(Aşağıdaki “4. Fah.TM’lerin trafik para cezası kesme yetkilerine ilişkin Sonuç ve Kısa açıklama” başlığında özet/kısa bilgi bulunmaktadır.)  

1. Fahri Trafik Müfettişinin (Fah.TM’nin) Görev ve Yetkisi, (Yasal Dayanak)

1.1.Fahri trafik müfettişlerinin(Fah.TM’lerin) görev ve yetkilerine ilişkin mevzuat hükümleri

Fah.TM’lerin görev ve yetkileri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun(KTK’nın) ek 6. maddesine dayanmaktadır. Bu hükümden;

1-) Fahri trafik müfettişlerinin (Fah.TM’lerin) kamu görevlilerine “yardımcı” olacakları;

2-) “Yardımcı olunacak” kamu görevlilerinin de; “sürücülerin trafik kurallarına uyup uymadıklarını denetlemekten sorumlu” yetkililer oldukları;

Anlaşılmaktadır.

Fah.TMGÇY’nin 9/a maddesi; Fah.TM’lere, diğer bir kısım görev ve yetkilerden başka, konumuzla ilgili olarak:

1-) Trafik kural ihlâllerine ilişkin olarak tespit tutanağı düzenleme ve;

2-) Bu tutanağı trafik kuruluşlarına veya internetten Emniyet Genel Müdürlüğüne ulaştırma;

Görev ve yetkisi de vermiştir.

“Fahri Trafik Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönetmeliği”ne[1](Fah.TMGÇY’e)göre Fah.TM’lerine, ceza kesme yetkisi değil; sadece, kural ihlâlini “tespit” yetkisi verilmiş olmaktadır. Fah.TM’lerin yapabilecekleri trafik kural ihlâli yapan sürücüleri gördüklerinde, sadece, araç plâkalarına “tespit tutanağı” düzenlemektir.

1.2. Anayasanın 128. maddesindeki kamu görevliliği açısından durum

Fah.TM’likleri, özel gerçek hukuk kişilerinin, –özel güvenliğe nispeten benzer şekilde,- kamu hizmet ve faaliyetlerinde görevlendirildiklerine ilişkin örneklerdendir.[2] Bunların görevlendirilmeleri,[3] “gönüllük esası”na dayanır. Bir Anayasa Mahkemesi(AYM) kararında da belirtildiği üzere;[4] Fah.TM’ler Anayasanın 128. maddesi anlamında kamu görevlisi sayılmazlar.

Fah.TM’lerin trafik kural ihlâlini tespit etmeleri halinde, düzenledikleri “tespit tutanağı”nın; kontrol edildikten sonra “trafik idarî para cezası karar tutanağı”na(TİPCKT’ye) dönüştürülmesi gerekmektedir(Fah.TMGÇY,m.13). Bu doğrultuda:

Fah.TM’lerin tespit tutanağına göre düzenlenen TİPCKT etkili-icrai işlem; Fah.TM’lerin tespit tutanağının ise, “hazırlık işlemi” olarak görülmesi mümkündür. Hal böyle olunca, tespit tutanağının bir hazırlık işlemi seviyesinde kalması; fahri trafik müfettişliğini, Anayasanın 128/1. maddesine aykırı kılmamış da olmaktadır.

2. TİPCKT düzenlenmesinde Fah.TM’lerin görev ve yetkileri

2.1. Fah.TM’lerin trafik kural ihlâllerine ilişkin tespitle sınırlı yetkileri

2.1.1. Tespit tutanaklarını kontrol ve Trafik İdari Para Cezası Karar Tutanağı(TİPCKT)  düzenlenmesi

Fah.TMGÇY’ye göre(m.13), Fah.TM’lerce trafik birimlerine ulaştırılan her bir tutanak “tespit tutanağı” olup; bu tutanak “kontrol” edildikten sonra; yetkili trafik kolluğunca17 TİPCKT’ye dönüştürülecektir.

AYM, bir kararında:

1-) İdarî ceza kararnamelerini, Anayasanın 128. maddesindeki vasıflara sahip kamu görevlilerinin ya da memurların düzenleyebileceklerini;

2-) Konuyla ilgili TİPCKT düzenleyebilecek olanların zabıta/kolluk görevlileri olduklarını;

3-) Fah.TM’lerin trafik kural ihlâllerine ilişkin olarak, trafik birimlerine verdikleri bilgi ve içeriklerin(tespit tutanaklarının), “ihbar” niteliğinde olduğunu;

4-) Söz konusu “tespit tutanağı”, denetlenip gerekli kontrolleri yapıldıktan sonra, hukuka uygunsa idarî yaptırım uygulanması gerektiğini;

5-) Böylece idarî yaptırımı uygulama yetkisinin, yetkili trafik polislerinde kalmaya devam ettiğini;

Belirtmiştir.[5]

2.1.2. “Tespit tutanağı”nın kontrolü ve TİPCKT düzenleme yetkisi

2.1.2.1. Fah.TMGÇY hükümleri

Fah.TMGÇY’nin 13. maddesine göre; Fah.TM’lerin ihlâli ihbar eden “tespit tutanakları”nın, “kontrol”den sonra, TİPCKT’ye “dönüştürülme”si gerekecektir. Dolayısıyla kontrolden sonra yapılan işlem, tespit tutanaklarının TİPCKT’ye “dönüştürülme”si olacaktır.

2.1.2.2. “Tespit tutanağı”nda bulunması gerekenler

“Kontrol” edilen “tespit tutanakları”nın,  yasal şekil ve usûllere uygun olmaları;[6] “tutanak formu”nda doldurulması istenen; -düzenleyen Fah.TM’nin örneğin sicil numarasını, isnad olunan ihlâli ve bunu sübut erdirecek yer, zaman, araç plakası, markası ve rengi gibi;- bilgi ve delilleri taşımaları gerekmektedir.

Fah.TM’lerin düzenledikleri  “tespit tutanağı”na konu ihlâl, bu tutanakta somut ve net bir şekilde belirtilmelidir.[7] “Somut eylem” failin dış dünyaya yansımış; objektif ve hukuka aykırı nitelik taşıyan eylemidir.[8]

Eylemin ne olduğunun açıkça belirtilmemesi/nitelendirilmemesi[9] veya hukukî ya da uygulama açısından belirsizlikler içeren[10] ceza kararnameleri(TİPCKT’leri); yasal şekil ve şartlara uygun olmadıklarından ve savunma hakkını da kısıtladıklarından, hukuka aykırı görülmektedirler.

