı temsil sonuçlarını doğurabileceği düşünülebilir.

Temsil hukuki sonuçlarını tahlil ederken temsil olunan, temsilci ve 3. Kişilerin iyiniyetli ve/veya irade fesatlarına uğramış olup olmadıkları göz önünde tutulmalıdır:

Örneğin: hukukta, temsilcinin, “kötü niyet”li ya da hile, ikrah gibi irade fesatları kapsamındaki işlemleri; bunu bilmemekte iyi niyetli olan taraflara sorumluluk yüklemez. Keza örneğin; Kötü niyetli temsilcinin(B), 3. kişilerle(C) yaptığı sözleşmeler temsil olunanı bağlamaz.[4]

Şurası var ki temsil olunanın yetki verdiğini bildirdiği hallerde; yetkiyi aldığını bildirmemesi gibi hallerde temsilcinin yaptığı işlemlerle bağlı olabilecektir.(bakınız:TBK,m.40/2). Temsil olunanın(A) yetkilendirmeyi yetki belgesi düzenleyerek yaptığı hallerde; bu belgeyi temsilciden geri almadıkça ya da temsil belgesinin hükümsüz olduğunu 3. kişilere(C) bildirmedikçe; temsilcinin yaptığı işlemlerle bağlılığı kabul olunabilecektir.(bakınız: TBK,m.44).

Kapsamlı İzahat

Genel Olarak Hukuki Temsil

A- İçeriği ve niteliği itibarıyla hukuki “temsil”

Türkçede temsil kavramı birden fazla anlama sahiptir. Türkçe sözlüklerde temsil; oyun, tiyatro, bir topluluk ya da kişi adına davranmak gibi anlamlar gelmektedir. Örneğin, “bir tiyatro gösterime sunuldu” ifadesindeki “tiyatro” yerine “temsil” kelimesi kullanılabilmektedir. Temsil getirmek, bir konuyu anlatırken misal olarak bir başka konuya değinmek olarak anlaşılmaktadır.

Toplumsal/kişisel ilişkilerde hukuki temsil, kısaca; bir kişinin(B); bir başka kişinin(A’nın) yokluğunda 3. kişilere karşı(C)  kurulacak ilişkilerde, o kişi(A) yerine  geçebilmesidir. Temsile ilişkin hükümler Türk Borçlar Kanununun 34 ve müteakip maddelerinde düzenlenmiştir. Özel hukuk kapsamına giren kişilerarası(≈kişisel) ve toplumsal ilişkilerde bu hükümler geçerlidir. Bu yazı özel hukuka ilişkin bu şekildeki “temsil”e odaklanmıştır.

B- Kamu yönetimi ve hukukunda temsil

Anayasamızda(m.67) seçim sitemlerinin belirlenmesinde “temsilde adalet yönetimde istikrar” ilkelerinin birlikte gözetileceği yazılmıştır.

5542 sayılı İl İdaresi Kanunun 9/1 maddesi, valinin ilde Cumhurbaşkanını temsil ettiği ve Cumhurbaşkanının yürütme vasıtası olduğunu belirtmektedir.

Kamu yönetiminde, idare hukuku ilke ve kurallarına uygun olarak üst makamların, ast makamlara; yetki devri(≈karar alma yetkisinin devri) ya da imza  yetkisi vermeleri söz konusu olabilmektedir. Bu tür devirler dolayısıyla yetki devreden temsil edilmiş(A), yetkileri devralan da temsilci(B) olmaktadır.

Mali hukukta da temsil özgün bir sorumluluk oluşturur: Amme alacaklarında, temsil ettikleri dönemlerde kanuni temsilcilerin sorumlulukları söz konusudur.[5] Bu temsilcilerin kimler olduğu, özel hukuk kapsamındaki kanunlara göre belirlenmektedir.

Kamu hukukundan doğan temsil yasal hükümlere göre belirlenir. Hukuksal bir işlemden doğan temsilin tabi olacağı hukuk, bu işlemin özel hukuka tabi olup olmamasına göre değişir.(TBK,m.41).

Kamu hukukunda da (hukuki) temsil ile ilgili konularda, “kamu hukukunun yapısı ve içeriğine elverişli oldukları ölçüde” bu hükümlere başvurulabilir. Kamu hukukunda temsildeki iç ilişki idare hukuku ilke ve kurallarına göre kurulmaktadır. Örneğin bir belediyenin temsilinin yürütme organı olan başkanın görev ve yetkisinde olduğu, kanun ve diğer alt düzenleyici metinlerde yazılmıştır. Ama kamu kurum ve kuruluşlarının 3. kişilere yaptıkları özel hukuk işlemlerinde TBK’nın temsile ilişkin hükümlerine göre hareket olunacaktır. Bunların kamu hukukuna tabi işlemlerinde de hal ve şartların elverdiği ve uygun düştüğü ölçüde özel hukuka, dolayısıyla TBK’ya başvurulabilecektir.[6]

