Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman

Soru Özeti/İçeriği: İdare karşılaştığı somut bir duruma uygulayacağı hükmü nasıl bulur ve fıkralara, bentlere, alt bentler bölünmüş bir yasal hükmü uygularken bunlardan hangisini esas alır/almalıdır?

Yazının Kapsamı ve Çerçevesi

Bu yazıda, “soruya cevap içeren” kısa ve genel izahat yapılmaktadır.

İdarenin Kanunla Bağlılığı Yasal İdare Prensibi

Anayasamızın 123. maddesine göre idare üstlendiği görev ve faaliyetlerine ilişkin her durumda mutlaka kanuna göre hareket eder. Buna idare açısından, “kanuna aykırılık yasağı” denilebilir.1 İdareci, yasal hükümleri, ayrıntılarıyla, en tafsilatlı anlamına kadar inceleyip değerlendirir. Somut duruma uygulanacak uygun bir hüküm böylece bulunmuş olur. Uygulanacak uygun norm, içerdiği “anlam bütünlüğü” çerçevesinde kendisine uygun hareket edilmesi gereken normdur.2 Uygulanacak bir yasal hükmün seçilmesi ve somut duruma uygulanacak anlamı içerip içermediği hukuktaki “yorum metodları” ile belirlenir. Çünkü idare, kanun hükmünü uygularken kanunun amacından, asıl özünden, gösterdiği yoldan ayrılamaz.3 Uygulanacak norm bu yöntemlerle belirlenirken; somut durum ile uygulanacak norm arasında bir illiyet (nedensellik) bağı,4 belirlenen normun uygulanmasını haklı gösteren sebep-sonuç ilişkisi kurulabilmelidir.

Uygulanacak Yasal Hükmün Bulunmasında “Anlam Bütünlüğü”

Yasal hükmün bulunmasında esas alınan hüküm, ilgili kanunun maddesinde ve/veya birden fazla paragraflı maddelerde ise somut duruma uyan paragraf(lar)da aranır. Bunun sebepleri vardır:

1-) Türkçede dil ve anlatımda anlam bütünlüğü paragraflarla ortaya konulur. “‘Paragraflandırma’ yalnızca biçimsel bir düzenleme değil (aynı zamanda) anlamsal bir bütünleştirmedir.”5 Uygulanacak hüküm, paragraftaki anlam bütünlüğünü gözeterek paragraf içinde somut olaya uygun seçilecek bir cümle/cümlecik (yarım cümle) de olabilir. Asıl olarak; her biri bir yargı ya da düşünce bütününü oluşturan cümle6 ya da cümlelerden meydana gelen paragraflar, somut duruma hitap ederler. Kısaca, paragraftaki “her hukuk cümlesi bir diğeri ile bağlantılıdır.” 7

Bir kanun maddesi birden fazla paragraflara ayrılmış olabilir. Bunların her birisi ayrı bir “fıkra”dır. Bu fıkraların da kendi bünyelerinde noktalı virgül veya virgülle devam eden alt paragrafları olabilir. Bunlar da “bent” olarak adlandırılırlar. Bentler de aynı şekilde daha alt paragraflara ayrılabilir. Bunlara da “alt bent” denir.

Özellikle idarî yaptırıma ilişkin hükümlerde olduğu gibi; bir hükmün yaptırıma konu olan “tanım” kısmı bir yerde, “yaptırım”ı da bir başka yerde belirtmiş olabilir. Bunların her birisini anlam bütünlüğünü sağlayan “kısmî hüküm” olarak kabul etmek gerekebilir. Bu kısmî hükümler, birlikte anlam bütünlüğünü sağlamış olurlar.

2-) 08.09.1992 tarihli ve 21339 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Tüzük Ve Yönetmelik Tasarılarının Hazırlanmasına İlişkin Esaslar” da 10. maddesinde “kanunlar, sırasıyla maddeler, fıkralar, bentler, alt bentler ve cümlelerden oluşur”,8 diyerek hükümde anlam bütünlüğünün sağlanması yol ve yöntemine de vurgu yapmış olmaktadır.

Aynı hususlar, bu “Esaslar” yerine, 17.02.2006 tarihli ve 26083 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 2005/9986 karar sayılı “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”in 13/1. maddesinde de tekrarlanmıştır.9 Anılan “Esaslar”da ve “Yönetmelik”te, mevzuatın dil ve anlatımının Türkçe, kısa ve anlaşılır olması gerektiğine de yer verilmiştir.