Tespit tutanaklarında isnada konu ihlâli yapan aracın markası, plâkası, rengi; ihlâlin yeri, tarihi de somut olarak yer almalıdır:[11]

Aynı renkte ve markada/tipte ve hatta birbirlerine yakın plakada başka araçların olabileceği malîmdur/muhtemeldir. Benzerliklerden dolayı başka araçlara ceza yazma tehlikesini/ihtimalini kaldırmak için, araçların; varsa markalarında, renklerinde ya da diğer hususiyetlerinde ayırıcı/somut tanımlayıcı ayrıntılara da, tespit tutanaklarında yer verilmelidir:[12]

2.1.2.3. TİPCKT’de bulunması gereken bilgiler

“İdarenin kişilerin hak ve menfaatlerini etkileyen konularda “şüphe”ye dayanarak işlem tesis etmesi uygun ve doğru görülemez.”[13] AYM’nin[14] ve Danıştay’ın[15] çeşitli kararlarına göre de varsayıma dayalı suç olamaz ve varsayıma dayalı ceza verilemez.

Dolayısıyla TİPCKT’nin;

1-) Düzenleyen zabıta görevlisinin ad, soyad görev ve imzalarının bulunması gereklidir. İdarî işlemlerde imzayı ya da elektronik iletilerde, elektronik imza gibi güvenceleri içermelidir.[16]

2-) Düzenlenmesinde görevli ve yetkili kamu görevlisi; ihlâlin vuku bulduğu zaman kişi ve yer yönünden de yetkili olmalıdır. -Bu bakımdan, bu yazıda “trafik kolluğu” veya “trafik zabıtası”ndan maksad da; görev ve yetki alanlarına göre trafik polis ya da jandarma görevlileridir.[17]

3-) İsnada konu ihlâl, bu ihlâlin yeri, zamanı, ihlâli yapan aracın plâkası, rengi, markası ve sahibinin adı soyadı ve ikâmet adresi gibi; ayırıcı özelliklere, bilgilere ve delillere yer vermesi gereklidir.

2.1.3.3. “Tespit tutanakları”nın bağlayıcılığı

Fah.TMGÇY’de(m.13) tespit tutanaklarının kontrolden sonra, TİPCKT’lere “dönüştürülecekleri” yazılıdır. Bu durum, TİPCKT’ye, tespit tutanaklarında yazılı olan bilgileri yazmayı gerektirir. TİPCKT’ye, tespit tutanağında bulunmayan bir bilgi ya da olguyu ekleme, ancak araştırarak ihlâlin sübuta erdiğinin belirlenmesi veya ilgili Fah.TM’den alınan ek bilgi ve/veya belgeye dayanması kaydıyla mümkün olabilir. Ancak, bu eklemeler ihlalin somutluğunda şüphe mevcutsa, masumiyet karinesi gereği TİPCKT düzenlenmemelidir. Dolayısıyla: Tespit tutanağından olmayan bir bilgi ya da ayrıntı; ihlâl isnadının somutluğuna karşı, masum sayılma karinesini/güvencesini ihlâl etmeyecek olması kaydıyla eklenebilmelidir. “Tespit tutanağı”nda yer alan aracın kameradan ya da trafik kontrollerinden geçip geçmediği gibi hususlarla delillendirme; “tespit tutanağı”nda olmayanı ekleme olarak görülemez.

2.2. TİPCKT’nin usûle ve şekle uygun olması

2.2.1. TİPCKT’de uyulması gereken usûl ve bulunması gereken şekil şartları

Bir idarî ceza/yaptırım kararı; maddî olayın tespit edilmesi ve bu tespite hukuk kuralının uygulanması şeklinde alınır ve uygulanır.[18] TİPCKT’de hangi bilgi ve hususların bulunmasının mecburî olduğu, KabK’nın 25. maddesinde belirtilmiştir.

TİPCKT’de, hükmedilen “yaptırım/idarî cezanın” açıkça belirtilmesi; 5326 sayılı Kabahatler Kanununun(KabK’nın) 25/1-b maddesindeki “amir hükmün” bir gereğidir.

KabK’nın 25/1-c maddesinin amir hükmüne göre de TİPCKT’de; yaptırım uygulanan fiilin ispatını gerektiren tüm delillerin yer alması gerekmektedir.[19] Eşdeyişle, bu (25/1-c)maddeye göre somut ihlâlin ispatını gerektiren delillerin TİPCKT’de belirtilmesi zorunludur.[20]

TİPCKT’yi düzenleyecek kamu görevlisi ya da makamlarının, “tespit tutanağı”na konu ihlâlin vuku bulduğu yer itibarıyla görev ve yetkili olmaları da şarttır.17

İdari ceza/yaptırım kararında(TİPCKT’de); buna karşı başvurulabilecek kanun yolları ve süreleri TİPCKT’de açık, anlaşılır şekilde yazılmalıdır. Bir kısım cezalara karşı yasal başvurular adli ya da idarî yargı mercilerine yapılabilmektedir. Kesilen her bir cezanın tabi olduğu hukuk yolları ve süreleri gözetilerek; hangi kanun yoluna ne kadar süre içinde başvurulabileceğinin açıklayıcı/anlaşılır şekilde belirtilmesi, Anayasal(madde:40/2)zorunluluktur..

2.2.2. Usûl ve şekle aykırılığın yaptırımı

2.2.2.1. TİPCKT’nin iptali

Tesisi ya da içeriği bakımından kanunların emredici ilke ve kurallarına uygun olmayan işlemler; şekle -ve usûle- aykırılıktan dolayı kaldırılırlar(=iptal edilirler). Emsal bir kararda[21] belirtildiği üzere, idarî yaptırıma, usûlüne uygun karar verilmemesi halinde; tebliğ edilecek ve kesinleşecek bir yaptırımın “varlığından” söz edilemez.

Bünyesinde Kab.K’nın 25. maddesinde yer alan hususları ve verileri bulundurmayan TİPCKT de, “şekil” eksikliğinden dolayı iptal edilirler.

Emsâl kararlarda:

1-) “İdari para cezası içeriğinde açıkça kabahati oluşturan fiillerin neler olduğu, hangi tarihlerde ve nerede işlendiği ile anılan tutanakta söz konusu ihlâlin kimin hangi işlemleri neticesinde tespit edildiğinin de belirtilmediği anlaşılmış”;[22] olduğuna vurgu yapılmıştır. Ve idari ceza kararının, KabK’nın 25. maddesine aykırılığından dolayı iptal edilmesi gerektiğine karar vermiş; aksi yöndeki yerel mahkeme kararını da kanun yararına bozmuştur.

2-) “İdari para cezasını gerektirecek kabahat fiilini açıkça içermemesi nedeniyle 5326 sayılı Kanun’un 25/1-b maddesine aykırı olarak düzenlendiği”[23]; sonucuna varılması gerektiğine değinilmiştir.