I- Kişilerarası ve Toplumsal İlişkilerde(=Özel Hukukta) Hukuki Temsil

A- Hukuki Temsil Kavramının Anlamı ve Kapması

1- Tanım ve Genel Bilgi

Hukukta temsil, istisnaî bir durumdur.[7] Çünkü kişiler iş ve işlemlerini kendileri yaparlar. Bu genel kuraldır. Bu kural dışındaki hallerde kişilerin(A), hukuki işlemlerini; bunlar adına, kendilerinin(A) atadıkları ya da kanunen atanmış vekilleri/temsilcileri(B) aracılığıyla yaptıkları görülebilir.[8]

Hukukta (=hukuki) temsil:

1-) Bir kimsenin(A’nın=temsil olunanın),

2-) 3. kişilerle (temsilci B ile hukuki ilişkide bulunan C’yle),

3-) O kimsenin/kendisinin(A’nın) nam ve/veya hesabına hukuki sonuç doğuracak şekilde,

4-) Hukuki işlemler yapması konusunda, bir başkasına(B) yetki vermesiyle,

Ortaya çıkan hukuki durum (ve/veya kurum)dur. Temsilde, temsilci bir kimse(B), temsil olunan(=mümessel-A) adına işlem yapabilme yetkisini haizdir;[9] ve temsil edilen(=mümessel-A), temsil eden(=mümessil-B) tarafından, 3. kişilere(C) karşı temsil edilmiş olur.[10] Bu işlemler temsil olunanı bağlar(TBK,m. 40/1).

Hukuki işlemler, temsilci temsil olunanın adına ve hesabına veya (tellallık gibi dolaylı temsilde-RCD) sadece hesabına yapılabilir.[11]

2- Hukuki Temsil Yetkisinin Verilmesi ve Sona Ermesi

a- Yetkilendirme

Hukuki temsil sebeple bağlı olmayan bir işlemdir;[12] temsil olunanın(A), temsilciyi(B) tek taraflı olarak yetkilendirmesiyle doğar.

Temsilci(B), temsil olunan (A) temel (=iç) ilişkiyi kuran yetkilendirmesi bulunmadıkça;[13] mecburi bir durum olmadıkça ya da örf ve adet bunu gerektirmedikçe veya yasal bir imkan olmadıkça; -kural olarak- kendi yerine başkasını ikâme edemez.[14]

“Temsil yetkisinin geçerliliği, temel ilişkiyi oluşturan sözleşmenin geçerlilik şartlarından tamamen ayrılmıştır”[15] Temsilde temsil olunan ve temsilci arasındaki temel(≈iç) ilişki ile, temsilci ve 3. kişiler arasındaki dış ilişki iradesinin niteliği ve kapsamı hakkında bir çelişki varsa; tarafların iyi niyetli olmaları kaydıyla, bu dış ilişki esas alınır.

İradi temsilde; bu yetkiyi vermiş olan[=temsil olunan(A) bu yetkiyi temsilciden(B)  alınmadan/kaldırmadan aynı konuda işlem yapabilir.[16] Ancak bu, kanaatimizce; temsil olunanın(A), verdiği yetkiyle aynı konuda işlem yapmayacağı taahhüdünü içeren bir ihtirazi kayıt yokluğunda mümkündür.[17] Ayrıca ve yine kanaatimizce: Temsil olunan bu yetkiyi, temsilcinin işlem tesis ettiği ya da etmekte olduğu bir konuda da kullanamaz.

b- Çift Temsil Sorunu

Temsilci menfaat zıtlığı yoksa ve özel yetkilendirme varsa, kendi kendine işlem yapabileceği gibi çifte temsil yetkisini kullanabilir.[18] “Temsilci tarafından gerçekleştirilen işlemin kendisi için mi; yoksa temsil olunan için mi yapıldığı açık değilse, irade beyanının -genel ilkeler uyarınca- güven ilkesi ışığında yorumlanması gerekir.”[19]

b- Temsil Yetkisinin Sona Ermesi

Temsil yetkisi;

1-) Süresinin dolması,

2-) Bu yetkinin tamamen geri alınması ya da sınırlandırılması,

3-) Temsil olunan(A) veya temsilcinin(B),

3a-) İflası,

3b-) Gaipliğine karar verilmesi,

3c-) Ehliyetini(=yeteneğini) kaybetmesi,

Hallerinde sona erer.[20]

Temsil, her ne kadar tek taraflı bir işlemle doğsa da; temsilcinin(B) temsili sona erdirici iradesi de hüküm ve sonuç doğurur.[21]

B- Kanuni(=Yasal) Temsil-İradi Temsil Ayrımı

Hukukta(=hukuki) temsil, yukarıda da belirtildiği üzere, kanuni ve iradi temsil olmak üzere 2 kısma ayrılmaktadır.

Kanuni temsilde, temsil edilmeyi, temsil edilen(A) değil, kanun belirlemekte ve gerekli kılmaktadır. Kanuni temsil, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununa göre, esasen, reşit(=ergin) ve  ayrıt edebilme kaabiliyetine(=yeteneğine) sahip olmayan kişiler başta olmak üzere; bir kısım kanuni hallerde kanuni tesmsilci ile temsil gerekmektedir.