3-) Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Sekreterliğinin 09.04. 1997 tarihli ve A.01.0.GNS./090 sayılı bir genelgesi de burada zikredilmelidir. Bu genelgede, kanunların dili, kanun yapma tekniğine uygunluğu ve havale edileceği komisyonun belirlenmesi için incelenmesinde yukarıda anılan “Esaslar”ın göz önünde bulundurulması istenmektedir.10 Günümüzde anılan “Esaslar” yerine yine anılan “Yönetmelik” hükümleri geçmiş olmaktadır. Ayrıca, TBMM İçtüzüğünün 85/1. maddesi de maddî veya anlatım hataları olan metinlerde düzeltmeler yapılmasına imkân vermektedir.

Bu hususlar, kanun hükümlerinin; madde, fıkra, bent ve alt bent esasına ve dilbilgisi kurallarına göre düzenlendiklerini kabul etmeyi ve varsaymayı gerektirmektedir.

Şu halde;

İdare, anlamı bütün olan ve anlam bakımından bir başka hükümle tamamlanmasına gerek olmayan bir hükmü esas alır. Hiçbir şekilde, başka yasal düzenlemelerle, yeni anlamlar vererek uygulama yapamaz.11 Ayrıca, somut duruma uygulanacak hüküm; maddedeki fıkra, bent, alt bent gibi paragraf bazında ve yerine göre ilgili paragraf içindeki cümle ya da cümlelerde aranmış olacaktır. Her bir her bir fıkranın bentlere bendin alt bentlere ayrılmasında, fıkra ya da bentlerdeki genel hükmün, bentlerin ya da alt bentlerin anlam bütünlüğünü sağlayıcı fonksiyonu gözden uzak tutulmamalıdır. Öte yandan; “aralarında bir anlam bütünlüğü kurulamadığı sürece”, bir fıkranın diğer bir fıkrayla; bir bendin diğer bir bendle; her bir alt bendin diğer bir alt bend ile anlam olarak tamamlanması, söz konusu olamaz.

Bu hususları örneklendirmek gerekirse;

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun (DMK’nın) 36. maddesi çok uzun; başlıklara, fıkralara ve alt bentlere ayrılmış çok uzun bir maddedir. Konumuza çok yerinde bir örnek olabilecek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun (SSGSSK’nın) örneğin 4. ve 102. Maddelerinin de fıkralara, fıkraların (nokta, noktalı virgül ya da virgül ile) bentlere, bentlerin de alt bentlere ayrıldığı görülmektedir. Anılan 102/1. maddenin gelişigüzel seçildiğinde söz gelimi “c” veya “e” bendlerindeki bir noktalı virgül ile sonlandırılan genel ifadeden (hükümden) sonra, anlamı tamamlayıcı olacak şekilde yazılan birkaç alt bent de yer almaktadır. İşte bu alt bentlerden sonraki altbent, anlam bütünlüğü bakımından, kendinden önceki ya da sonraki bir alt bendin devamı olamaz. Her bir alt bent, anlam bütünlüğünün sağlanması bakımından ancak kendisiyle ilgi kurulan bendin genel ifadesinin devamı olarak görülebilir. Örneğimize göre söylersek; diyelim ki anılan 102/1 maddenin “e” bendindeki (kısaca madde: 102/1-e) alt bentlerin her biri, ancak bu bentteki genel ifadenin yani hükmün devamı olabilir.12

İdarenin Yükümlülük Koyması ve Yaptırım Uygulaması

İdare, uygulayacağı yaptırım ya da yükleyeceği yükümlülüklerde de somut duruma uygulayacağı yasal hükme göre davranmalıdır. “Aksine hukuk kuralı bulunmadıkça, kişileri bir haktan mahrum etmemeye dikkat etmek gerekir.”13

İdare, idarî ceza hukukunun öngördüğü ilke ve usûllere de harfiyen riayet etmelidir. İdarî işlemler; bir kısım ilke ve kuralların uygulanabilirlikleri göz önünde bulundurularak, tesis edilmelidir. Bunlar, uygulanabilir oldukları ölçüde, idarî suç ve idarî cezaların yasallığı,14 savunma hakkının tanınması, suçun sübutu halinde ceza verilmesi ve bu cezanın ölçülü olması,15 bir fiile birden fazla ceza verilemeyeceği, cezanın eylemi yapana verilmesi16 gerektiği gibi ilkelerdir.

Yasal Hükümlerdeki Değişikliklerde Durum

Ayrıca, fıkra, bent ya da alt benden bir kısım cümle ya da cümleciklerin kaldırılması ya da bunlara yenilerinin eklenmesi bahse konu paragrafın yeni “anlam bütünlüğü” kazanması sonucu doğurur.