2.2.2.2. TİPCKT’de “kanun yollarına başvuru ve süresinin bildirilmemesi”nin yaptırımı

İdari işlemlerde, bu işlemlere karşı kanun yolları ve sürelerinin belirtilmesinin zorunlu olduğu, AYM’ce de belirtilmiştir.[24] Danıştay’ın emsal kararına göre:

“Dava açma süresini başlatacak olan Anayasa’nın amir hükmü gereğince başvuru mercii ve süresini de gösteren yazılı bildirimdir. Bunun dışındaki yazılı bildirimler, Anayasa’nın 40. maddesinin amir hükmüne uygun olmadığından, dava açma süresi işlemeye başlamaz.” [25]

Bununla birlikte:

Yargıtay’ın dava sürelerinin ve kanun yollarının yazılı olarak bildirilmemesinin dava süresinin işlemesine engel olmayacağına yönelik kararları[26] vardır. Bu yöndeki kararlar AYM’nin anılan kararına ve Anayasaya uygunluğu her zaman tartışılabilir nitelik taşımaktadır.

2.2.3. TİPCKT düzenlenemeyecek hallere ilişkin örnekler:

2.2.3.1. Cezadan muafiyet sebepleri

Başta belirtmek gerekir ki: Anayasamız adl ve idarî nitelikli ceza ve yaptırım ayrımı yapmadığı gibi; AYM kararlarında[27] örneğin idarî suç ve cezaların da kanunîlik prensibine tabi olduğu yönündedir.  Dolayısıyla bu doğrultuda, idarî cezalar için de adlî cezalar için öngörülen usûl işletilecektir.[28]

Hukukumuzda suç meydana gelmeden ve suç meydana geldikten sonra mevcut olan cezasızlık/cezadan muafiyet sebepleri vardır. Bu sebepleri haiz olan kişilerin ihlâllerine ilişkin “tespit tutanağı”nın, TİPCKT’ye dönüştürülmesi mümkün değildir.[29] Bu bakımdan:

Diplomatlık dokunulmazlığına sahip olanların dokunulmazlıkları/muafiyetleri söz konusudur. Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanlar ve milletvekilleri de; -Türkiye Büyük Millet Meclisince(TBMM’ce) Anayasada belirtilen usul ve esaslara uygun şekilde kaldırılmadığı sürece;- Anayasada öngörülen şekilde dokunulmazlığa/muafiyete sahip bulunmaktadırlar. Anayasal ve yasal hükümlere göre:

İdarî cezanın/yaptırımın(TİPCKT’nin), rıza göstermeyen milletvekillerine uygulanmaları için, “cebrî icra usûlleri”nin işletilmesi gerekecektir. Bu ise, milletvekillerinin zorlanması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla cebrî icra; dokunulmazlığa sahip olan milletvekilleri “tutulamayacakları(=yakalanamayacakları)” için [30] mümkün olmayacaktır. Diğer taraftan, Anayasadan anlaşıldığına göre; milletvekillerinin aldıkları -milletvekilliğini sona erdirmeyen- cezalar; milletvekillik süresinin -dolması gibi sebeplerle- sona ermesinde sonra infaz edilmek üzere, ertelenirler.

İdarenin yasama üyelerine ceza yazması; milletvekilinin söz oy ve düşüncelerinde bağımsızlığını da olumsuz da etkileyebilecektir.

Bu nedenlerle milletvekillerinin trafik ihlâllerini tespit halinde; en uygun yol olarak, TİPCKT değil; kollukça, ancak bir tespit tutanağı düzenlenmeli ve gerekli işlemleri yapacak ilgili makamlara gönderilmelidir.

Hâkim ve savcılar hakkında idarî yaptırım kararı almanın ve uygulamanın; yargının bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ilkeleriyle bağdaştırılması imkânsız ya da zor olabilecektir. Bu nedenle hâkim ve savcılar hakkında tespit tutanağının idare tarafından TİPCKT’ye dönüştürülmesi kabul edilmemektedir. Emsal kararlarda da, idarî yaptırıma konu ihlâlin kişisel bir suç olduğu; bu nedenle trafik zabıtasının/kolluğunun ancak “tespit tutanağı” düzenleyebileceğine hükmedilmiştir.[31]

2.2.3.2. Fah.TM’lerin yetkisiz oldukları ihlâller

(1) Konu yönünden

Fah.TM’lerin trafik ihlâli “tespit tutanağı” düzenleyebilecekleri ihlâl türleri/konuları Emniyet Genel Müdürlüğünce yayınlanmıştır.[32] Bunlardan başka ihlâller için “tespit tutanağı” dahi düzenlenmemelidir.

(2) Trafik kolluğunun bulunduğu yerdeki “‘tespit tutanağı’na konu” ihlâl durumu

Fah.TM’nin “trafik denetleme yetkisiyle donatılan zabıtaya yardımcılık” fonksiyonu unutulmamalıdır. Bu nedenle: “Tespit tutanağı”na konu ihlâlin işlendiği “an’da” ve “‘yer’de” trafik kolluğu da varsa; asıl yetkili olarak bu trafik kolluğunun işlem ve uygulamaları esas alınacaktır. Bu durum Fah.TM’nin tespit tutanağını zımnen(≈kapalı) ilga etmiş(=kaldırmış) olacaktır.

(3) “Bir İhlâle 2 kere Ceza Verilmeyeceği” İlkesi

Bir suçtan aynı amaçla, aynı konuda aynı türde “tekrar” niteliğinde bir ceza verilemez. Buna “ne bis in idem” ilkesi denmektedir. Bu ilke istisnalar olsa da[33] genelde idarî ceza hukukunda da nazara alınmaktadır. Buna göre, fahri trafik müfettişinin yaptığı ihbara konu yer ve zamanda aynı ihlâle dayanarak bir başka TİPCKT düzenlenmemiş de olmalıdır.

3. Tespit tutanağındaki isnadının araştırılması ve ispatına ilişkin değerlendirmeler

3.1. İdari işlemlerin tesisinde maddi gerçeğin ispatında yumuşama

Genelde, idarî cezalara/yaptırımlara ilişkin eylemlerin ispatının; adlî cezalara hükmedilirken öngörülen ispat kadar sıkı tutulmadığı hususu, genelde kabul görmektedir.[34] İdari yaptırımlarda kullanılan delillerin tam, şüpheye meydan vermeyecek kesinlikte olmasından ziyade; yaptırım uygulanmasına ilişkin olarak bir “kanaat uyandırması” yeterli bulunmaktadır.[35] İdarî işlemlerde hukuka uygunluk karinesi de masumiyet karinesinin kabul edilmemesinde etkili görülmektedir.[36] Bu durum:

İdarî cezalara(TİPCKT’ye) tekabül eden bir eylemin “mevcudiyetinin ve/veya olaya ilişkin ‘somut olgu ve tespitlerin’ şart olmadığı” anlamına gelmez.[37] İdarî ceza tutanaklarında fiilin işlendiğine ilişkin tüm delillerinin yer almasını öngören emsal karar;[38] bu içerikte bir ispatın gerekliliğini de anlatmaktadır.