Kanuni temsil, bir kimsenin, kanunun öngördüğü hal, usul ve şartlara göre kanunen temsil edilmesi anlamına gelmektedir. Hukuken, velayet, vesayet, yasal danışmanlık ve hatta kayyımlık hal ve şartlarını gerektiren durumlar; kanuni temsil kapsamında kalmaktadırlar.

Keza, dernek vakıf gibi tüzel kişilerin organları bu tüzel kişileri temsil ederler.[22] Kamu tüzel kişiliklerini temsil eden organlar da kendi teşkilâtlarına ilişkin mevzuatta belirlenir.

İradi temsilde ise, temsil, temsil edilenin(A) hür iradesi ile ve doğrudan doğruya temsilci(B) ataması/yetkilendirmesi söz konusudur. Temsil edilenin(A) bu yetkilendirmeyi hür iradesi ile kendi(A) hukuki ilişkileri için yapması; iradi temsili kanuni temsilden ayırmaktadır.

TBK’nın iradi temsile ilişkin hükümleri, kanuni temsilin mahiyetine ve yasal hükümlere uygun düştükleri ölçüde kanuni temsil için de uygulanbilir.[23]

C- Hukuki Temsil İlişkisinin Kuruluşunun şekil ve şartları

1- İradi Temsilde

Temsil yetkisinin verilmesi yazılı ya da resmi bir şekle tabi değildir.Temsilcinin yapacağı işlem şekle tabi olsa bile bu şekil serbestliğinin değişmeyeceği kabul edilmektedir.[24]

Hukukumuzda temsilci, temsil olunan nam ve hesabına yaptığı işlemlerde aracı olmaktan ziyade, kendi iradesi ile hareket eder. ÇünküTBK, temsil söz konusu ise; hukuki işlemlerin temsilci tarafından yapılacağını hükme bağlamıştır.[25]

Buna göre; “temsil salâhiyetinin(=yetkisinin) mümessile(=temsilciye-B) verilmiş olması, mümessili(B) herhangi bir borç altına sokmaz.”[26] “‘Adına’ hukuki işlem yapılan kişi(A), bu sayede hukuki işlemin tarafı konumuna gelir.”[27] Bu şekildeki hukuki işlemin sonuçları temsil olunana aittir.[28] 3. kişi(C) de akdin (=sözleşmenin, ≈andlaşmanın) icrasını ve yerine getirilmesini mümessilden(B) talep edemez;[29] temsil olunandan(A) isteyebilir.

Temsilci(B) temsil iradesine sahip olmalı ve bunu 3. kişilere açıklamalıdır.[30] Hukuki işlemlerde temsilcinin(B) temsil olunanı(A) temsil ettiği, açık veya zımnî (≈bu sonucu gösterir) şekilde belli olmadıkça; ya da temsil, halden ve durumdan anlaşılmadıkça “hukuki temsil”in konusunu teşkil etmez.[31] Diğer bir ifadeyle; 3. kişilerle, temsilci olduğu anlaşılmadan hukuki işlem yapan kişinin bu işlemi, temsil olunanı bağlamaz.[32](TBK,m.40/2).

Temsil, temsil olunanın (A) temsilciyi(B) tek taraflı yetkilendirmesiyle;[33] ve bu yetkilendirmenin temsilciye(B) (örneğin: posta kutusuna konulması şeklinde) ulaşmasıyla bile hukuki sonuç doğurur.

2- Kanunî Temsilde

Kanuni temsil, selahiyeti(=yetkisi), kanunun öngördüğü usul ve şartlardan doğmaktadır.

Bu temsil, -yukarıda da değinildiği gibi; kısıtlılar için söz konusu olan velayet, vesayet ya da yasal danışmanlık veya kayyımlık kanunun öngördüğü temsil hallerindendir.

Kanunlar bundan başka bazı hallerde de, iradi temsil sayılmayacak temsil türleri öngörmüştür. Örneğin şirketlerin, derneklerin organlarınca temsil edilmeleri bu konuyu teyit etmektedir.

D- Hukuki Temsilin Konusu

Hukuki (=hukukta) temsilin konusunu genel olarak hukuki işlemler oluştururlar. Hukuki eylemler, yani maddi fiiller için temsilden değil, ifa yardımcılığından[34] (veya vekaletten-RCD) bahsedilebilir.[35]  Bir kimsenin (B), başkasının (A) nam ve/veya hesabına hukuki işlem yapma hali temsil; maddi fiiller yapma hali ise “ifa yardımcılığı”dır.[36]

Hukuka ve ahlaka aykırı işlemlerde ve haksız fiillerde, temsilden söz edilemez.[37] Haksız fiil işleyen birisi, “başkasının temsilcisi olduğu” gibi bir gerekçeyle sorumluluktan kurtulamaz.[38]

E- Hukuki Temsilde Ehliyet

Hukuki temsilde, temsil edilen(A) fiil ehliyetine sahipken temsilciyi(B) atamış olmalıdır. Temsil olunanın(A) geçici olarak kısıtlılığı temsilci(B) yetkilendirme işlemini geçersiz kılmaz. Devamlı ehliyet kaybı ise yetkisiz temsil hükümlerine göre hareket etmeyi gerektirebilir.[39]