Kanun koyucunun yeni bir eklemeyi bağımsız bir paragraf olarak tanzim etmeyip de bir paragraf içine koymasının gelişigüzel bir tercih olduğu söylenemez. Paragraftan bir cümle ya da cümleciğin kaldırılması için de aynı düşünce ileri sürülebilir. Çünkü; “kanun koyucu abesle iştigal etmez.” Evvelki metne yeni eklemelerde ve/veya metinden hükümlerin kaldırmalarında; bu işlemlerin fıkra, bent ya da alt bent şeklindeki bir paragraf içinde yapılmasından da başlı başına bir sonuç çıkarılmalıdır. Ve paragraftaki bir belirsizliğin giderilmesinde cümlelerin her birisi bir diğerini tamamlayıcı olarak görülmelidir. Meselâ DMK’nın 202/1 maddesine 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle eklenen son cümle de paragraftaki anlam bütünlüğü içinde yer almış olmaktadır.

Dipnotlar

1 Steffen, Detterbeck, Allgemeines Verwaltungsrecht mit Verwaltungsprozessrecht, 12. Auflage, Verlag C. H. Beck, München 2014, s. 77; R. Cengiz Derdiman, İdare Hukuku, 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s. 45.

2 Benzer değerlendirme: Karl Larenz, Methodenlehre der Rechtswissenschaft, Vierte, ergænzte Auflage, Springer-Verlag Berlin Heidelberg GmbH 1979, s. 232.

3 Andreas Kley, “Anwendung und Auslegung des Verwaltungsrechts, Revue, 3/2001, ss: 15-19, s. 15.

4 Ernst Hirş, Pratik Hukukta Metot, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Ankara, 1948, s. 77.

Halûk Akalın-Selahittin Tolkun-Serap Cavkaytar-Tuba Işınsu Durmuş-Emine Kolaç-Mustafa Durmuş, Türk Dili II, Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayını no: 1871, Eskişehir, 2013, s. 15.

6 Sedat Sever, “Dil ve Anlatım Etkili Yazılı ve Sözlü Anlatım” Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimler Fakültesi Dergisi, cilt: 31, sayı: 1, yıl: 1998, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/40/482/5655.pdf, erişim tarihi: 28.11.2017, ss: 51-66, s. 62.

7 Larenz, adı geçen eser, s. 233.

8 Bakınız: R. Cengiz Derdiman, “Mevzuatın Hazırlanması ve Belirtilmesi Yöntemleri” Hukuki Yaklaşım, http://www.hukukiyaklasim.com/makaleler/mevzuatin-hazirlanmasi-ve-belirtilmesi-yontemleri/, erişim tarihi: 30.11.2017.

9 Bakınız: Kahan Onur Arslan, Türk Parlamento Hukuku, Adalet Yayınları, Ankara, 2014, s. 166.

10 Şeref İba, Anayasa ve Parlamento Üzerine İncelemeler, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010, s. 366, 367.

11 “Olaya uygulanan hükmün açık olmadığının kabul edilmesi halinde ise hükme; kendi dışındaki bazı yasal düzenlemelerden hareketle bir anlam verilmesi ve bunun sonucunda olayın vergiye tabi olduğunun kabul edilmesi halinde, kanun koyucunun maksadını aşan bir anlam ortaya çıkar.” Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulunun, 14.01.1994 tarihli ve esas: 1993/143, karar: 1994/1 sayılı kararı(nda Danıştay Başsavcılığı düşüncesi).

12 Görebildiğimiz kadarıyla, SSGSSK (5510 sayılı kanunla ilgili olarak; 22 Yasama Dönemi 4. Yasama Yılı 1189 sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu, https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1189m.htm, erişim tarihi: 07.12.2017) ve bundan önce çıkarılan ama TBMM’ye bir kere daha görüşülmek üzere gönderilen 5489 sayılı SSGSSK’nın (5489 sayılı kanunla ilgili olarak; 22 Yasama Dönemi 4. Yasama Yılı 1139 sayılı Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu, https://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1139m.htm, erişim tarihi: 07.12.2017) gerekçelerinde ve Komisyon raporlarında da söylediklerimizin aksi bir duruma rastlayamadık.