Nihayetinde; TİPCKT düzenlenebilmesi için:

Tespit tutanağındaki bilgilerin, asgarî olarak, kanuna aykırı olan yaptırımı gerektiren ihlâlin vukuunu ispat etmesi yetecektir/gerekecektir.[39] Bu, bir ihlâle, maddî olarak vukuunun görülmesi halinde; yaptırım uygulanabilmesine imkân vermektedir.[40]

Bu değerlendirmeden, sonuç itibarıyla, TİPCKT’nin:

1-) Hukuka uygunluk, mazeret ya da cezasızlık sebepleri;

2-) Masumiyet karinesi ve şüphenin sanık lehine olarak, ihlâli ve yaptırımı kaldıracağı;

Gibi hususların araştırılmasına gerek duyulmadan, düzenlenebileceği ve icra edilebileceği anlaşılmış da olmaktadır.

Nitekim:

Yargısal içtihatlar da; ispat yükünü sanığa devreden kurallarla, hukukî veya fiilî varsayımlar olabileceği yönündedir. Bu durumlarda, ispat yükünün yön değiştirmesi, masumiyet karinesine aykırılık taşımaz.[41] İdarî işlemlerin hukuka uygunluğu karinesi de gözetilerek; idarî yaptırımları tesis eden idare için masumiyet karinesinin bağlayıcı olmayacağı[42] değerlendirilebilir. Masumiyet karinesi ve şüphenin sanık lehine olması, bu aşamada, sadece ihlâlin mevcut olup olmadığı yönünden olabilecektir. Bu bakımdan, ihlâlin vukuu veya mevcut olduğu şüpheliyse TİPCKT düzenlenmemelidir.

3.2. Yargı sürecinde ispat ve derecesi: Sıkı ispat

TİPCKT’ye, tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş(15) gün içinde; sulh ceza hâkimliğine başvurularak itiraz edilebilir (KabK,madde:27). Üç bin Türk Lirası üzerindeki tutarlara (ve dolayısıyla konumuzla ilgili TİPCKT’lere) ilişkin hakimlik kararları kesindir(KabK.,madde: 28/son).

İdari yaptırımlar/cezalara ilişkin olarak yargı merciince, uyarlıkları ölçüsünde ceza hukuku ve ceza yargılama hukukunda kabul edilen prensiplerle;[43] bireyin idare karşısında korunması hakkı sağlayıcı usûllere[44] uyularak, nihaî(≈son) bir karar verilecektir.[45]

“Şüphenin olduğu yerde ikilem vardır; ispat yoktur.”[46] “Ceza muhakemesinde maddî gerçek araştırıldığından, ispat yükü sorunu yoktur.”[47]

Bu minvalde:

Yargılamada şüphenin sanığın lehine olduğuna ilişkin masumiyet karinesini nazara almak; dolayısıyla şüpheyi,  çelişmeli yargılama usûlü ile yenmeye çalışmak; başvurudan idareyi haberdâr ederek savunmasını, delillerini ve gerekçelerini ibraz etmesini istemek; delil ibrazı ya da delillerin toplanması için taraflara etkili talep fırsatlarını ve haklarını tanımak ve nihayetinde; elde edilen hukuka uygun, her türlü şüpheden arınmış ve kesin delillere dayanarak nihai bir karar vermek;[48] yargısal usûller içinde yer almaktadır.

Yargı makamının kararını, bu usûllere uyarak; Anayasaya, kanunlara ve hukuka uygun vicdani kanaatiyle vermesi, maddi gerçeği sıkı bir şekilde araştırması anlamına gelmektedir.

Yargısal başvuru halinde idarî yaptırım kararı(TİPCKT), yargı merciinin verdiği itirazı ret kararıyla kesinleşmiş olacaktır.[49]

Şu halde, yargısal süreçte:

1-) “İdarî yaptırımlarda masumiyet karinesi esastır.”[50] AYM’nin kararları da, diğer karinelerin masumiyet karinesini etkisizleştirmeyeceği yönündedir.[51] İdarî yaptırım kararı alan idarenin, bunun dayanaklarını şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat etmesi gerekmektedir.[52]

2-) İhlâl, maddî olarak vukua gelse bile; sübuta erecek -şahsî cezasızlık, mazeret veya hukuka uygunluk sebepleri gibi- cezayı kaldıran sebepler; yargısal süreçte araştırma kapsamında dahil olacaklar ve TİPCKT’yi/yaptırımı kaldırma gerekçeleri olabileceklerdir.

3-) “Delile dayanmayan yaptırım söz konusu olamaz.”[53] Maddi gerçek de ancak hukuka ve akla uygun, gerçekçi ve kesin delillerle ortaya çıkarılabilir.[54] TİPCKT’ye konu ihlâlin nasıl gerçekleştiğine ve olaya ilişkin,  maddî delillerin de yargı sürecinde araştırılması söz konusu olacaktır.[55] Yaptırım (-konumuzla ilgili olarak daTİPCKT-); bilgi görgü fotoğraf, kamera kayıtları ve tutanakları düzenleyenlerin ya da tanıkların beyanları gibi delillere dayanmalıdır.[56],

Emsâl bir karar, “itirazı kabûl” edip;[57] Fah.TM’ler tarafından düzenlenen “tespit tutunağı”na  dayanan TİPCKT’yi iptal etmiştir. Bu kararda, ortada “görüntü ya da fotoğraf ‘gibi’ delil olmadığı”nın anlaşılması, gerekçe gösterilmiştir. Burada yer alan ‘gibi’ edatı, olayı ispatlayacak delilin aranması gerektiğine işaret etmiş olmaktadır.

3.2. TİPCKT’nin dayanağı olarak KTK’nın 116. Maddesi ve Cezaların şahsîliği prensibi

Fah.TMGÇY’nin 13. maddesi gereğince, tespit tutanakları, kontrolleri yapıldıktan sonra KTK’nın 116. maddesine göre TİPCKT’ye dönüştürülürler. Bu 116. madde, sürücüsünün tespit edilmesi imkânı yoksa veya oldukça zorsa, ihlâle konu aracın plâkasına ceza yazılmasını öngörmektedir.

3.2.1. Cezaların Şahsîliği: Tanım

Adli cezalarda olduğu gibi, idarî cezalarda da cezaların şahsîliği ilkesine riayet edilmektedir. Buna göre bir kimsenin“suçun işlenmesine bizzat ya da dolaylı olarak katılmadıkça cezalandırılamayacağını”[58] kabul etmek gerekir.