Temsilcinin(B) ise: ayırt etme gücüne (=temyiz kudretine) sahip olması (=farikı mümeyyiz) olması yeterli görülmektedir.[40] Bu, fiil ehliyetinin kişilerin yalnız kendi aleyhlerine borç doğuran işlemlerde geçerli olacağı[41] ile açıklanmaktadır. Fakat, kişinin kendisi için bu yararı düşünen hukukun; aynı kişinin temsilci olarak başkası adına işlem yapmasında düşünmemesi, kanaatimizce makul bir yorum olmaz. Bu nedenle: kanaatimizce eşitlik ve adalet gereği,  temsilci de, temsil olunan gibi, fiil ehliyetine sahip olmalıdır.[42]

II- Hukuki Temsilin Benzerlerinden Farkları

A- Hukuki Temsil-Vekâlet

1- Genel Olarak Benzerlikler

Hukuki temsil ve vekâlet arasında benzerlikler görmek mümkündür. Bu yazıdaki bilgiler, genelde; aşağıdaki farklılıklar dışında, vekâlet ilişkileri için de yararlı olabilecek niteliktedir.

Vekâlette vekil, müvekkil(vekâlet veren) adına ve hesabına gerekli hukuki işlemleri yapabilir ve onun menfaatlerini gözetir.[43] Bu noktada uygunluk ölçüsü, iyiniyet ve dürüstlük kuralları çerçevesini aşmamaktır. Bu sözleşmelerde öngörülmedikçe; vekile, vekillik ücreti verilmez. Fakat avukatlık gibi bazı vekâlet ilişkilerinde “ücret” esas; ücretsizlik ise sözleşmelerde öngörüldüğünde istisnadır. Vekil, yine avukatlıkta olduğu gibi; kanunlarda özel olarak yetki gerektiren işlerde, özel yetki verilmedikçe işlem yapamaz.[44]  Vekilde temsilci gibi, çatışan tüm menfaatlerin vekili olamaz.  Örneğin davada hem davalı hem de davacının temsilcisi olamaz.[45]

Bu temsile ya da vekâlet sözleşmelerine ilişkin yasal boşluklarda; kıyas yoluyla biri için diğerine ilişkin yasal hükümlere başvurulabilir.[46]

2- Genel Olarak Farklar

Vekâlet sözleşmesi, bir kimsenin (A) bir iş ya da işlemlerini, vekil tayin edilen(B) diğer bir kimsenin yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Burada iş ve işlemleri yapan/yapacak olan vekil, bu vekili tayin eden de “müvekkil”dir.

Temsil yetkisi sadece vekâlet sözleşmelerinde değil, iş görme ve hizmet sözleşmelerinde de bulunabilir.[47]

Vekâlet ilişkisi vekil ve müvekkilin bir birini tamamlayan irade beyanlarıyla kurulan bir sözleşme ile ortaya çıkar. Vekâlet bu sözleşmeyle verilir, vekil de durumu bu sözleşmeyle birlikte öğrenir. Halbuki temsilde temsilci tek taraflı olarak temsil yetkisini verdiğinde temsil ortaya çıkmış olur.[48] Temsilci bunu öğrendiğinde işlemlere başlar.

Vekil yükümlülüğünü yerine getirmediğinde sorumlu olur. Temsil edilenin temsilci atama işlemi ise tek taraflı olup; “temsilci”nin kabul beyanını gerektirmez.[49] Temsilcinin bunu reddetme veya sonlandırma yetkisi vardır. Bu da iyiniyet ilkelerine uygun olmalıdır.[50] Bu sebeple temsil rızanın geçerli olduğu zaman zarfına münhasırdır. Temsilde temsilcinin vekâlet ilişkisindeki gibi bir sorumluluğu yoktur.

Temsilin ve vekâletin tanziminde; kanuna yazılı olan istisnalar dışında bir şekil şartı yoktur. Temsil ile yetkilendirme belgesinin vekâletname anlamına gelebileceği gibi bir imaj vardır. Nitekim örneğin, temsilci karşılığında vekil kelimesi kullanılmaktadır.[51] Fakat bizce, temsilci(B) de temsil olunanın(A) vekili gibi hareket edebilirse de; ortadaki ilişki, vekâletname ile değil, temsil yetkisi vermek şeklinde anlaşılacak “yetki belgesi” şeklinde ortaya çıkmaktadır. Örneğin, 1136 sayılı Avukatlık Kanununda bir avukatın -vekâletnamede yetki verildiğinde;- bir başka avukatı “yetkilendirmesi değil; “tevkil”i yani vekil olarak tayini mümkündür.

Vekalet ilişkisi, iş ve işlemler konusunda kurulabilir. Temsil ilişkisi işlemleri konu alır. Vekâlet ilişkisi temsil ilişkisine göre daha somuttur.