13 R. Cengiz Derdiman, Hukuk Başlangıcı, Gözden Geçirilmiş 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s.142. Hükmün birden fazla yorumu yapılabiliyorsa, lehe olan yorum tercih edilerek, uygulamaya esas alınmalıdır (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 30.06.1995 tarihli ve 1/1 sayılı kararı, nakleden: Ender Ethem Atay, Hukuk Başlangıcı, Gazi Kitabevi, Ankara, 2014, s. 230). Bu durumlarda norma kişiler lehine anlam yüklenmesi; kanaatimizce, hukukta normları salt lâfzî ifadesindeki biçime göre yorumlayan ve bunların içeriğine ilişkin incelemeleri ve hukukun amacının araştırılmasını hukuk dışı sayan, (hukukî pozitivizm şeklindeki) anlayışın (bakınız: Selâhattin Keyman-Haluk Toroslu, Hukuka Giriş, 5. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2012, s. 194, 203, 208) mutlak bağlayıcı olamayacağına da bir örnek teşkil etmektedir.

14 Bu konuda etraflı bilgi için bakınız: Derdiman, İdare Hukuku, adı geçen eser, s. 421, 422. Kısa açıklamak gerekirse: “Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin bir sonucu olarak memurlara uygulanacak suç ve cezalar kanunla düzenlenmiştir.” (Remzi Fındıklı Veysel Bilgiç, İdare Hukuku, Geliştirilmiş III. Baskı, Anadolu Yayıncılık, Ankara, 2006, s. 134; Ramazan Yıldırım, İdare Hukuku I, Mimoza Yayınları, Konya, 2012, s. 239, 240). Buna karşılık; günümüzde, disiplin hukukunda “kanunsuz suç olmaz” ilkesi mutlak geçerli olarak görülmemektedir. (Bahtiyar Akyılmaz-Murat Sezginer-Cemil Kaya, Türk İdare Hukuku, Genişletilmiş ve Güncellenmiş 3. Baskı, Seçkin yayınları, Ankara, 2012, s. 588; Zehra Odyakmaz-Ümit Kaymak, İdare Hukuku, 18. Baskı, Kuram Yayını, Kocaeli, 2017, s. 233). 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 4/1. Maddesi, gerekçesinde de değinildiği üzere, idareye, genel ve düzenleyici işlemlerle, kanunla çizilen çerçeve hükmün içeriğini doldurma yetkisi vermiştir (Berrin Akbulut, Türk Ceza Kanunu ile Kabahatler Kanunu Genel Hükümlerinin Yaptırım Hükümleri Dışında Karşılaştırılmalı Olarak İncelenmesi, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2014, s. 137; Sibel Can, “İdari Para Cezası”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, (TAAD), Yıl:7, Sayı:29, Ocak 2017, ss: 407-429, s. 412). Disiplin hukukunda da “değişen durumlara göre disiplin suçlarının idarece, en azından kanunun çizdiği çerçevede içinde kalınarak belirlenmesi, Anayasa(nın 38. maddesine) aykırılığı gidermiş olacaktır.” Aynı Kanaat: R. Cengiz, “’The Value of the Principle of “No Crime and Punishment With Out Law’ in Turkish Disciplinary Law”, The Science And Education At The Beginning Of The 21st Century in Turkey, Volume: 2, ed: Recep Efe et. al., St. Kliment Ohridski University Press, Sofia, 2013, ss: 243-256, s. 250. Nitekim Anayasa Mahkemesi de, yakın bir tarih olarak 13.01.2016’da verdiği esas: 2015/85, karar: 2016/3 sayılı kararında, kanunda olmayan bir disiplin suçunun tüzükle konmayacağına hükmetmiştir.

15 Bakınız: Danıştay 15. Daire Başkanlığının, 12.10.2016 tarihli ve esas: 2016/6791 sayılı (yürütmeyi durdurma) kararı. İdari emir ve yasaklara aykırı davrananlara, usûl ve şartlara uygun olarak ve yasal sınırlar gözetilerek uygun ceza verilmelidir. Bakınız: Nicolas Raschauer, “Verwaltungsstrafrecht. Stellung und Aufgaben der Organe der öffentlichen Aufsicht im Verwaltungsstrafrecht”, SIAK-Journal − Zeitschrift für Polizeiwissenschaft und polizeiliche Praxis, 2009 (4), ss: 82-93, s. 88-90

16 “Failin fiilinin eseri olmayan neticeler ona yüklenmemelidir.” Akbulut, adı geçen eser, s.319.

Dikkat                                        :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R. Cengiz Derdiman, “İdare Uygulayacağı Yasal Hükmü Nasıl Belirlemelidir?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka

Kaynak: R. Cengiz Derdiman, “İdare Uygulayacağı Yasal Hükmü Nasıl Belirlemelidir?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.

Önceki Yazıİşsizlik Sigortası ve Güvence Olduğu Konular
Sonraki YazıTahliye Taahhütnamesinin Hukuki Dayanağı Ve Kapsamı