3.2.2. KTK’nın 116. maddesinin Anayasaya uygun yorumu çerçevesi

KTK’nın 116. Maddesindeki plâkaya ceza düzenlenmesi usulüne, cezaların şahsiliği ve kusursuz ceza olamaz ilkelerine aykırılık taşıdığı gerekçeleri ile “itiraz” edilmiştir.[59]

İtirazları değerlendiren AYM, bu hükmü;

Ancak sürücüsü tespit edilmeyen araçlara uygulanması;[60] bu kuralın kamu düzeni ve trafik düzenin sağlanmasında demokratik toplumda zorunluluk içerdiği;[61] gerekçeleri ile Anayasaya uygun bulmuştur.

3.2.3. Konumuz açısından değerlendirme

Bu bilgilerden; tespit tutanaklarının dönüştürüldükleri TİPCKT’ler düzenleyen trafik kolluğunun, kural ihlâli yapan aracın sürücülerini görmesi ve bilmesi mümkün değildir. Sürücünün bilinmesi ya da araştırılarak bulunması halleri istisna olmak üzere; TİPCKT, tespit tutanaklarına uygun olarak araçların sahipleri adına düzenlenecektir. Kaldı ki böyle bir durumda:

Sorumluluğun iradî ve kusurlu olan sürücünün eyleminden kaynaklandığı;[62] bu şekilde cezayla muhatap olan aracın, -çalınma ve zorla alınma gibi haller dışında- sahibi ile ilgisi devam ettiğinden; araç sahibinin sürücüye rücu imkânının bulunduğu;[63] gözden uzak tutulmamalıdır.

Yargıtay emsâl kararında da:

1-) Fah.TM’lerin, trafik kural ihlâllerini belirlediği araçların sürücülerini tespit mecburiyetleri olmadığı;

2-) KTK’nın 116. maddesine göre sürücüsünün tespit edilemediği hallerde cezanın plakaya yazılmasının hukuka aykırı olmayacağı;

3-) Araç sahiplerinin TİPCKT’ye itiraz etmemiş olmaları halinde/gözetildiğinde; yaptırımı kabullendikleri;

Hususlarına yer verilerek, plakaya ceza tutanağı düzenlemenin –cezaların şahsiliği ilkesine ve hukuka aykırı olmadıklarına hükmedilmektedir.[64]

4. Fah.TM’lerin trafik para cezası kesme yetkilerine ilişkin Sonuç ve Kısa açıklama

4.1. Fahri Trafik Müfettişleri ve Tespit Tutanakları

Fahri trafik müfettişlerinin(Fah.TM’lerin) statüleriyle  görev ve yetkilerine ilişkin yasal dayanak, 2918 sayılı Karayolları trafik kanununda(ek 6. madde) bulunmaktadır. Buna göre Fah.TM.’ler trafik kurallarına uymayı denetleyen yetkililere “yardımcı olmak”la görevli ve yetkilidirler.

“Fahri Trafik Müfettişliği Görev ve Çalışma Yönetmeliği”nin (Fah.TMGÇY’nin) 9. maddesi Fah.TM’lere trafik ihlâllerini tespit etme yetkisi vermiştir. Fah.TM’ler bu tespitlerini yazılı ya da elektronik ortamda trafik birimlerine ulaştıracaklardır. Yetkili trafik zabıtası makamlarınca ya da görevlilerince de bu tespit tutanak”ları trafik idari para cezası karar tutanağı”na(TİPCKT’ye) “dönüştürülecekler”dir.

Bunu TİPCKT’de “dönüştürme” yetkisi; Anayasanın 128. maddesi kapsamında kamu görevlisi olan ve trafik denetimi yapmaya yetkili zabıta makam ve memurlarına aittir.

“Kontrol” edilen “tespit tutanakları”nın hukuka uygun görülmeleri ve eksiksiz olmaları halinde ve bu tespit tutanaklarına göre TİPCKT’ler düzenleneceklerdir. Trafik cezası da böylece kesilmiş olmaktadır. Bu halde de, TİPCKT, sadece “tespit tutanağı”na bağlı kalınarak düzenlenmiş olacaktır.

4.2. Tespit tutanakları üzerine başka bir araştırma zorunluluğu olmadığı

Tespit tutanaklarının, “kontrol”leri akabinde TİPCKT’ye dönüştürülmelerinde; ihlâl isnadı yöneltilenin savunması ya da bilgisine başvurma gibi idari usûllere uymak gibi bir yasal zorunluluk yoktur. Yargısal içtihatlarda, ve FahTMGÇY’nin 13. maddesinde, tespit tutanaklarına istinaden TİPCKT’lerin KTK’nın 116. maddesi de dayanarak düzenlenecekleri öngörülmektedir: Bu hüküm, sürücüye ulaşma imkânı yoksa ya da zorsa; plakaya ceza/yaptırım uygulamaya imkân vermektedir.

İdari yaptırımlarda maddî gerçeğin ispatının, adlî cezalara ilişkin yargısal usullere bağlı  ispat kadar sıkı tutulmadığı; doktrin ve emsal yarı kararlarından da anlaşılmaktadır.

TİPCKT’lere karşı; isnada konu ihlalin işlendiği yer yönünden yetkili sulh ceza hâkimliklerine itiraz edilebilmektedir. Kanunlara göre, itiraz süresi tebliğ tarihinden itibaren 15 gündür.

4.3. TİPCKT’ye yargasal başvuruyla itiraz edildiğinde

Yargılama, ceza muhakemesi esas ve usûllerine göre yürütülecektir. Kişilerin adil yargılanma ve etkili erişim haklarıyla birlikte; Avrupa Konseyinin idari yaptırımlara ve işlemlere karşı korunmayı içeren tavsiye kararları da, usul güvenceleri öngörmektedirler.

Yargısal süreçte:

1-) Yargı merciince, ceza yargılamalarında olduğu gibi; delillerin toplanmasında ve değerlendirilmesinde serbestlik ilkesi geçerli olacaktır. İtiraz sürecinde “yargısal usûller” uygulanacak ve nihayetinde; hâkimin vicdanî kanaati ile Anayasaya, hukuk ve kanunlar uygun bir karara hükmedilmiş olacaktır. Ayrıca delillerin doğrudanlığı ilkesi gereğince de; hâkim, duruşmada delillere doğrudan doğruya ulaşabilecektir.

2-) Yeterli delille şüphenin yenilemediği durumlarda başvurucu lehine olarak itirazın kabulüne ve TİPCKT kaldırılmalıdır.

3-) Ceza muhakemesinde maddî gerçek araştırıldığından; şüphenin sanık lehine olacağı ve masumiyet karineleri gibi güvenceler nazara alınmış da olacaktır.  Bu sebeple, maddî gerçeğin yani ihlâlin mevcudiyetini ve/veya ihlâle yaptırım uygulanmasını sübuta erdiren delillere ulaşılamaması halinde; itiraz kabul edilerek TİPCKT’nin kaldırılmasına hükmedilebilecektir. Bu doğrultuda emsal bir kısım yargı kararlarından;

3a-) Aracın plâkası ve rengine ve diğer bilgilere ilişkin çelişki bulunması;

3b-) İsnadın fotoğraf ya da kamera kaydı “gibi” delillerle sübuta erdirilememesi;

Gibi ispatı etkinsizleştiren hallerde, TİPCKT’lerin iptal edilebileceği anlaşılmaktadır.