Temsil-Haberci

Haberci, sadece, temsil olunanın(A) iradesini 3. şahıslara ileten kişidir. Halbuki temsilci(B), temsil olunan(A) nam ve/veya hesabına ama ondan(A) ayrı, kendi(B) irade beyanıyla hareket eder. Bu açıdan temsilci fiil ehliyetine sahipken habercinin hak ehliyetine sahip olması yeterlidir.[52]

III- Temsil Yasakları(=Hukuki Temsil Konusu Olmayan İşlemler)

Evlenme nişanlanma, vasiyetname[53] düzenleme gibi, şahıslara sıkı sıkıya bağlı olan, -diğer bir deyişle; miras gibi, bağlı olduğu şahıstan başkasına geçmeyen- haklarda temsil söz konusu olamaz. Örneğin evlenme kararını veren kişiler bu iradelerini, bizzat kendileri yasal usullere uyarak açıklamalıdırlar.[54] Şahsa sıkı sıkıya bağlı diğer bir kısım haklarda, kararı kişinin vermesi şartıyla; açıklamayı haberciye ya da hukuki işlemleri temsilciye bırakması mümkündür. Örneğin boşanma kararını veren şahıs, boşanma davasında kendini bir avukat vekil marifeti ile temsil ettirebilir;[55] ya da bu kararını “haberci”yle, karşı tarafa ilettirebilir.

Hukuka Aykırı Temsil(=Hukuksuz Temsil

Temsile İlişkin Hak ve Yetkileri Kötüye Kullanılması

Temsil yetkisinin kötüye kullanılmasına ilişkin farklı durumlar için çeşitli sonuçlar üzerinde durulabilir. Örnekleyecek olursak:

1-) Temsilcinin, iradesini etkileyen hata veya ikrah(≈zorlama) gibi fesatlara maruz kalması halinde; 3. kişilerle yaptığı sözleşmeler, temsil olunanı bağlamaz.[56]

2-) Temsil olunan(A), iyiniyetli 3. kişilerin(C) temsilciyle yaptıkları sözleşmelere bağlıdır.[57] Temsilci yetkisiz olduğunu bilerek, ama 3. kişiler(C) bu durumu bilmeyerek hareket etmişlerse; temsil olunanın(A) bu işlemlerle bağlı/sorumlu olacağı yönünde kararlar bulunmaktadır.[58]

Temsil yetkisini 3. kişilere(C) temsil olunanın(A) bildirmesinin gerekli özen gösterilse de mümkün olamayacağı hallerde, temsil olunanın(A) sorumlu olmaması gerektiği kanaatimizi izhar etmek isteriz. Yalnız, temsil olunanın temsili bir yetki belgesi vermesi ile gerçekleşmişse, bunun geri alınmaması, yapılan işlemlerden temsil olunanı bağlayacaktır. (Bakınız: TBK,m.44).

3-) 3. Kişiler temsilcinin yetkisiz olduğunu bilmemekte iyiniyetli olduklarında yapılan hukuki işlemlerden sorumlu tutulamazlar.[59] Doktrinde 3. kişilerin(C) iyiniyetlerinin lehlerine hukuki sonuç doğuracağı yönünde görüş birliği vardır. Bu durumun haklılığı, 3. kişinin(C) işlemi, temsilciye güvenerek yapmasına dayandırılmakta; [60] bu da iyiniyetin özgün bir görünümü addedilmiş olmaktadır.[61]

4-) Temsilci temsil yetkisinin alındığını bilmemekte iyi niyetliyse de temsil olunan bununla bağlı kalacaktır.[62] “Ancak 3. kişi(C) kötü niyetliyse; başka bir deyişle yetkinin geri alındığı kendisine bildirilmemesine rağmen her nasılsa bu durumu öğrendiyse, temsil olunan işlemle bağlı olmayacaktır.”[63]

5-) 3. kişiler kötü niyetli ya da irade sakatlıkları içindelerse ve temsilci bunu bildiği halde işlem yapılmışsa, bundan temsil olunan sorumlu olmayacaktır. Temsilcinin yetkisiz olması ya da yetki sınırlarını aşması halinde; yetkisizliği 3. kişi biliyorsa ve bilmesi gerekiyorsa, işlem temsil olunanı bağlamaz.[64]

6-) Temsil olunanın önceden gördüğü hukuksuzluklardan temsilciyi haberdar etmemesi halinde mesuliyeti(=sorumluluğu) yüklenmesi gerekmektedir. Temsilcinin kötü niyetinin hukuki sonuçlarına temsil olunan iyiniyetli de olsa katlanması gerekmektedir.[65]

Kanaatimizce, aşağıda yetkisiz temsilde icazet konusunda da değinildiği gibi:

Temsil olunanın sorumlu olmayacağı sözleşmelerin temsil olunanı bağlaması, temsil olunanın icazet(≈sonradan onay) vermesine bağlı olacaktır. İcazet de yasal ya da tarafların belirleyecekleri belli bir zaman zarfı içinde kullanılabilecek bir yetki olacaktır.