5326 sayılı Kabahatler Kanununun(KabK’nın) 25. maddesine aykırılık içermesi de itirazın kabulünü ve dolayısıyla TİPCKT’nin kaldırılmasını gerektirecektir. Bu maddedeki amir hükümlerde, idarî ceza/yaptırım tutanaklarında hangi bilgilerin yer alacağı; ve yaptırımın/cezanın dayandığı delillerin açıkça belirtilmesi zorunlu kılınmıştır.

Yazan: Prof. Dr. R. Cengiz Derdiman

e posta: rcderdiman@hukukiyaklasim.com

                 iletisim@hukukiyaklasim.com

Dikkat                     :

1-)  Bu makalenin, yasalara uygun şekilde kaynak gösterilip atıf yapılarak kullanılması hariç, rızamız ve iznimiz alınmadan başka yerlerde yayımlanamayacağını ve kullanılamayacağını hatırlatmak isteriz. Bu hususta Yasal Uyarı sayfasını da kontrol edebilirsiniz.

2-) Bu makaleye atıf yapılması halinde:

R. Cengiz Derdiman,Fahri Trafik Müfettişlerinin Trafik Para Cezası Kesme Yetkileri Var Mıdır?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmesi gerekmektedir.

3-) İznimiz ve rızamız alınması kaydıyla diğer kullanımlarda da mutlaka:

Kaynak:  R. Cengiz Derdiman,  Fahri Trafik Müfettişlerinin Trafik Para Cezası Kesme Yetkileri Var Mıdır?”, Hukuki Yaklaşım Sitesi, ……………. Erişim Tarihi: ../../20..

Şeklinde kaynak gösterilmelidir.

 

Dipnotlar                       :

[1]     01.05.1997 tarihli ve 22976 sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır.

[2]     Şüphesiz ki için yasal dayanak ve görevlendirmenin serbest irade ile kabulü gerekir. Derdiman, R. Cengiz, İdare Hukuku, 5. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2015, s.90-92; Çal, Sedat, İdare Hukukunda Ruhsat, 2. Güncellenmiş baskı, Seçkin yayını, Ankara, 2012, s. 173 ve devamı.

[3]     Fah.TM’lerin kamu idaresi ile kurulan bağları “görevlendirme usûlü”nü çağrıştırmaktadır. Bunlara kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanmaları için bir anlamda “ruhsat” verilmiş olmaktadır. İdare, kamu hizmet ve faaliyetlerinde özel hukuk kişilerini sözleşmeyle ya da lisans/ruhsat yöntemi ile görevlendirebilmektedir. Bu tür görevlendirmeler kolluk hizmetleri ile ilgili olduğu için, yargısal içtihatlar doğrultusunda sadece lisan/ruhsat usûlü ile verilebilmektedir. Derdiman, R. Cengiz, “Özel güvenlik hizmetlerinin niteliği ve etkin bir şekilde yürütülmesi için yapılması gereken düzenlemeler”, III. Ulusal Özel Güvenlik Sempozyumu Sunulmuş Bildiriler Kitabı, Gaziantep, 2013, s. 30-40; Danıştay İdari İşler Kurulunun, 25.10.1990, E.No:1990/90, K.No:1990/73 kararı, (nakleden: Yıldız, Şerife, İdarî Faaliyetlerin Devri Bağlamında Özel Güvenlik, Doktora Tezi, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir, 2009, s. 143.

[4]     AYM’nin 26.12.2013 tarihli ve Esas: 2013/43 Karar: 2013/168 sayılı kararı.

[5]     AYM’nin 26.12.2013 tarihli ve Esas: 2013/43 Karar: 2013/168 sayılı kararı.

[6]     Bu konuda aşağıda “2.2. TİPCKT’nin usûle ve şekle uygunluğu” başlığında detaylı bilgi verilmiştir.

[7]     “Fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, fiile uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlenip uygulandığı…” (örneğin bakınız: Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 17.06.2019 tarihli ve  Esas: 2017/ 6499 karar: 2019 / 5250 sayılı kararı.) görüldüğünde hukuka uygunluk oluşmuş olur.

[8]     Noak, Torsten, “Einführung ins Ordnungswidrigkeitenrecht – Teil 1 Ahndungsvoraussetzungen” Zeitschrift für das Juristische Studium (ZJS), 2/2012, ss: 175-183, s. 176.

[9]     Kocaeli Sulh Ceza Mahkemesinin 10.03.2011 tarihli ve değişik iş: 2011/205 sayılı kararı(nakleden: Yaşar Güçlü, İdari Para Cezaları ve Diğer İdari Yaptırımlar, Güncellenmiş 3. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016, s. 202, 203. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin 17.01.2020 tarihli ve esas: 2019/711 karar 2020/79 sayılı kararındaki ifade biçimiyle: “vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen delillere dayanması; ve ‘eylemin doğru olarak nitelendirilmesi’” gerekmektedir.

[10]    “(AİHM), mahkemeye etkili erişim hakkını “hukukun üstünlüğü” ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar vermektedir. (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23.01.2003, § 34).” Danıştay 5.Dairesinin 04.03.2015 tarihli ve Esas: 2013/ 9315 Karar: 2015 / 1859 sayılı kararı.

[11]    Danıştay 5. Dairesinin 15.03.2004 tarihli ve Esas: 2000 / 5108 Karar: 2004 / 1132 sayılı kararında; “somut bilgi ve belge olmadan … tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı”nı belirleyen yerel mahkeme kararı onanmıştır.

[12]    İtirazda fahri trafik müfettişinin bildirdiği aracın başka bir vilayette olduğunun mobese kayıtlarından görülebileceği; aracın markası ve türünün farklı olduğunun iddia edilmesi gözetildiğinde; düzenlenen ceza tutanağını uygun bulan yerel mahkeme kararı iptal edilmelidir. Bakınız:  Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 09.12.2014 tarihli ve Esas: 2014/ 17324 Karar: 2014 / 20836 sayılı kararı.

Benzer yönde emsal kararlar:

1-) Araç sahibi tarafından ceza yazılan aracın rengi ve modelinin kendi aracından farklı olmasına dair yargı merciine itirazı halinde, TİPCKT’nin hatalı olduğunun kabul edilebileceği yönünde: Yargıtay 19. Ceza dairesinin 09.04.2015 tarihli ve 19. Ceza Dairesi Esas: 2015/158, Karar: 2015/159 sayılı kararı, nakleden: Yurtcan, s. 236, 237. Aynı yönde: Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18.09.2017 tarihli ve Esas: 2016/15683 Karar: 2017/6935 sayılı kararı.

2-) “T… marka  koyu renkli olarak saptanan … plaka no.lu aracın beyaz renkli K..-S.. marka ve tipli araç olduğu motorlu araç trafik ve tescil belgeleri içeriklerinin anlaşılmasına göre … cezanın kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.” Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 06.05.2003 tarihli ve Esas: 2003/ 47 Karar: 2003 / 2289 sayılı kararı.

[13]    Danıştay 5. Dairesinin 10.03.1988 tarihli ve Esas: 1987/406 Karar: 1988/704 sayılı kararı.

[14]    AYM’nin 7/5/2015 tarihli ve 2014/3134 (başvuru) sayılı kararı.

[15]    Danıştay 4.Dairesinin 22.11.2006 tarih ve Esas:2006/2998, Karar:2006/2922 sayılı kararı.

[16]    Bakınız: Badura, Peter, “Die Form des Verwaltungsaktes”, Verwaltungsverfahren : Festschrift zum 50jährigen Bestehen d. Richard-Boorberg, hrsg. von Walter Schmitt Glaeser. Richard Boorberg Verlag GmbH & Co, (Stuttgart) 1977, s. 212.

[17]    Fah.TMGÇY, trafik birimlerinin TİPCKT’yi düzenlemesinden bahsetmektedir. Bu bakımından “polis ya da jandarma” ayrımı yapmamaktadır. TİPCKT’lerin tâbi oldukları 5326 sayılı Kabahatler Kanununa göre(KabK’ya)(madde:22/4); kabahatlerde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunundaki(CMK’daki) yetki kuralları geçerlidir.  Dolayısıyla Fah.TM’lerin tespit tutanaklarına konu ihlalin; yapıldığı “yer”in başka il veya ilçe trafik polis ya da jandarma görev ve yetki sahasına girmesi halinde; tespit tutanakları, bu kolluk görevlileri tarafından TİPCKT’ye dönüştürülmelidir. Jandarma birimlerinde TİPCKT’yi düzenleyecek makam ve görevliler de; AYM’nin yukarıda anılan kararı ve Anayasanın 128. maddesi kapsamındaki jandarma personeli olmalıdırlar.

[18]    Kurt Hayrettin, “İdari Yaptırımlara Karşı Güvenceler” Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi C. XVIII, Yıl: 2014, sayı. 1, ss: 131-178, s. 160.

[19]    Yargıtay 19. Ceza Dairesi’nin 02.07.2018 tarihli ve Esas: 2017/3943, Karar: 2018/7939 sayılı kararı

[20]    Otacı, Cengiz-Keskin, İbrahim, Türk Kabahatler Hukuku, Genişletilmiş 3. Baskı, HUKAB yayınları, Ankara, 2014, s. 099; Tahsilât Genel Tebliği, seri no 437, {https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/12/20051216-8.htm (erişim: 05.04.2020)}, s. 2.

[21]    Danıştay 6. Dairesinin 14.01.1998 tarihli ve esas: 1997/1911 karar: 1998/217 sayılı kararı, nakleden: Oğurlu, s. 110.

[22]     Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 09.12.2019 tarihli ve Esas: 2019/ 32666 Karar: 2019 / 15194 sayılı kararı.

[23]    Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 10.07.2019 tarihli ve Esas: 2018/6852 Karar: 2019/10768 sayılı kararı

[24]    AYM’nin 08.12.2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararı, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 09.02.2018 tarihli ve Esas: 2015/50 Karar: 2018/357 sayılı kararı.

[25]    AYM’nin 08.12.2004 tarih ve E:2004/84, K:2004/124 sayılı kararı, Danıştay Onüçüncü Dairesinin 09.02.2018 tarihli ve Esas: 2015/50 Karar: 2018/357 sayılı kararı.

[26]    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2018 tarihli ve  Esas: 2017/ 2491 Karar: 2018 /1671 sayılı kararı

[27]    AYM’nin 11.04.2019 tarihli ve esas: 2019/8 karar: 2019/26 sayılı ve (2. Bölüm) 15/4/2014 tarihli ve 2013/849 (başvuru) sayılı kararları. Ayrıca bakınız: Derdiman, R. Cengi, “’The Value of the Principle of “No Crime and Punishment With Out Law’ in Turkish Disciplinary Law”, The Science And Education At The Beginning Of The 21st Century in Turkey, Volume: 2, ed: Recep Efe et. al., St. Kliment Ohridski University Press Sofia, 2013, ss: 243-256.

[28]    Derdiman, R. Cengiz, Anayasa Hukuku, 3. Baskı, Aktüel Yayınları, Bursa, 2013, s. 307. İdarî yaptırım kararı alma ve uygulama, bu kapsam dışında kalabileceği; yönündeki görüş için bakınız: Kunter, Nurullah-Yenisye, Feridun-NUhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 18. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2010, s. 684.

[29]    Aynı yönde bakınız: Akbulut, Berrin, Türk Ceza Kanunu İle Kabahatler Kanunu Genel Hükümlerinin Yaptırım Hükümleri Dışında Karşılaştırmalı Olarak İncelenmesi, Güncellenmiş ve Genişletilmiş 2. Baskı, Adalet Yayınları, s.234 vd.

[30]    Derdiman, Anayasa Hukuku, s. 306.

[31]    Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 27.12.2006 tarihli ve esas: 2006/8251 karar: 2006/19753 sayılı kararı, nakleden: Akbulut, s. 237.

[32]    Bakınız:  http://trafik.gov.tr/0255 (erişim: 08.04.2020).

[33]    Mesela bir kimsenin bir ihlâlden dolayı ehliyetine el koymanın yanı sıra idarî para cezası da uygulamak mümkün olabilir. Zira bunlarla ulaşmak istenen amaç farklı olabilir. Bakınız: Silvan Fahrni- Stefan Heimgartner, “Strafrechtliche und verwaltungsrechtliche Sanktionen bei Geschwindigkeits- überschreitungen nach neuem Recht” Anwalts Revue Del’Avocat,  1/2007, ss: 7-17, s. 7.

[34]    Erol, Atanur, İdari Yaptırımların Hukuki Nitelikleri Ve İdari Yaptırım Kararlarına Karşı Yargısal Başvuru Yolları, Yüksek Lisans Tezi, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Edirne, 2009 s. 9.

[35]    Otacı-Keskin, s.100.

[36]    Atay, s. 421; Erol, s. 9, 31.