IV- Yetkisiz Temsil(≈Hukuki Temsil Açısından Yetkisizlik)

A- Genel Olarak

Yetkisiz temsil, temsilcinin(B), temsil olunanın(A) yetkilendirilmesi olmadan; onun(A’nın) adına ve/veya hesabına,  yetkiliymiş gibi hukuki işlem yapması durumudur. Yetkisiz temsilde yetki; ya hiç yoktur, ya da varken daraltılmıştır/alınmıştır/sona ermiştir. “Yetkisiz temsil hükümleri, yetkilerin aşıldığı veya kötüye kullanıldığı durumlara da kıyasen uygulanabilirler.[66] Hukuka ve ahlaka aykırılık ya da imkansızlık kapsamındaki haller de yetkisiz temsil içinde görülebilirler.[67]

B- Hükümleri

1- Hükümsüzlüğün Giderilmesi

Temsil olunan(A) temsilcinin(B) yetkisizken yaptığı işleme, sonradan onay(=icazet) vermemişse; sözleşme temsilci ile 3. kişi arasında hak ve borç ilişkisi oluşturur.[68] (TBK,m.47/1). Bu irade beyanının izharına(≈açığa vurulmasına;) ya da hal ve şartlardan açıklandığının anlaşılmasına kadar; sözleşme ya da hukuki işlem “askıda”dır.[69] Bu hallerde geçersizlik söz konusu olabilecekken, güven teorisi kapsamındaki istinai haller için sözleşmenin geçerliliğinden bahsedilebilmektedir.[70]

Temsil olunanın(A) yetkilendirmesini işlemden sonra öğrenen temsilcinin, temsilci sıfatıyla evvelce yaptığı işlemi “icazet verilmiş işlem” gibi sonuç doğurur.[71]

2- İşleme İcazet(≈Sonradan Onay) Verilmemesi (=İşlemin Caiz Görülmemesi)

Temsil olunan 3. Kişinin ya da hakimin belirleyeceği sürede onay(=icazet) vermese işlem geçersiz olur.[72] Geçersiz addedilebilecek işlemler, temsil olunanın sonradan izin verebileceği türden işlemlerse; bunlar için sonradan izin(≈icazet) verilmemesi halinde geçersizlik doğacaktır.[73]

Temsil olunanın açık veya örtülü olarak hukuki işlemi onamamış olması hâlinde, bu işlemin geçersiz olmasından doğan zararın giderilmesi, yetkisiz temsilciden istenebilir.(TBK,m.47/1). İcazet verilmemesi halinde 3. kişiyle(C) yetkisiz işlem yapan temsilci sorumlu olur.[74] Bu sorumluluk için temsilci(B) ve 3. kişinin(C) iyiniyetli olup olmadıkları esas alınmaktadır.[75] Dolayısıyla 3. Kişinin iyiniyetli olması gerekir.[76]

Yazar: Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman

                rderdiman@hukukiyaklasim.com

Dikkat                     :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R. Cengiz Derdiman, “Kişisel ya da Toplumsal İlişkilerde Hukuki Temsil”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:

Kaynak:  R. Cengiz Derdiman,Kişisel ya da Toplumsal İlişkilerde Hukuki Temsil”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.

Dipnotlar:

[1]        Ogüz, Tufan-Ergüne, Mehmet Serkan-Erişgin,  Nuri, Borçlar Hukuku, Editör Şen Doğramacı, Hayriye, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2013, s. 46.

[2]        Aynı yönde geniş bilgi: Kocayusufpaşaoğlu, Necip, Borçlar Hukukuna Giriş Hukuki İşlem ve Sözleşme, in: Kocayusufpaşaoğlu Necip-Hatemi, Hüseyin-Serozan, Rona-Arpacı, Fahrettin, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genel Hükümler Yenilenmiş, Genişletilmiş Tamamlanmış 4. Basıdan 7. Tıpkı Baskı, Filiz Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2017, s.648.

[3]        Örneğin bakınız: Nomer, Halûk N., Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Gözden Geçirilmiş 13 Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2013, s. 99, 100.

[4]        Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.05.1993 tarihli ve esas: 1-79, karar: 195 sayılı kararı, bakınız: Oğuzman, M. Kemal-Öz, Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 1, Gözden Geçirilmiş 11. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2013, s. 245.

[5]        Geçer, Ahmet Emrah, “Kanuni Temsilcilerin Amme Borçlarından Sorumluluğu: Kusurlu Sorumluluk ve Kusursuz Sorumluluk”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, yıl: 2017, sayı: 129, ss: 107-132, s. 111; Bilici, Abdullah, “Kanuni Temsilcilerin Amme Borçlarından Sorumluluğu” https://www.muhamilaw.com/kanuni-temsilcilerin-amme-borclarindan-sorumlulugu/ (24.01.2020).

[6]        Aynı yönde geniş bilgi için bakınız ve karşılaştırınız: Kocayusufpaşaoğlu, s. 648.

[7]        Bydlinski, Peter, Bürgerliches Recht, Band: I Allgemeiner Teil,  vierte aktualisierte  Auflage, Springer verlag, Wien, New York, 2007, s. 192.

[8]        Binder, Andreas-Geiser,Thomas- Roberto, Vito, Einführung ins Privatrecht, Universitæt St. Gallen, 2008, s. 67.

[9]        Kaplan, İbrahim, Borçlar Hukuku Dersleri Genel Hükümler,  Gözden geçirilmiş 6. Baskı, İmaj Yayınları, Ankara, 2012, s. 131.

[10]       Reich, Dietmar O.- Schmitz, Peter, Einführung in das Bürgerliche Recht, 3., aktualisierte und erweiterte Auflage, Betriebswirtschaftlicher Verlag Dr. Th. Gabler GmbH, Wiesbaden, 2000, s. 70; Binder, et., al., s. 70.

[11]       İnan, Ali Naim-Yücel, Özge, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 4. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014, s. 334.

[12]       Kaplan, Borçlar Hukuku, s. 134.

[13]       Kaplan, İbrahim,  “Müşteriye Ait Banka Hesapları Üzerinde  Temsil Ve Tasarruf Yetkisi”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası,  yıl: 1994, cilt: 54, ss: 289-301, s. 293.

[14]       Oğuzman-Öz, s. 239; Kaplan, Borçlar Hukuku, s. 133.

[15]       Akbıyık, Cem, “ “Temsıl Yetkisi Ve Temel İlişki” İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, cilt: 55, sayı: 4, yıl 1997, ss: 217-232, s. 225.

[16]       Kocayusufpaşaoğlu, s. 630; Cihan, Ali Hulki, Temsil Yetkisinin Verilmesi ve Kapsamının Belirlenmesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hukuk Yüksek Lisans Programı (Ekonomi Hukuku), İstanbul, 2010, s. 29.

[17]       Aynı yönde: von Tuhr, Andreas, Borçlar Hukuku 1-2, Çeviran: Cevat Edege, Olgaç Matbaası, Yrgıtay Yayınları, Ankara, 1983, s. 329.

[18]       Kaplan, Borçlar Hukuku, s. 135.

[19]       Karasu, Bülent, Karşılaştırmalı Hukukta Temsil, Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi  Sosyal Bilimler Enstitüsü  Özel Hukuk Anabilim Dalı  Hukuk Bilim Dalı, İstanbul, 2018, s.  126.

[20]       Kaplan, Borçlar Hukuku, s. 135.

[21]       Kocayusufpaşaoğlu, s. 637, 638. Bakınız: “b- Yetkinin Sona Ermesi” başlığı.

[22]       Örneğin, “ Özel hukuk ve Kamu hukuku Tüzel kişilerinin de organ sıfatını haiz olan yönetim kurulunun başkan ve üyeleri, söz  söz konusu tüzel kişiye ait (dernek, vakıf, Anonim şirket, kamu kuruluşları) banka hesapları üzerinde hem temsil hem de tasarruf yetkisine haizdirler.” Kaplan, Müşteriye…, s. 289.

[23]       Tekinay S. Sulhi- Akman,  Galip Sermet – Altop, Atilla- Burcuoğlu, Haluk, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Filiz Kitabevi Yayınları, İstanbul, 1993, s. 169; Karasu, s. 41.

[24]       Akıntürk, Turgut-Ateş Karaman, Derya, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler Özel Borç İlişkileri, 17. Baskı Beta Yayınları, İstanbu, 2011, s.77

[25]       İnan-Yücel, s. 337.

[26]       Esener, Turhan, Mukayeseli Hukuk Ve Hususiyle Türk – İsviçre Borçlar Hukuku Bakımından Selahiyete Müstenid Temsil, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Ankara, 1961, s. 136.

[27]       Cihan, s. 19. Aynı yönde: Binder et. al., s. 70.

[28]       Oğuzman-Öz, s. 245.

[29]       Esener, s. 137.

[30]       von Moos, Guido, Die Haftung des Vertreters ohne Vollmacht nach Art. 39 OR, Dissertation eines Doktors der Rechtswissenschaft, Dike Verlag Zürich/St. Gallen 2017, s. 8

[31]       Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet-Özdemir, Rafet, Türk Borçlar Kanunu, Yargıtay Yayınları, Ankara 1987, s. 90; Tekinay ve diğerleri, s. 185, 186;  Von Tuhr, s. 346; Von Moos, s. 8. Mesela Bankadaki gişe görevlisinin banka adına işlem yaptığı durumdan bellidir. Cihan, s. 22.

[32]       Remzi, Ahmet- Aydın, Sezer, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Güncellenmiş 10. Baskı, İkinci Sayfa Yayınları, İstanbul, 2017,s. 228.

[33]       Cihan, s. 28.

[34]       İkamet kurma gibi işlemler bu kaabildendirler. Eren, s. 425.

[35]       Kocayusufpaşaoğlu, s. 624.

[36]       Mülkiyeti devir yetkisi veren vekâletname, devir işlemini konu aldığından temsil kapsamında görülür. Eren, s. 425.

[37]       Eren, Fikret, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 425. Bu gibi hallerde ifa yardımcılığından da bahsedilemez.

[38]       Tekinay  ve diğerleri s. 170.

[39]       Oğuzman-Öz, s. 247.

[40]       Velidedeoğlu-Özdemir, s. 85; Eren, s. 438; Von Tuhr, s. 350.

[41]       Eren, s. 438.

[42]       Bakınız: Velidedeoğlu-Özdemir, s. 84.