[37]    AYM, idarî cezanın hak ihlali olduğuna ilişkin bir kararında: maddî gerçeğe adil yargılanma hakkı ilkelerine uyarak ulaşılabileceğini; kabahatler hukukunda maddi gerçeği ispatın, adli yargıya nazaran daha düşük olabileceğini; ama mutlaka somut olgu ve tespitlerin yapılmasının şart olduğunu belirtmektedir. AYM birinci bölümünün 19.04.2017 tarihli ve 2014/3905 (kişisel başvuru) sayılı kararı.

[38]    Yargıtay 19 . Ceza Dairesi’nin 02.07.2018 tarihli ve Esas: 2017/3943, Karar: 2018/7939 sayılı kararı

[39]    Bakınız ve karşılaştırınız: Danıştay 15. Dairesinin 22.01.2019 tarihli ve Esas: 2018/4190 Karar: 2019/192 sayılı kararı.

[40]    Aynı yönde : Otacı-Keskin, s. 100.

[41]    AYM’nin 06.3.2008 tarihli ve esas: 2004/116 Karar: 2008/74 sayılı ve Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18.09.2017 tarihli ve Esas: 2016/15683 Karar: 2017/6935 sayılı kararları

[42]    Atay, s. 421; Erol, s. 9, 31.

[43]    Wiederin, Ewald, Die Zukunft des Verwaltungsstrafrechts, Sanktionen – Rechtsschutz – europäische Zusammenarbeit Gutachten, Manzsche Verlags- und Universitätsbuchhandlung, Wien, 2006, s. 144, 145. Ayrıca bakınız: Goldschmidt, James, Verwaltungsstrafrecht, auf rechtsgeschichtlicher und rechtsvergleichender Grundlage, Carl Heimenn Verlag, Berlin 1902, s. 540 vd.

[44]    Bu usûller nihayetinde Anayasanın 36. ve 40 ile AİHS’nin 6. ve 13. maddelerindeki; adil yargılanma ve etkili erişim haklarına dayandıklarından, yargı mercilerini genel usuller olarak da bağlayıcıdırlar.

[45]    Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (91) 1 sayılı, Bireylerin idari yaptırımlara karşı korunmasına dair tavsiye kararı burada anılmalıdır: {Recommentation no. R (91) 1 of the Commitee of Ministers to Member States of Administrative Sanctions, https://rm.coe.int/16804fc94c (erişim: 11.04.2020)}. Bu kararda bireylerin idari işlemler karşısında korunmasına ilişkimn olan 77(31 sayılı) tavsiye kararına da atıflar vardır.

[46]    Derdiman, R. Cengiz, “Ceza Muhakemesinde İspat Kavramı ve Kapsamı”, Bursa Barosu Dergisi, eylül 2019, yıl: 44, sayı: 109,  ss: 75-83, s. 75.

[47]    Gedik, Doğan, Ceza Muhakemesinde İspat ve Şüphenin Sanık Lehine Yorumlanması, Genişletilmiş ve Gözden Geçirilmiş 3. Baskı, Adalet yayınları, Ankara, 2018,s. 23.

[48]    “Hükümde yer alan her konu ve kabul, muhakkak delillere uygun olmalıdır. Yeterli delilin olmadığı, şüphenin giderilemediği durumlarda, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince sanık lehine sonuç çıkarılmalıdır.” Gedik, s. 298.

[49]    Bakınız: Tahsilât Genel Tebliği, s. 2.

[50]    Cin Karagöz, Emine, İdare Hukukunda Karine ve Varsayım, Turhan Kitabevi yayını, Ankara, 2017,s. 131.

[51]    Bakınız: AYM Genel Kurulunun 17/5/2018 tarihli ve 2015/19616 (başvuru sayılı) kararı Ayrıca bakınız: A.İ.H.M. Büyük Dairesinin 16.09.2014 tarihli ve 2009/29750 (başvuru sayılı kararı; A.İ.H.M. 2.Dairesinin 20.10.2015 tarihli ve Esas: 2007/36617 (başvuru) sayılı kararı.

[52]    Cin Karagöz, s. 131.

[53]    Otacı-Keskin, s. 099.

[54]    Aynı yönde: Dinler, Veysel, Ceza Muhakemesinde Delillerin Toplanması, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü Suç Araştırmaları Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2009, s. 5.

[55]    Yargıtay’a göre,  itiraz konusu olayın nasıl gerçekleştiği ve tutanağa konu olacak maddi delillere tutanakta yer verilip verilmediği Mahkemece incelenmeli;  ilgili idarenin savunması ve varsa tutanağa esas deliller istenerek bir karar verilmelidir. Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 02.07.2018 tarihli ve Esas: 2017/3943 Karar: 2018/7939 sayılı kararı.

[56]    Otacı-Keskin, s. 99.

[57]    Hendek Sulh Ceza Mahkemesinin 17.07.2013 tarihli ve değişik iş: 2013/220 sayılı kararı, https://www.memurlar.net/haber/397069/belgesiz-kesilen-trafik-cezasina-iptal-karari.html, (erişim: 26.03.2020),

[58]    Kurt, s. 160.

[59]    Tire Sulh Ceza Mahkemesinin itiraz yoluna başvuru gerekçesi, Bakınız: AYM’nin 2.5.2013 tarihli ve Esas: 2013/44 Karar: 2013/59 sayılı kararı.

[60]    AYM’nin; 2.5.2013 tarihli ve Esas: 2013/44 Karar: 2013/59 sayılı ve 6.3.2008 tarihli ve esas: 2004/116 Karar: 2008/74 sayılı kararları. Aynı yönde: 19. Ceza Dairesinin 18.09.2017 tarihli ve Esas: 2016/15683 Karar: 2017/6935 sayılı kararı.

[61]    AYM’nin 6.3.2008 tarihli ve esas: 2004/116 Karar: 2008/74 sayılı ve AYM’nin 2.5.2013 tarihli ve Esas: 2013/44 Karar: 2013/59 sayılı kararları.

[62]    AYM’nin 06.3.2008 tarihli ve esas: 2004/116 Karar: 2008/74 sayılı kararı

[63]    AYM’nin 6.1.2005 tarihli, Esas: 2001/487, Karar: 2005/2 sayılı kararı.

[64]    Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 18.09.2017 tarihli ve Esas: 2016/15683 Karar: 2017/6935 sayılı kararı. “fahri trafik müfettişince tutanak tutulduğu itirazcının ters yönden kavşağa girmediği hususunda herhangi bir itirazının bulunmadığı…” şeklindeki gerekçe ile bahse konu idarî yaptırıma yönelik itirazın reddine kararı verilmesi karşısında, …kanun yararına bozma isteminin REDDİNE…” Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 09.12.2014 tarihli ve Esas: 2014/22051 Karar: 2014 / 21048 sayılı kararı.

Önceki YazıKolluk yakalama yetkisine dayanarak konuta girebilir mi?
Sonraki YazıSalgın Hastalıklarla (Koronavirüsle) Mücadelede Tedbir Alma Yetkisi