[43]       Von Tuhr, s. 324.

[44]       Derdiman, R. Cengiz, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s. 432, 433.

[45]       Henssler, Martin, “Rechtsunsicherheiten beim Verbot der Vertretung widerstreitender Interessen” Anwaltsblatt, 6/2018, ss: 342-348, s. 342.

[46]       Aynı yönde: Oruç Ömeroğlu, s. 112.

[47]       Akıntürk-Ateş Karaman, s. 77.

[48]       Akıntürk-Ateş Karaman, s. 77.

[49]       Kocayusufpaşaoğlu, s. 628, 629; Remzi-Aydın, s. 219; Akbıyık, s. 221.

[50]       Ayan, Mehmet, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, Mimoza Yayınları, Knya, 2012, s. 192.

[51]       Örneğin bakınız: Nomer, s. 99, 100; Bildinski, s. 193. Tekinay ve diğerleri, s. 176.{Fransız kanunlarında temsil vekâlet ayrımı yapılmamıştır. (Akbıyık, s.220)  Bu ayrım doktrinde yapılmıştır(Akbıyık, s.217.}

[52]       Bakınız von Tuhr, s. 316.

[53]       Kişiye sıkı sıkıya bağlı bu tür hakların hak sahiplerince kullanılması gerekir. Bu sebeple; veli de kayyım da küçük çocuk adına ölüme bağlı tasarrufta bulunamaz. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.05.1978 tarihli ve esas: 1978/3444, karar: 1978/3580 sayılı kararı nakleden: Tekinay ve diğerleri, s. 169.

[54]       Velidedeoğlu-Özdemir, s. 85.

[55]       Aynı yönde: Oğuzman-Öz, s. 221.

[56]       Esener, s. 146, 148; Von Tuhr, s. 325, 351.

[57]       Velidedeoğlu-Özdemir, s. 96. 97.

[58]       Örneğin: Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin  01/06/2005 tarihli ve esas:, 2005/1500, karar: 2005/6658 sayılı kararı.

[59]       Tekinay ve diğerleri, s. 197; Oruç Ömeroğlu, Handan, Yetkisiz Temsil, Doktora Tezi,  Ankara Üniversitesi  Sosyal Bilimler Enstitüsü  Özel Hukuk Anabilim Dalı, Ankara, 2018,s. 196.

[60]       Oruç Ömeroğlu, s.  181, 182.

[61]       Diğer taraftan iyiniyet hakları kazanmada geçerli olup kanuna dayanmalıdır Öztan, Bilge, Medenî Hukukun Temel Kavramları, 35. Bası, Turhan Kitabevi Yayınları, Ankara, 2011, s. 187). Dürüstlük ise haklı kullanmakla ilgili her durumda söz konusudur. İşte kanaatimizce; “dürüstlük, hakların kazanılmasında da göz önünde bulundurulacak bir ilkedir. Çünkü, hakları kazanmak hakların kullanılmasının bir çeşididir.” Derdiman, R. Cengiz, Hukuk Başlangıcı,  s. 183.

[62]       Cihan, s. 88;  Velidedeoğlu-Özdemir, s. 96. “Azil keyfiyetini bilmeyen ve bilmesi de gerekmeyen vekil ile üçüncü kişinin yaptığı sözleşme geçerlidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/06/2003 tarihli ve esas: 2003/14402, karar: 2003/435 sayılı kararı.

[63]       Cihan, s. 88.

[64]       Reisoğlu, Safa, Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 21. Bası, Beta Yayınları, İstanbul, 2010, s. 149; Tekinay ve diğerleri, s. 183.

[65]       Tekinay ve diğerleri, s. 189, 190; Von Tuhr, s. 351.

[66]       Karasu, s. 248.

[67]       Karasu, s. 287.

[68]       İnan-Yücel, s. 357; Reich-Schmitz, s. 75; Kaplan, Borçlar Hukuku, s. 135.

[69]       Remzi-Aydın, s. 227.

[70]       Von Moos, s. 8; Tekinay ve diğerleri, s. 199, 200.

[71]       Esener, s. 25; Cihan, s. 32; Karasu, s. 290.

[72]       Ayan, s. 194.

[73]       Helvacı, Serap-Karasu, Bülent, “Yetkisiz Temsilcinin Hukuki Sorumluluğu”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 24, Sayı 1, Haziran 2018, ss: 197-214, s. 200, 201; Von Tuhr, s. 356.

[74]       Bakınız:  Ayan, 194, 195.

[75]       Bakınız: Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 20.02.2008 tarihli ve esas: 2008/270, karar: 2008/2072 sayılı kararı, nakleden: Nomer, s. 109.

[76]       Geçersizlik halinde temsilci ile 3. Kişi arasındaki alış verişler iade edilir. Bu konuda gerekirse açılacak dava istihkak davası olacaktır. Tekinay ve diğerleri, s. 206.

Önceki Yazı1982 Anayasamıza Göre Kamu Kurumları Üzerindeki Vesayet Denetimi
Sonraki YazıKolluk yakalama yetkisine dayanarak konuta girebilir mi?